NE EKERSEN ONU BİÇERSİN

İşte adaletsiz düzenimiz sonunda alarm verdi ve dedi ki:“Bunca zamandır fakirden alıp zengine verdiğiniz bu düzen sonunda elinize patladı!”

Şimdi artık insanlar yokluk kaygısı arttıkça kavgayı daha sert verecekler. Çünkü bunu daha derinden hissediyorlar.

Ve siz,alışık olduğunuz,uysal sesini çıkarmayan, bulduğu ile yetinen, elindekileri lütuf saydırttığınız, eşeğini kaybettirip buldurmaya alışık kıldığınız bir halk görmeye alışık olan siz, artık bunu göğüsleyemeyeceksiniz. Çünkü tepkiler daha sert, yüzleşmek zorunda kalacağınız kitle daha büyük olacak.

Düzenin besledikleri büyüyüp idareyi eline geçirmeye hazır olabilirler.

Ancak ezilenler daha kalabalık. Çünkü pasta küçük bir kitle tarafından paylaşıldı yıllarca…

Kardeşi kardeşe kırdırarak,direnmeye çalışanları polis coplattırarak, halka karşı adeta silahlanarak torpil ve partizanlıkla kurduğunuz düzenle zenginleştirdiğiniz; tarafınıza çektiğiniz koruyup kolladıklarınız propaganda süreçlerinde ve iktidarda iken birlikte zenginleştirdiğiniz zümreler ve hatta aileler artık olmayacaklar.

Çünkü güç gücü besler.

Ve gün gelir sizin beslediğiniz güç, sizden daha güçlü olur.

Adalet bu sebeple önemlidir.Adil bir düzen her daim birliktelik duygusunun aşılanması sayesinde bir halkı ve hatta halkları omuz omuza yaşama ruhunu taşır.

Birbirinden kazık yemeği öğreterek geliştirilmiş nesiller, birbirine kazık atarak büyümeyi öğrenmiş nesiller anlamına gelir ki kazık atmak birincil karşı koyma mekanizmasına dönüşür.

Ne kadar biz gibi değil mi?

Bir yerden sonra yasalarda artık toplumları koruyup kollayamaz hale gelir. Çünkü bazı insanlar ve bazı zümreler,hatta tekrar ediyorum, bazı aileler; kendilerini her şeyin üstünde fırsatlarda öncelikli görürler.Daima korunup kollanmaya alışık tırlar. Bu nedenle korkmazlar. He ellerinde güç olduğu kadar koz da vardır!

Alışık olmalarından dolayı da hiçbir şeyden korkmazlar.Gözleri kararır.Cinayet bile onlar için hiçtendir.

Yok yok masal yazmıyorum!

Yazdıklarım bir bilimkurgu dizisinin içinden insanlığın hayatta kalma mücadelesinden sahneler de değil!

Dönün ve kendi yaşamınıza bir bakın:Yazdıklarım, bizzat kendi hayatımızdandır.

Yıllar boyu Rumcu ya da vatan haini ilan edilenlere bakın:

Kaçı Rum oldu?

Kaçı dilini, dinini, inancını, yaşam şeklini, çalışma yaşamını, aile düzenini değiştirdi!

Kaçı kurulan düzende gerek kamu hizmeti ya da yaşam kavgası vermedi?

Kaçı sizin emeklilik sisteminize karşı geldi?

Kaçı gerçek anlamda sivil itaatsizlik yaptı?

Aslında birçoğu hala yurtseverlikle bu ülkeye hizmet vermeye devam etmiyor mu?

Açık yüreklilikle cevap verin (Yüksek sesle cevap vermenize gerek yok)!

Oysa beslediklerinizin vermediği vergiler, uymadıkları sistem ve kaçırdıkları kaynaklar nedeniyle, peşkeş çekilen tüm değerlerimize göz yumdukları için bu haldeyiz.

Ne karşılığında? Karşılıklı çıkar beslenmesi karşısında değil mi?

***

Bu yazıyı okuyan herkes bunları da bunların nedenlerini de bilir: Sadece bazılarımız itiraz eder, bazılarımızın da itiraz etmek işine gelmez!

***

Şimdi hala bu düzeni sürmeye sürdürmeye devam edecek miyiz,yoksa artık adil bir düzen için, hakkaniyetli bir yaşam kurgulamak üzere hepimiz el ele verecek miyiz?Pandemi bize bunu sorgulattırmalıydı…

Birilerinin sivrilme, birilerinin atanma ya da atandığı yerde kalma, birilerinin yeniden seçilme, birilerinin haksız zenginleşme veya başkalarının hakkından çalarak büyümeye devam edebilme, çoğu haksız kazanılmış zenginlikleri elinde tutma senaryolarına devam etmesi için kurulan bu düzenin içinde adalet yok!

Siz buna adalet mi diyorsunuz?

Adalet değil!

Sadece ektiğimizi biçiyoruz işte…

Dr. Çiğdem DÜRÜST