Sadıkoğlu halk kahramanı oldu mu!

Üzücü olaylar yaşandı İskele’de…
İskele Belediye Başkanı Hasan Sadıkoğlu, 2003 yılında çıkan bir mahkeme kararını uyguladı ve Boğaz Otel’in denize yakın bir bölümünü yıktı!
Yıkarken de resmen şov yapmaya kalktı…
Buna nasıl kanaat getirdim peki;
Yıkım için ara emri alınacağını biliyordu ve bunun çıkarılmasına saatler kala gecenin bir yarısı polis ve belediye çalışanı ordusuyla kepçeleri soktu yıkılan mekana!
Yıkarken de basını da  aldı yanına…
Bol resim çekip yayınlasınlar diye!
Şimdi kahraman oldu mu bilemem…
Ama ortada çok ciddi bir hukuk sorununu da ardında bıraktı!
Sanki de yerel yönetim işi değil, bir intikam ateşiydi bu…
Neden, niçin soruları daha sonra muhakkak ki ortaya çıkacak!
Sevdiğimiz bir yerel yöneticidir Hasan Sadıkoğlu…
Allah’ı var şimdiye kadar bize saygıda kusur etmemiştir de!
Ama ne oldu da işletme sahibi ile bu kadar düşman haline geldiler unun mutlaka bir açıklaması olmalıdır…
Ya Erülkü, ya da Sadıkoğlu bunu kamuoyuna açıklamakla yükümlüdür!
Erülkü’nün açıklamalarına göre 2003 yılında mahkeme kararından sonra ilgili bina yıkılmış ve yerine yasal olduğu söylenen ahşap bina yapılmıştır…
Eğer böyleyse ne olmuştur da Sadıkoğlu bu binayı yıkmak için yangından mal kaçırırcasına yanına çalışanlarını ve basını da alıp işi şova çevirmeye çalışmıştır!
O bina yıkılırken yoksa büyük bir zevk mi duymuştur…
Bun kesinlikle kendisine ilk karşılaştığımızda bizzat soracağım!
Sevgili okurlar;
Bu sayfada yasa dışılığı filan savunmuyoruz!
İstediğimiz tek şey her şeyin hukuk çerçevesinde yapılmasından başka bir şey değildir…
Ayrıca aynı bölgede çok sayıda denize sıfır yapılan binalarında olduğunu zaten herkes bilir!
Onlara dokunmayıp, sadece belki de sırf siyasi nedenlerden dolayı bir bina yıkılıyorsa bunun ardında art niyet ararız ve bundan böyle gözümüz kulağımız sürekli o bölgede olur…
Bu arada bir takım sivil toplum örgütlerinin de perde gerisini araştırmadan olaya balıklama atlaması aslında alışık olduğumuz bir durumdur!
Bu olayda biraz da başkanın dürtmesiyle kaçak yapılara karşı tepki koymuşlar ama gidip işin aslını astarını öğrenme zahmetine katlanmamışlardır…
Sivil toplum demek, sorgusuz sualsiz eleştirmek anlamındadır acaba onlar için, bunu çok merak ediyorum işte!
Yasalara her kim uymazsa bunun bedelini mutlaka ödemelidir…
Ama bu bedel şahsi kavgaların bir ürünü olmamalıdır!
Hukuk devletinde insanların ve kurumların hakkını hukukunu arayan bağımsız mahkemeler vardır…
Eğer bunları göz ardı eder de bölgenizde halk kahramanı olmaya çalışırsanız, bunun için etik dışı davranışlarda bulunur ve insanları mağdur ederseniz gün gelir hukukun üstünlüğüne siz de muhtaç olur ve şimdi birisinin düştüğü durumlara siz de düşersiniz!
 
 
 
Çocuğunuzu bu okula gönderir miydiniz!
 
Fotoğrafı görünce içim sızladı bir an…
Kızımın da 90’lı yılların sonunda okuduğu Çağlayan Cumhuriyet İlkokulu’nun içler acısı hali!
Bakanlık, okul idaresi ve veliler sık sık buluşup okulun bütün sorunlarını gündeme getirir ve kısa sürede de çözerdik!
Bayram sonrası bu okulda eğitim başlayacak…
Nasıl başlar, bu kadar kısa sürede bina tamir edilir mi çok zor ama sorum şudur;
Siz olsanız çocuğunuzu harabeye dönmüş bir okula gönderir miydiniz!
 
 
 
 
Sadece şaşkınım!
 
Saatlerin aynı kalması meselesi…
Türkiye ile uyumlu olması yani!
Büyük bir gürültü koptu kamuoyunda…
Bana sorduklarında ise hiçbir cevap veremiyor ve sadece şunu söylüyorum;
“Sadece şaşkınım…”
Durum gerçekten böyle!
Tamam Türkiye ile ilişkiler, bankaların ilişkisi, uçakların kalkış saatleri filan büyük sorun olacaktı ama…
Hemen 100 metre ötede aynı şehirde saatlerin bir saat geri ya da ileri olmasındandır şaşkınlığım!
Güleyim mi ağlayayım mı bilemiyorum…
 
 
“Bu kanallar herkese lazım!”
 
Medyanın genelinde büyük maddi sıkıntılar yaşanıyor…
Pahalı olması sebebiyle de televizyonlarda durum çok daha kötü!
Yıllarını bu işe veren Ertan Birinci de artık sosyal medyada mesaj vermeye başladı…
İşte o uyarısı;
 
 
“Değerli dostlarım...
Bakıyorum da inanılmaz reklam darboğazına rağmen özel TV’lerimiz kendilerince en iyi şekilde yeni yayın dönemine hazırlanıyorlar... Gerçekten de bu özel TV yayıncılığı hepimiz için gerekli…
 Ancak kan kaybı devam ediyor...
Bir özel TV satıldı. Bir diğeri uydudan düştü.. Diğerlerinin de eli kulağında..
 O nedenle özel TV yayıncılığına ve çok sesliliğe inanan iş adamlarını ;
Özellikle bankaları mutlaka reklam ile destek vermeye davet etmek isterim..
Bu kanallar herkese lazım…”
 
 
 
Kamu-İş’te keyfi kararlar!
 
 
Bir süredir yazılıp çiziliyor…
Sanırım yönetimde ciddi görüş ayrılıkları var ve bu da sendikanın geneline yansıyor!
Yani huzursuzluk tavan yaptı şu sıralar…
Sendikanın genel sekreteri Erdoğan Özkan’ı şikayet ettiler dün bize!
Sendikanın genel danışmanı Hasan Değirmencioğlu’na maaş çekini vermemiş…
Daha doğrusu biz bu yazıyı kaleme aldığımız saatlerde vermemişti!
Konunun bayram sonrası mahkemeye taşınacağını duyduk…
Umarız mahkemeye yansımadan uzlaşı sağlarlar zira sendika artık patlamaya hayır bomba haline geldi!
 
 
 
 
 
Kazı-kazan meselesi!
 
Umut fakirin ekmeği işte…
Son yıllarda ekonomik sıkıntılar artınca vatandaş da haliyle şans oyunlarına rağbet etmeye başladı…
Piyango biletleri, lotolar ve kazı kazan gibi!
Kazı-kazan bir süredir yok…
Çeşitli sorular soruluyor, çeşitli açıklamalar yapılıyor!
Hepsini de takip ediyorum…
Söylenmeyen, yazılmayan, sorgulanmayan çok şey var!
Çok yakında bunların hepsini, perde gerisinde yaşananları bu sayfada sizlerle paylaşacağız…