SANDIĞA GİTMEK YADA GİTMEMEK

7 Ocak 2018 Milletvekilliği erken genel seçimlerinde %34 vatandaşımız sandığa gitmedi.Yalnız bizde değil Dünyanın birçok yerinde seçimlere katılım oranı daima arzu edilen düzeyde değil.

Vietnam, Ruanda, Kuzey kore ,Türkmenistan ve Doğu Timur'da seçimlere katılım %97-99 aralığında, ama nedense demokrasinin işler olduğu ülkelerde bu oranlara yaklaşan ülke pek yok.

Bu durum siyasi  partilerin gözlerinden kaçmıyor sanırım  ama seçim geçtikten sonra bir sonraki seçime kadar vatandaşın sandığa  neden gitmediği konusunda kafa yoranda  yok ne yazık ki.

Ülkemizde geçtiğimiz Pazar günü gerçekleşen seçimde 190553 seçmenden %34’ü sandığa gidip oy kullanmadı.126196 seçmen iradesini sandığa yansıttı..Sandığa oy verebilecek irade yansıtabileceklerden ancak %66 ‘sı bunu gerçekleştirdi.Yaklaşık 14 000 seçmen  karma oy kullandı... Yaklaşık 14 000  oy yandı.


 

Geçerli olan 112 196 oyun  %35’ ni yani  yaklaşık 39300 'ünü yada daha genel bir yaklaşımla 

Ülke yönetiminin belirlenmesinde irade sahibi olan nüfusun % 20.5'nin oyunu 

alan UBP birinci parti oldu.

Seçimlere katılım oranının düşüklüğünün altında yatan en birincil neden demokratik toplumlarda tatil ,seyehat  ve sandığa gitmeme özgürlüğünün olduğunun altını çizmekte fayda var.


 

Diğer nedenlere gelince

  1. Mevcut Yönetime kızgınlık ve  oy verecek başka bir parti de bulamamak.(Buna kişilerde dahil)

Bu bana açıkçası çok saçma gelen bir neden.Eğer ki birilerine kızgınsam onu tertipleyecek yada tasfiye edecek başka birilerini bulmak daha doğru bir yaklaşım olmazmı.Helede karma sistemde.Mesela  düşünün ki Lefkede CTP ve UBP den 2 'şer  aday var ve bu 2 adaydan biri kesin kazanacak. Bu Partiler sizin görüşünüzede uyan  partilerde  değil.Ama kişi olarak bu adaylardan biri size göre daha iyi.Beğenmediğine rakip olabilecek olana bir tik atılamazmı.

Şu çok net ki kimseye oy vermezsem  bunun  mevcudun yararına olacağı aşikar ve kimseye oy vermezssem irademde yok demektir.

  1. Yönetime kızgın olmak ama oy vermek istediği partinin bir “umutsuz vaka” olması

Bu düşünce de, oy vermek istediği parti dışındaki tüm partilerin oy oranlarını artırır. Hesaplayın göreceksiniz.

  1. “Benim oyum bir şeyi değiştirmeyecek ?” umutsuz durumu.

Bunu daha çok sol görüş kitle dile getiriyor. “Benim oyum bir şeyi değiştirmeyecek ki? Baksana, soldakiler  bile kendi aralarında bölünmüş!” demeyip sandığa gitselerdi  belkide bu seçimdede  çok farklı sonuçlar görmemiz olasıydı.

  1. Olacaklardan sorumlu olmak istememek.

Bu şekilde  düşünenler varsa kusura bakmasınlar, korkaktırlar. Olacaklardan sorumlu olmak istememek, ülkenin vatandaşlığının getirdiği sorumluluğu üstlenmekten kaçınmak vatandaşlık bilincinin kaybolmasıdır. Olanağı varken sırf korkaklıklarından dolayı oy kullanmamak, ülkenin istikrarını sağlamak veya ülkenin gidişatını değiştirmeye yanaşmamak, afedersiniz ama bir koyun olmayı kabul etmektir.

  1. Tembellik

Bu şekilde olanlara ne desen boş. mantık çerçevesinde bir açıklama getirmekte  mümkün değil.Bu durumdakilerin vatandaşlık bilincinin en azından yukarıdaki sebebi göstermeyi seçenden daha az olduğu kesin.

  1. Oy kullanamayacak durumda olmak. (doğum, ölüm, yaşlılık, engelli, hastalık,

Bu yüzden oy kullanamayan kişileri suçlamamız sözkonusu olamaz.

Seçmenlerin önemli bir kısmı bu nedenlerle sandığa gitmemektedir.Buna eklemek istediğiniz başka bir neden varsa lütfen bana yardımcı olun.

 Lütfen ekleyiniz.


 

Yukarıdaki veriler ışığında Kuzey Kıbrıs için kabaca yaptığım hesaplamaya göre oy vermeyen 64357  seçmenin 20000’İ  istese bile oy verebilecek bir durumda değil. 


 

Bu durumda sandığa gitmeyen ama tatile de gitmeyen, bir mazereti olmayan en az 40 000’lik  bir küskün/protestocu/siyasetten uzak seçmen var demektir.


 

Bu seçmenleri ikna edebilecek, sandığa götürebilecek parti önemli bir avantaj sağlıyor ve bu avantaj muhalefet partileri lehine görünüyor.


 

%22 az bir rakam değil .TDP -DP-YDP' nin  oylarının toplamı ne dersiniz.

Geldiğimiz durumda ortada.Hükümet kurmak zor.Kurulsada yürümesi zor.

Ve şimdi sandığa gitmek mi gitmemek mi karar yinede sizin ama birkez daha düşünmemiz gerekmiyormu.