Hiçbir şeyi doğru dürüst yapamıyoruz aksine elimize yüzümüze bulaştırıyoruz!
Yapılanlar şovdan öte gitmiyor…
Bazen ise çok komik durumlar ortaya çıkıyor!
Hele de bunları çok ciddi diye tabir ettiğimiz kurumlar yapınca insanın müthiş canı sıkılıyor…
Ciddiyet yok, denetim yok, ama bolca şov var her etkinliğimizde!
…
Malum 21 Aralık tarihinden itibaren Şehitler Haftası’nı idrak ediyoruz;
Etkinlikler düzenleyip şehitlerimiz için mevlit okutuyoruz…
Olayın dini yanı ağır bastığı için bu gibi konular genelde Din İşleri Dairesi’nin organizasyonu ile oluyor…
Elbette bunların hepsi olacak, bugünlerimizi borçlu olduğumuz şehitlerimizi şükran ve rahmetle anacağız, buna kimsenin bir itirazı olamaz!
Ama bu kez benim var işte…
Şehitler Haftası’na tamam ama böylesine değil!
…
Şu broşüre bir bakar mısınız lütfen;
KKTC Din İşleri Mağusa Temsilciliği imzasını taşıyor…
“21 Aralık Şehitler Haftası…
Şehitler için mevlit okutulacak…
Pilav üstü kavurma ikramında bulunulacaktır…”
Pes doğrusu!
İyi de neden cacık yok?
Ya da üzüm hoşafı!
Ha keşke güllaç da dağıtsalardı…
…
İlanı yayınlayan Din İşleri Dairesi…
Şikayet eden yine bir grup din adamımız.
Şikayetten öte isyan ediyorlar!
Olayın panayıra çevrildiğine sitem ediyorlar…
Yani şehitlerimizi mi anacağız yoksa yeme içmeye mi gideceğiz?
Ya da kalabalık olsun diye mi böyle taktiklere başvuruyorlar!
Anlamak mümkün değil!
“Tehlikeli kavşak!”
“Sayın Levent Özadam,
Konunuzun dışında yorumlar gönderdiğimiz için özür dileriz ama vatandaşların sesine kulak verdiğiniz ve seslerini yetkililere duyurduğunuz için size yayınlamanız için şikayetlerimizi gönderiyoruz. Yayınladığınız için de teşekkür ederiz.
Şimdi size Yakın Doğu Üniversitesi Kavşağı konusundaki şikayetimizi aktarmak istiyoruz; Bu yol günün her vaktinde yoğun ve tehlike arz etmekte. Sabahleyin bir polis konmakta ama son derece yetersiz kalmakta. Üstelik de çok erken ayrılmakta. Bu durumda da en iyi çözüm şekli ve kazaları önleyici etken bu kavşağa ışık sistemi konması. Bu trafiği rahatlatma ve kazaları önleme açısından en önemli çözüm şekli. Trafik ışıkları da zaten kazaları önlemek için konmakta. Işık koymaktan çekinilmemeli. Hiç bir vatandaşımızın kaybından, ışık koymanın doğuracağı masraf daha değerli değildir…”
(Bir vatandaş)
Pınarlı köyü sakinleri yol istiyor!
“Orda uzakta bir köy var uzakta deniyor ya bizim size anlatacağım köy belki Lefkoşa’dan çok uzakta değil ama Dipkarpaz’dan öteye bir köymüş gibi değer gördüğünden de ondan da uzak bir köy konumunda.
Bu köyün varlığından inanın ki birçok vekilimizin haberi bile yok. Bu köy eski adı Vitsada yeni adı Pınarlı olan bir köydür. Gönendere ve Serdarlı arasında Mesaryanın derinliklerinde kalan kuş uçmaz kervan geçmez bir köy konumunda. Hal böyle olunca da her şeyden mahrum kalıyor. Doğru dürüst bir yolu bile yok. Köylülerin en kısa mesafede Lefkoşa’ya erişim yolu Pınarlı Serdarlı arasındaki yoldur. Aynı zamanda bu köy halkı en fazla Serdarlı köyü ile ilişkili. Ama maalesef bu iki köy arsında bir asfalt yol yok.
Taşlarla kaptı bir yoldan içeriye giriliyor ve arabanız Pınarlı’ya gidinceye kadar bitiyor. Biz Pınarlı sakinleri Pınarlı-Serdarlı arasındaki yolun devletimiz tarafından asfaltlanmasını istiyoruz. Sesimizi yetkililere duyurursanız seviniriz. Şimdiden teşekkürler.”
(Bir grup Pınarlılı vatandaş)
Bet salonları gençlerle dolu!
Lefkoşa’dan bir okurumuz uyardı;
Hafta sonu gittiği bir bet salonunda tek bir koltuğun bile boş olmadığı dikkatini çekmiş!
Ve gencecik insanları görünce yüreği sızlamış!
Cebindeki son 10 TL’yi bile bahislere yatıran, bir çoğu 20’li yaşlarda olan gençleri görünce gözlerine inanamamış!
“Nereye gidiyor bu gençlik” diye haykırıyordu…
Ne yazık ki isyanında haklı!
Çünkü bet salonları artık tamamen kontrol dışında…
Öğrenciler bile her sabah aldıkları 5-10 TL’lik harçlıklarını buraya yatırıyorlar!
Ve genel de kaybediyorlar!
Saatini satan var, bisikletini satan var, cep telefonunu satan var…
Ve daha da kötüsü, bu kötü gidişata dur diyen tek bir makam bile yok!