Kimse suçu ispat edilmeden suçlu ilan edilemez.
Bu realiteyi hiç unutmadan konuya devam edelim.
Bazı doktorlar kısacık bir süre içerisinde binlerce reçete yazıyor.
Bazı eczacılar doktorun görmediği hastalara ilaç dağıtıyor ya da bu ilaçları sağa sola atıyor çöplüklerden çıkıyor.
Devlet milyonlarca lira zarara uğratılıyor.
Salak değiliz, kimse kusura bakmasın!
Kimin hangi eczacının hangi doktorun bu suçu işlediği değil mesele... Mesele hırsızlık!
Ortada ciddi bir kamu malı hırsızlığı var.
Yani senin benim tüyü bitmemiş yetimin hakkı kötü niyetli bazı insanların kursağına giriyor.
Bu sırada özellikle sosyal medyada sevilen sayılan hekimlere eczacılara methiyeler diziliyor.
Şöyle iyi insan böyle iyi insan…
Yok şu eczacı şu ilacı bulduydu da tansiyonumu ölçtüydü de…
Lütfen kendinize gelin.
Bırakın hukukçular işini yapsın.
Ortada büyük bir rezillik var, skandal var.
Romantizm zamanı değil.
Adalet zamanı!
Kıbrıs Türk Devleti’nin ilanı!
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ismi federasyon hayalinden vazgeçilmesi ve tek devlet politikası kararı sonrası değiştirilmek isteniyor.
‘Kuzey’ ifadesi bir bütünün Kuzeyi algısı yaratıyor.
Artık bir bütün yok!
İki ayrı devlet var ve bunun üzerinden yola devam edilecek.
Peki biz bu ifadeyi yüksek il kez yüksek sesle ve sık sık kimden duyuyoruz.
Anavatan yetkililerinden!
Lütfen müsaade edin. Fikren farklı görüşlerde olmayabiliriz ama bunun bir usulü vardır.
KKTC makamları bunu dile getirir, kamuoyu oluşturulur bu tez masaya yatırılır, Türkiye de destek verir.
Doğrusu budur gibi geliyor insana.
Burası bir devlet madem bu ülkenin insanları ilk konuşmalı.
Şirket ismi mi bu Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti!
Açlık sınırında devlet ismi tartışması!
Kıbrıs Türk Amme Memurları Sendikası, dört kişilik bir aile için eylül ayı itibariyle açlık sınırı 17 bin 074 TL olarak hesapladı.
Bu rakama baktığımızda bir abartı görüyor muyuz?
Maalesef görmediğimiz gibi az bile!
17 Bin lira ila 4 kişilik bir aile KKTC’de yaşayamaz…
Yaşar da işte, ne yaşar ne yaşamaz!
Ekonomik sıkıntılar derinleşiyor.
Ülkede yaşayanların büyük çoğunluğu çok zor geçiniyor.
Yollarımız, aydınlatmalarımız, okullarımız, hastanelerimiz dökülüyor.
Kronik işsizlik başlamış, gençler umutsuz ve çaresiz.
Nereyi tutsak elimizde kalıyor.
Şimdi devletin adını İsviçre koysanız fayda etmez beyler…
İnanın kimsenin umurunda değil şimdi devletin ismi.
Herkes o devletin içeriğinde…
Eğer bir devlet olacaksak önce bir kapımızın önünü süpürelim.
Başımız bir dik dursun!
Ekonomik sıkıntılar tabi ki bizi devletimizden milli davamızdan soğutmasın ama açlık sınırı altında yaşamak da yenilir yutulur şey değil.