Sadece fıkralık bir gün…

Dün basına servis edilen basın bildirilerinin geneli 8 Mart Dünya Kadınlar Günü içindi…

Tahminimde yanılmadım çünkü hepsinde de ilgili makamlar kadınların ne kadar yüceltilmesi gerektiğinden dem vuruyordu…

Bu tür günlere inanmayan biriyim…

İnanmam derken bu tür basın açıklamalarının sadece iş ola yapıldığından da adımdan emin olduğum kadar eminim…

Çünkü bizim işimiz gücümüz lafazanlık!

Dostlar alışverişte görsün cinsinden…

Her 8 Mart’ta tekrarlanan bir nakarattan başka bir şey değil!

Hatta bir çok makam geçen yılın basın bildirisinin sadece tarihini değiştirip basına pas etti…

İnancım odur ki erkeklerin ezici bir çoğunluğu kadının haklarına filan da inanmaz…

Büyük nutuklar çeker ama işin özüne gelince kadın annedir, yemek yapar, çocuk bakar, erkeğin hep bir adım gerisinde olmalıdır, ara sıra da dayak yemelidir!

Hele de alkol biraz fazla kaçınca…

Çünkü kadında kas kuvveti erkeğinkinden daha zayıftır!

Ve genelde de kadın dayağı yer ve oturur yerine…

Birkaç günlük küslük ardından kol kola gezmeler, yemeler içmeler!

Tabi ki konu sadece şiddet değil…

Sosyal hayatta da hiçbir zaman olması gereken yerde değildir kadın hakları!

Çünkü öncelikle kadın kadını çekmez bizim gibi ülkelerde…

Lafı çok uzatmayacağım, bundan daha birkaç ay önce yine kadına şiddet konusu gündeme gelmişti ve bu sayfada duygularımı paylaşmıştım!

İşte o yazıyı tekrar sizinle paylaşma gereği hissettim ve bu yazının da hep arkasında olacağım…

Ta ki kadınlar şiddet gördükleri erkeklerin kıçına tekmeyi yapıştırmayı bildiği ve sosyal hayatta birbirini desteklemeye başladığı ana kadar…

“Önce kadınların affına sığınarak bir fıkra;

“Pek çok ülkeden gelen feministler bir toplantı yapmış.

Feministlerin başkanı demiş ki:
-Bundan sonra iş yapmak yok, erkekler tüm işlerini kendileri yapsınlar.
Alman,Fransız ve Türk bu görevi üstlenmiş.Bunun üstüne feministler 3 ay sonra tekrar toplanmaya karar vermiş.

Toplantı üyeleri 3 ay sonra yeniden bir araya gelmiş ve Alman konuşmaya başlamış:
-Tüm işleri bıraktım birinci gün bir şey göremedim ikinci gün de bir şey göremedim ama üçüncü gün bir baktım çamaşırları kendi yıkıyor.
Fransız konuşmuş:
-Ben de birinci ve ikinci gün bir şey göremedim ama üçüncü gün bir baktım ki bulaşıkları kendi yıkıyor.
Türk konuşmuş:
-Ben kocama olayı açıkladım, birinci gün bir şey göremedim, ikinci gün de bir şey göremedim ama üçüncü gün sağ gözüm açılmaya başladığında önümde bir dolu kirli bulaşık ve çamaşır gördüm…”

Fıkra deyip geçmemek gerek…

Ne yazık ki ülkemizde de gerçek budur!

Zaten dünkü eylemde de açık ve seçim belirtildi…

Her üç kadından bir tanesi eşinden şiddet görüyor!

Ama polis kayıtlarına bir bakın lütfen…

Her üç kadından birinin şiddet gördüğü bir ülkede polis kayıtlarında bir elin parmaklarını geçmez şiddet olayları!

Bu arada yanlış bir kanı var ortada…

Eşinden şiddet gören kadınlar sadece kırsalda yaşayanlar filan değil!

Kentlerin çok önemli, aydın kadınları da dayak yiyor kocalarından…

İşin kötüsü gizliyorlar, saklamaya çalışıyorlar, bunun duyulmasından utanç duyuyorlar!

Belli ki etiketlerine zarar geleceklerini sanıyorlar…

Bundan birkaç ay önce basının da içinde olan aydın bir kadınımızla sohbet etmiştik…

O anlattıkça ağlamaklı olmuştum!

Kadın aydın, erkek aydın ikisi de ülkenin ileri gelen insanlarından ama kadın kocasından şiddet görüyor…

İnanılır gibi değil ama gerçek bu!

Ama kadın saklıyor bunu yakınlarından…

Benden de çok rica etmişti duyulmasın diye, elbette çok özel bir konu ne haddimize!

Saydı, sövdü, ağladı ve en kısa zamanda boşanacağını söyledi…

Doğrusu buydu!

Hatta onu polise verip deşifre etmesi de gerekiyordu…

Ammavelakin;

Daha iki gün önce gördüm, eşinin kolunda Dereboyu’nda turluyordu…

İçimden geçirmedim desem yalan olur;

Dayağı hak ediyorsunuz sizin gibileri!

Bunu söyledim diye de kusuruma bakmayın olur mu...

Değerli okurlar;

Kadına şiddet ülkemizde ciddi boyutlara kadar gelmiştir ama bir çoğu da polise yansımamaktadır!

Bu işler öyle yürüyüştü, eylemdi, seminerdi filan gibi şeylerle son bulmaz…

Eşinden şiddet gördüğü halde bunu saklamaya çalışan her kadın aslında yeni canavar kocalar yaratmakta ama bunun farkında bile değillerdir!

İşin sonunda ‘kocamdır, döver de, söver de’ mantığı hızla yayılmaktadır…”

“Dün geldik para ver…”

“Çok garip işler oluyor.. Dün gece Girne'deki evimizde ( tenha bir bölge) kapı çalıyor ve uzun boylu bir adam para dileniyor..

Abi 3 gün önce geldim, bana para ver diyor.. Az önce Cumhurbaşkanlığı'nın önünden Girne Kapısına doğru arabada giderken, genç bir kadın, kucağında bir bebek ve genç bir adam durmam için işaret ediyor, duruyorum, arabanın kapıları kilitli ve camı seslerini duyacak kadar açıyorum.. abla dün geldik , otel parası ver diyor!!! Dün gece ve bugün, Girne ve Lefkoşa ve aynı cümleler, bir bu eksikti ... Polis derhal gereken önlemleri almalı.. Derhal …”

(Evrim EMİNAĞA)

MESAJ KUTUSU

Sayın Ersan SANER, ülkede emeklilik yaşı gelmiş ama çeşitli nedenlerden dolayı olamamış binlerce vatandaşımız sigorta affını dört gözle bekliyor. Seyrüsefer affı çok tepki aldı ama bu af halkın geneli tarafından memnuniyetle karşılanacak. Siz de bolca hayır duası alacaksınız.

Sayın Narin Ferdi ŞEFİK, ilk genel seçimlerde çarşaf liste olacağını açıkladınız ama bir de şu matbaa konusunu bir dürtseydiniz iyi olacaktı. Zira bizim devlet ne yazık ki hala kış uykusunda ve bu konuda tek bir girişim yok!

Sayın Tufan ERHÜRMAN, güvensizlik önergesi sanki de biraz erken ve hesap yapılmadan alınan bir karar olacak ki parti içinde bile ‘ilk yenilgi’ olarak algılandı! Hükümet ortaklarının kurt politikacı olduğunu düşünerek icraat yapmakta yarar var değil mi!

Sayın Kaan MINDIKOĞLU, kamu çalışanlarına ikinci iş yasağının kaldırılması konusundaki açıklamalarınız genelde tepki gördü. Yani bu devlet sadece kamu çalışanları üzerine mi kuruldu da sadece onları kolluyorsunuz, yakıştıramadık!

Sayın Akıle BÜKE, yeni yasa geçtikten sonra hükümetin ilk icraatının sizi o makamdan indirmek olduğunu biliyor muydunuz. Bu konuda hükümet ortaklarının sinsi bir plan hazırladığı söylentileri var…

Sayın Nilay TUNÇALP, ülke genelinde festivaller zinciri başladı ve yine bir çoğu birbiriyle çakışacak gibi gözüküyor. Bu işi artık bir disipline koyma zamanı gelmedi mi! Zira vatandaş hafta sonu hangisine gidecek diye ikide kalıyor…

Sayın Menteş GÜNGÜZ, dünkü talihsiz yangın olayını üzüntü ile öğrendik ve içimiz burkularak da haber yaptık. Büyük geçmiş olsun diyoruz, madem ki cana bir zarar gelmedi buna bari şükretmek gerek değil mi…

Sayın Adil ÖZGEY, Lefke ve yöresinde son günlerde siyasette en fazla sizin yıldızınız parlamaya başladı diye duyduk. İlk genel seçimlerde milletvekilli adaylığınıza kesin gözüyle bakılıyor. Hayırlısıyla olsun deriz…

Sayın Kudret ÖZERSAY, bölge genelinde ziyaretleriniz ve açıklamalarınız ilgiyle izleniyor ama bir zahmet bu fotoğraf kurgularını fazla abartmayın deriz. Zira sanal olduğu ve göstermelik pozlar olduğu gözlerden kaçmıyor. Sıradan bir siyasetçi olmayın lütfen olur mu!

Sayın Hakan KUNTAY, aktif siyaseti bıraktıkta sonra kendinizi tamamen mesleğinize verdiğinizi ve özellikle de implant konusunda Avrupa düzeyine ulaştığınız konuşuluyor. Bu arada çok yakında bir de müjdeli haberiniz olacakmış, hayırdır kaç vakte kadar…

Sayın Hüseyin GÜRŞAN, muhterem babanızın vefatını üzülerek öğrendik. Merhuma Tanrı’dan rahmet size ve aileye sabırlar dileriz. Allah geride kalanlara sağlıklı uzun ömürler versin inşallah…

Sayın Soner KARASALİH, sigara tüketiminin ülke genelinde yasaklanması konusundaki paylaşımınızda yerden göğe kadar haklı olsa da bu konuda telek olan yakında önünüze keser de dişlerini gösterirlerse hiç şaşırmayın olur mu! Tekinli gezmekte yarar var aman dikkat…

Sayın Mehmet EŞ, beklenen gün geldi çattı ve sizin kaptanlığınızda ülke yeni bir gazeteye daha sahip oldu. Gazetenin ismi bize bir başka kelimeyi hatırlattı ama hadi onu da buradan yazmayalım. Başarılarla dolu bir yayın hayatı dileriz…

Sayın Şener ELCİL, öğrencisine tecavüz eden öğretmen meselesini acaba diyoruz biraz abarttınız mı! Eğer değilse bu öğretmenin ismini açıklamaktan niçin çekiniyorsunuz ki!Veliler açıklama bekliyoruz haberiniz olsun…