SAĞLIK SİSTEMİ Mİ!!!!
Ülkemizin en önemli sorunlarından birsi de sağlık sektöründeki sıkıntılardır. Bugün Sağlık Bakanlığı’nın yetersiz olduğu bir ülkede sağlık sektörü çöker.
Sağlık sorunlarının sık yaşandığı ve her gün olağanüstü ölümlerin yaşandığı ülkemizde sağlık alanının yetersizliği üzücüdür.
Sağlık denince insanın aklına ‘’önce can sonra canan’’ gelir. Yitirilen zamanın asla geri gelmediğini bilerek hareket edin. Hayat o kadar kısa ki; göz açıp kapayıncaya kadar nasıl geçtiğini anlamak zordur.
Geçtiğimiz günlerde Nurten abla’nın vefatını duydum. Onu 6 sene önce tanıdım. Altın gibi bir kadındı. Mücadeleci bir kadın tanımanın hazzı var içimde şuan. Ne mutlu ki onun gibi bir kadını tanıdım. Ama gel görün ki yıllarca savaş verdiği kansere yenik düştü.
Her gün bir tanıdığımızı yitirdiğimiz şu günleri sorgular olduk. Her geçen gün hayatını kaybedenlerin sayısı artmaktadır. Yarının olmadığını bildiğimiz halde yarını sorgular olduk. Öncelikle ülkemizde en yaygın hastalıklardan birisi olan Kanser, herkesin korkulu rüyası oldu.
Küçük ülkemin büyük kahramanları var. Sağlık sistemini halen bir raya oturtamayanlar varken nasıl insan hayatı değerli kılınabilinir ki bu ülkede. Küçümsemek adına değil ama toplumun birinci önceliği kendi ülkesinde tedavidir. Ama gel görün ki binlerce Kanser vakasının ya Rum tarafında ya da Türkiye’de tedaviye gönderildiği bilinen ve önüne geçilemeyen bir gerçektir.
Bunun ana nedeni ise yetersiz alt yapı, sağlık sistemindeki eksiklikler, doktor eksikliği ve teknik açıdan henüz dünyaya ayak uyduramamamızdır.
Eğer biz her şeyi kabul eder ve başımızı sallarsak, bize her şey müstahaktır.
Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği Asbaşkanı Dr. Sonuç Büyük’ün yaptığı açıklamaları takdir ettim. Adam her şeyin bilincinde ve “Bir an önce ve net şekilde hangi bölgede, hangi yaş gruplarında hangi kanserlerin hangi sıklıkta karşımıza çıktığı, ailevi geçişin söz konusu olup olmadığı belirlenmelidir” diyor ama nedense Sağlık Bakanlığı bu olaylara farklı bakış açısı getirerek sanki Kanser ile mücadelede bir atılım yapılmış ya da ileriye gidilmiş gibi açıklamalarla medyada yer alıyor.
Öncelikle bir zamanlar dünyanın en iyi hastaneleri arasına giren Dr Burhan Nalbantoğlu Hastanesi’nin yıllarca ayni yerde sayarak taş taş üzerine konulmamasından dolayı yaşadığı sıkıntı bugün hastanemizi en kötü yerlere taşımıştır. Birçok eksikle çalışmak zorunda kalan hastane çalışanları kıt kanaat ve yetersiz malzemelerle hizmet vermekle kalmıyor, yetersiz personel, hemşire ve doktorla halka hizmet sunarak bir nevi imkânsızı başarıyor.
Düşünün ki elinizde hiç ilaç yok ama hastanız var. O hastaya da ilaç vermek zorundasınız. Ne yaparsınız? İşte bugün Dr Burhan Nalbantoğlu’nun durumunun özetidir. İçeride hiçbir şey yokken varmış gibi gösterip, bir adım öndeymiş gibi günü geçiştirerek sağlık sistemini ele alıyorlar.
Önemli olan özellikle ‘Kanser’’ alanında hizmet verebilecek, donanımlı bir hastanenin varlığıdır. Onkoloji Hastanesi’nin bitmesi ile tüm sorunların çözümleneceğini düşünenlere gülerim. Biz daha hayaller ülkesinde kahramanların hikâyesini onların ağzından dinliyoruz. Bize kendi hikâyelerini anlatarak zaman kazanıyorlar halbuki bir de ‘kanserden’ yitirdiğimiz insanların ailelerini dinleyin bakalım onların hikayeleri ile Sağlık Bakanlığı’nın hikayesi örtüşüyor mu?