Şafak bey bu ne?

Bana ‘takıntılısın’ diyen dostlarıma hak veriyorum…
Bazen fazlasıyla takıntılı olabiliyorum!
Hatta bu huyumu çok da seviyorum…
Zira bazı konularda ‘takıntılı’ olmak biz basın mensupları için mecburiyetten oluyor…
Çünkü takıldığınız zaman olayları daha iyi odaklanıp daha çok takip ediyorsunuz, bir anlamda yazdıklarınızın peşinden gidiyorsunuz, ta ki sonuçlanıncaya kadar…
Çünkü bizde genel kanı şu;
“Bu gazeteciler bir kere yazar iki kere yazar sonra unutulur gider…”
Sonra da yapılan hataların ardı arkası kesilmez, sistem olur ve sonra o sistemin içinde boğuluruz!
Sanırız bu kez de YSK’ya takmış durumdayız, ama gerekçelerimiz var…
YSK seçimlerle ilgili 19 numaralı duyurusunda ne demişti;
Yasanın açık düzenlemesine rağmen bir kısım kamu görevlilerinin tarafsızlıklarını korumadıkları ve bazı adayların seçim propagandası içinde fiilen yer aldıkları Kurulumuza bildirilmiştir.
Seçim ve Halkoylaması Yasası’nın 190. maddesi, tarafsızlıklarını korumayan kamu görevlilerinin bir suç işlemiş sayılacağına ve bu madde uyarınca haklarında cezai kovuşturma yapılabileceğine amirdir…”
Demek ki YSK’ya kamu görevlilerinin seçimlerde tarafsızlığın koruyamadıkları yönünde bir takım ihbarlar yapılmış…
Bu ihbarlar değerlendirildi mi ondan bahseden yok!
Ama yasa açık diyor ki;
“Kamu görevlileri tarafsızlıklarını korumazlarsa bu suç teşkil eder ve cezai kovuşturma yapılır…”
Buraya kadar kimsenin bir itirazı yok değil mi?
Sayın Şafak Öneri,
İşte günlerdir sosyal medyada dolaşan şu resim…
Elinde bir partinin bayraklarıyla seçim propagandası yapıyor!
Oysa bu arkadaş bir kamu görevlisi, dahası Lefkoşa Kaymakamı…
Demek ki bu resimde de görüleceği gibi tarafsızlığını yitirmiş ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde bir adaya oy toplamak için sokaklara dökülmüş!
Seçim ve Halkoylaması Yasası’nın 190’ncı maddesini ihlal ediyor…
YSK Başkanı olarak bundan sonra nasıl bir uygulamaya gideceğinizi doğrusu çok merak ediyoruz…
Duyuru yapıp kanunları işaret etmek kolay da onu uygulamak o kadar kolay mı hep birlikte göreceğiz…
Bu arada, bu yazı ve resim için sevgili Alkan Değirmencioğlu kardeşimiz lütfen bize alınmasın…
Çünkü bu resim sadece onun değil bizdeki sistemin ta kendisidir!
Bayrak sallayan makamda sallamayan da evde oturur…
Ve bunun onlarca, yüzlerce örneğini yaşadık ve bundan sonra da yaşamaya devam edeceğiz!
Ta ki birisi çıkıp ‘yeter artık’ diyene kadar…
 
 
--------------------------------------------------------------------------------------------------------------
CTP kıpırdanmaya başladı!
 
Uzun soluklu bir seçim dönemi oldu ve adaylar birkaç gün kala daha çok ses vermeye başladılar…
Önceki gün bizim eve iki ayrı grup CTP’li geldi Sibel hanımın broşürlerini dağıttılar…
Biraz geç de olsa CTP örgütlerinin kıpırdanmaya başladığı gözleniyor.
Bu arada dikkatimi çeken şu oldu;
CTP’li partililer tek tek kapı çalıp propaganda yaparken diğer adayların broşürleri kapının altından atılıyor…
CTP’ye geç de olsa heyecan geldi diye yorumluyorum bunu!
 
 
Özersay yükseliyor!
 
Partisi yok, örgütü yok, teşkilatı yok ama Kudret Özersay’ın 19 Nisan akşamı çok ciddi bir oy alacağı artık partili partisiz herkes tarafından kabul edilmeye başlandı…
Hatta Kudret Özersay’ın diğer üç aday ile oylarının çok yakın olduğunu düşünenler bile var!
Bu arada benim görüşümü sorduklarımda şöyle diyorum;
Kazanır veya kazanmaz ama mutlaka yeni bir oluşuma gitmeli!
Bu ülkenin artık yeni vizyon ve yüzlere ihtiyacı olduğuna inanıyorum…
Mevcut partiler ülkenin kaderi değildir!
 
 
MESAJ KUTUSU
 
Sayın İbrahim BENTER, Dipkarpaz’da CTP’li örgüt başkanına verilen ve 14 bin ağaç kesilerek çevre katliamı yapılan orman arazisini kimin talimatıyla verdiniz? Bu arada Vakıflar İdaresi’ne gazete alımını da yasaklamışsınız! Biraz ayıp olmuyor mu yani!
Sayın Halil İbrahim AKÇA, bundan böyle Türkiye ile İran arasındaki ekonomik ilişkilerden siz sorumlu olacakmışsınız. Yeni görevinizin çok ciddi ve sorumluluk isteyen bir makam olduğu söyleniyor. Hayırlı uğurlu olsun. Umarız gitmeden bir çay içeriz değil mi?
Sayın Yüksel ÇELEBİ, Aşağı Taşkent yolu gayet güzel oldu. Taş duvar da tamam ama refüj henüz yapılmadı. Bölge sakinleri bu konuyu da gecikmeden bitirmenizi istiyor ki icraat tamam olsun.
Sayın Mehmet ZAFER, önceki akşam özlenen olmuş ve Derviş beyle birlikte el ele tutuşup zafer mesajı vermişsiniz. Partililer kırgınlığın son bulmasından epey memnuniyet duymuşlar. İrsen bey biraz kızacak ama artık idare etsin değil mi?
Sayın Ali BARDAK, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden hemen sonra Vakıflar İdaresi’ndeki yönetim kurulu üyeliğinizden alınacağınızı biliyor muydunuz? Karar verildi ama imza için seçimlerin geçmesi bekleniyor, bilesiniz!
Sayın Mustafa AKINCI, Mağusa’nın Maraş bölgesinde TKP, BDH ve TDP yapılan seçimlerde 65 oyun üstüne hiç çıkamamışlardı. Ama bu bölgede sizin hatırı sayılır bir oy alacağınız söyleniyor. Özellikle eski UBP’liler bu konuda çok iddialı…
Sayın Bulut AKACAN, siz büyük projeniz için gazete ve televizyonlarda ciddi bir reklam kampanyası yapmaya başladınız ama Şehir Planlama’da hala izin alamadığınız söyleniyor. Acaba diyoruz dereyi görmeden paçayı mı sıvadınız?
Sayın Metin ŞAHİNOĞLU, Mağusa’da desteklediğiniz adayı duyanların dudakları uçukluyormuş. Acaba diyoruz sizde mi intikamcılar listesine girdiniz? İlk kez böyle bir seçim ortamı yaşanıyor değil mi?
Sayın Nilay TUNÇKALP, Kültür Dairesi Müdürü olarak ülke genelindeki festivallere bir düzen getirme çalışmalarınızı memnuniyetle öğrendik. Ama bir çoğu resmi yazışmalara cevap vermiyor diye duyduk. Demek ki biraz daha sert olmak gerek değil mi?
Sayın Hüseyin ÖZGÜRGÜN, Kıbrıs Türk basını bir türlü GAP basını gibi olamadı gitti değil mi? Size oralardan yılın siyasetçisi ödülü verilirken burada büyük haksızlık yapılıyor. Acaba sizinle alıp veremedikleri nedir hiç düşündünüz mü?
Sayın Tözün TUNALI, partililerinizi Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde serbest bırakmanıza hiç anlam veremedik. Oysa bir adaya destek verip değişime öncülük olabilirdiniz. Bu arada dördüncü torun da gelmiş. Hayırlara vesile olsun…
Sayın Zeren MUNGAN, makam araçlarının kullanılması konusunda hassasiyetini bilmeyen yok. Ama seçimlerde bazen yanlış algılama ve yorumlar olabiliyor. Siz kendinizi bildikten sonra gerisini hiç dert etmeyin olur mu?
Sayın Memduh ERDAL, belinizden bir ameliyat için İstanbul’da olduğunuzu duyduk, büyük geçmiş olsun. Bu arada sizin enerjiniz şimdiki gençlikte yok. sağlıklı ve uzun ömürler dileriz. Sevenleriniz dört gözle sizi bekliyor…
Sayın Engin ARI, bir yandan iş, bir yandan okul diğer yandan komşunun seçim çalışmaları nedeniyle yüzünüzü gören cennetlik olmuş diyorlar. Ara sıra dostlara da ses vermek lazım değil mi?
Sayın Talip ATALAY, Türkiye’de heyecanlı bir aday adaylığı sürecinden sonra adaya intikal ettiğiniz söyleniyor. Fazla dert etmeye hiç gerek yok, şimdi olmadı belki bir dahaki sefere inşallah. Bu arada camilerdeki imam eksikliği hala devam ediyor bilesiniz…
 
 
GÜNÜN FOTOĞRAFI:
 


----------------------------------------------------------------------------------------------------
Günün Fıkrası
 
 
Eczane…

Temel bir gün eczaneye gider.
"Eczacıya tavuk var mı hemşerim?" diye sorar
Eczacı;
"Burası eczane burada tavuk olmaz." der
Ertesi gün yine aynı soruyu sorar…

Eczacı kızarak; 
"Kardeşim bak ben sinirli adamım git, eczane burası tavuk olmaz burada"
Temel de derki; 
"O zaman yaz kardeşim cama tavuk yoktur" diye
Adam koskoca cama yazar tavuk yoktur diye… 
Temel bir sonraki gün gelip eczacı ya ne dese iyi;
"Tavuk ne zaman gelecek hemşerim...."