NE İSTİYORUZ?

Mağusa’da pazar kurulmayacağı için pazarcılar öfkeliymiş.

Kunduracılar öfkeli, konfeksiyonlar öfkeli, kırtasiyeciler öfkeli…Öfkelide öfkeli!

Şaşılmayacak kadar değil!

Kapanma istendi.

Kapanmazsak temizlenemeyeceğiz dedik. Şimdi ne oldu?

Gerçi buna kapanma da denemez ya...

Hem kapanma tam olsa da gene sorumluluk her bireyin kendisindedir de…

Devlet hizmeti duramayacağı gibi, her tarafın kapatılması da mümkün değil. Bölgesel kapanma yaparak aslında ada içinde tüm şehirleri birbirinden koparmış olmaları çok mantıklıyken bunu bile Mağusa’ya, İskele’ye Karpaz’a kaçarak kırmaya çalışanlar olduğunu dehşet içinde izlemedik mi evvelsi gün.

Yani nerede kapandığımızın bir önemi var mı mantığımızla gerçek korunmayı nasıl sağlayabileceğimizi kabullenemedikçe?

Biz kendimize de bakmalıyız! Ne kadar doğru davrandığımızı biz de sorgulamalıyız.

Tamam. Hükümetlerimiz sütten çıkmış ak kaşık değiller. Özellikle 1 Temmuz süreci sonrası havayolu ile 3 günlük, çoğu da kumarbaz olan, adına turist dediklerimizi getirmeye çalışmaları affedilir gibi değil!

Lakin onun cezası sandıkta verilebilir. Şimdi buna ne zamanımız ne de keyfimiz yok. Onun için erken seçim bizim için lükstür demiyor muyuz?

Şimdi önümüze bakalım: Bunu nasıl temizleyeceğiz…?

Zümresel çıkarları destekliyorlar diye değil miydi kavgamız.

Şu an bulaş bizim kontrolümüzün üzerine çıktı ve artık şikâyet ederek isyan ederek bir yere varamayacağımız açık iken hala neden özel ihtimam beklediğimizi sorgulamalıyız.

***

En çok da muhalefete kızıyorum. Hükümet hata yapabilir. Onların hata yaptıklarını da görüyoruz zaten. Muhalefetin tek yaptığı söylenmek! Bu mantıklı olan her kişi için kızdırıcı…

Çünkü sızlanma zamanı değil!

Hükümet hatalı karar alıyor, bilmeden hareket ediyorlar, şu hatayı yapıyorlar, bu hatayı yapıyorlar diyerek muhalefet kendisine verilmiş görevi yapmıyor.

Ben hükümetin ne yapmadığını söyleyip şikâyet edebilirim. Sızlanabilirim. Ama meclisteki muhalefet bunu yapamaz. Sivil toplum örgütü açık açık temsil ettiklerinin ihtiyacını söylesin şikayet etmek yerine mesela!

Muhalefetin görevi hatalı olan kararın yerine kendisinin ne düşündüğünü, kendisi iktidar olsaydı neyi ne için yapıp, sonucunu nasıl alacağını açıklayabilmesi lazım. Bu dönem fikirlerimizi kendimize saklayıp iktidar olalım da gösterelim zamanlarında değiliz!

O güne kadar çile çektirmek, göz göre göre hatalara destek olmak olur bu!

Hükümettekilerin beceremediklerini izlemek de bu hataya ortak olmak değil midir?

***

Muhalefetin halk gözüne hataları soktuğu gibi fikir üretmesi toplumsal faydadır. Zaten aklını kimin kullandığı, kimin kollektif düşündüğü ve kimin başarıya yol açtığını bu toplum görebilir.

***

Cidden olan bitenleri aklımız almıyor. Ancak bunu daha çok sürdürmeyi de yüreğimiz kaldırmamalı.

Bu sorun artık çığırından çıkmış. Kim bilir, belki de ciddi bir mutasyonlu korona ile karşı karşıyayızdır ve hiçbirimiz bunu bilmiyoruzdur. Ne olacak?

Son kişi ölene kadar bekleyelim mi?

Hastalık bu! Bulaşıcı bir hastalık…

Kurtulmanın yolu yoksa, hiçbirimiz kurtulamayacğız. Farkına varın artık…

Dr. Çiğdem DÜRÜST