Mutsuz bir toplum olduk çıktık!

Daha önceki yazılarımızda defalarca bahsettik…

Kıbrıs Türk insanının ruh sağlığı savaş yıllarında bile bu kadar bozulmamıştı!

Bu süreçte mutlu insan neredeyse yok…

Zengini de fakiri de!

İşleri iyi giden de gitmeyen de…

Kiminle iki laf etseniz karamsar tablo çiziyor, umutsuz olduğunu ifade ediyor!

Aslında konu çok da maddiyatla ilgili filan değil…

Yaşamınızda hiçbir şeye sahip olamayabilirsiniz ama!

Umutsuzluk o kadar tehlikeli ki…

Ve bu duygular da toplumu için için kemiriyor!

Ta ki bitirinceye kadar…

Umutsuzluğun en önemli sebeplerinden birisi insanların önünü görememesi…

Genel kanı da şu;

“Hadi biz neyse de çocuklarımızın geleceği ne olacak…”

Böyle düşünenlere ben de şöyle cevap veririm hep;

“Çocukların geleceğini düşünmek elbette duyarlı bir davranış ama artık onlar da gençlik yıllarında mücadele etmeyi, kendileri kazanıp kendileri yemeyi öğrenmeli…”

Çünkü inancımız odur ki bu gençlik biraz hazıra alıştırıldı ve ‘ben çektim çocuğum torunum çekmesin’ mantığı hakim!

Kolaycılık da mücadele etmemeyi beraberinde getirince hazıra alışkın bir gençlik yetişiyor…

Elbette gençliklerini yaşayacaklar ama yeri geldiği zaman da üretmeyi bilecekler!

Çünkü üretip de kazanmasın lezzeti bambaşka bir şey bu duyguyu mutlaka yaşamalı her bir genç…

İşte onun içindir toplumun geneli aslında kendini değil de gençlerin geleceğini düşündüğünden karamsar bir tablo çiziyor…

Bu da ruh halini olumsuz etkileyen nedenlerden bir tanesi oluyor!

Böylelikle her olaya bakış açısı tepki dolu oluyor ve gergin, agresif bir ruh haline bürünüyor…

Bu kez her şeyden memnuniyetsizlik baş gösteriyor!

Ve gereksiz tartışmalar, incir çekirdeğini doldurmayan konular dev gibi büyüyor…

Kendi adıma söylersem;

Son zamanlarda yaptığım sohbetlerde kendimin de bu umutsuzluk kervanına katıldığım gerçeği orta çıkıyor!

Bir de mesleğin getirdiği stresi ve önümüze gelen tüm konuların olumsuz şeyler olduğu göz önünde bulundurulursa şu anki ruh halim nanay modundadır…

Dün bir cenaze töreninde bile artık hiçbir şeyden memnun olmayan insanların hızla çoğaldığına şahit oldum…

Hem sohbetlerde, hem de kulak kabarttığımız yan sohbetlerde!

Allahın bir kulu bile sohbet ederken yaşamından mutlu olduğunu söylemedi…

Kimi Kıbrıs sorundan dem vuruyordu!

Müzakere sürecinin bulanık bir hal alması bile insanları mutsuz etmeye yetiyor…

Bir sohbette vatandaşın serzenişi aynen şöyleydi;

“Hadi müzakereler başarısızlıkla tamamlandı, Güney Kıbrıs, Türkiye ve Yunanistan tamam da bizim halimiz ne olacak…”

Yerden göğe kadar haklı bir görüştür bu!

Tamam kamuoyunun geneli Türkiye destekli bir Kıbrıs Türkünün olmazsa olmazına kendini inandırmış ama nereye kadar…

Bir kenarda atıl kalmış hissediyor insanlar kendilerini!

Toplum baskısı önemli!

Vatandaş mutsuz olunca sosyal olaylara çok daha hassas oluyor…

Gerildikçe geriliyor!

Örneğin Göktepe ailesinin dramı…

Arkada kalan iki minik yavru!

İnsanların derinden üzdü buna bir de basının sürekli yayınları eklenince kazayı yapan bulaşıkçı-şoför arkadaşın patronları da tutuklanarak haklarında soruşturma başlatıldı…

Toplumun duyarlı olması çok önemliydi burada!

Bu tepki çığ gibi büyümese, şoför belki 3-5 sene hapis yatacak ama sorunun asıl kaynağı patronlar ve yönetenler dışarıda ellerini kollarını sallayarak gezeceklerdi…

Demek ki toplum istediği zaman yönlendirici olabiliyor!

Kötü yöneticilerin artık doğru yolu görmesi için de bu baskı artarak devam etmeli…

Gerektiği anda da siyasiler de bedel ödemelidir!

Nijeryalı Büyükelçi uyarmıştı!

Nijerya’nın Ankara Büyükelçisi…

Adam buradaki kendi insanını kötüledi bize!

İpleri sıkı tutmazsanız tepenize çıkar dedi…

Dediği de çıkıyor artık!

Başta uyuşturucu konusu, lüks kara araçlarda geziyorlar…

Mafyavari tavırları dikkat çekiyor!

Ve neredeyse uyuşturucu piyasası tamamen onların eline geçti…

Her zaman olduğu gibi dürüst çalışan ve öğrenci olanları bir yana koyuyoruz ama diğerleri kontrol altına alınmazsa bu ülkede daha vahim olaylar yaşanacaktır!

Birikim Özgür haklıdır ama…

CTP Lefkoşa Milletvekili Birikim Özgür…

Bazı harcamalar konusunda geçmiş ve bu hükümeti kıyasladı!

CTP döneminde bir çoğu harcamaları cebinden yaparken bunlar devlet malı deniz mantığıyla bol keseden gidiyorlar…

Vatandaşın ensesinden!

Ama Birikim Özgür siteminde ne kadar haklıysa isim vermeyerek de eksik bilgilendirme yaptı…

Zira tüm bakan ve bürokratları zan altında bıraktı!

Ha keşke isimleri deşifre etseydi ve vatandaş da ona göre yorumlarda bulunsaydı…

“Bunlar sağlık emekçisi olamaz…”

“Ya sistemsizliği SİSTEM haline getiren , hükümetlerin sistem için yapmaya çalıştığı iyi uygulamalar karşısında bile ikinci iş yasağına odaklanıp genç hekimlerin özlük haklarını düşünmeden , toplumun devletten aldığı sağlık hizmetinin KALİTESİ umurunda bile olmayan, Devlet imkanlarını özel sektörde kullanıp sürekli nemalanamama korkusu ile her gün genel grev ve toplu istifa tehditleri savuran sistemin merkezindeki bir avuç hekimse? Eğer bu bir avuç hekim kendilerine "SAĞLIK EMEKÇİSİ" diyorsa ben şahsım adına bu tür bir "SAĞLIK EMEKÇİSİ" olmamakla gurur duyuyorum…”

(Bir hekim)

MESAJ KUTUSU
 

Sayın Hüseyin ÖZGÜRGÜN, UBP’nin grup kararından AKP mitingine katılmama kararı çıktı ama sizin bazı bakanlar bu kararı hiçe sayarak katılmak bir yana konuşma bile yaptılar. Bu konudaki tavrınız merak ediliyor. Bu arada parti içinde hakkınızda bel altı söylentiler çıkarmaya çalışanlar var dikkatle olmanız önerilir!

Sayın Birikim ÖZGÜR, bakan ve bürokratların devlet ensesinden yaptıkları harcamaları rakamlarla paylaşmanız epey dikkat çekti ama bir de bunları isim isim deşifre etseydiniz çok daha iyi olacaktı. Zira bazı bakan ve bürokratlar haksız yere zan altında kaldılar!

Sayın Oğuz DURSUN, kabine değişikliği konusundaki söylentiler en fazla sizi yıpratmaya başladı. Ortada daha elle tutulur bir şey oma parti içindeki siyasi rakipleriniz anti propagandaya başladı bile!

Sayın Mehmet Emin ÖZCAN, KKTC Merkez Bankası Başkanlığınız hayırlı ve uğurlu olsun ama anlaşılan daha ilk günden size karşı bolca muhalif bir grup oluştu bile! Bu yüzden kendinizi ve projelerinizi kamuoyuna aktarmak için bir basın toplantısı yapmanız da kaçınılmaz oldu…Zira bizim insanımız ir kere taktı mı gerisi de gelir artık…

Sayın Serdar DENKTAŞ, seyrüsefer affının yürürlüğe girmesinden sonra kuyruklar daire dışına taştı. Bu konuda çalışan sayısının yükseltilmesi bekleniyor. Zira sinir olan vatandaşların ilk aradıkları gazeteciler oluyor…

Sayın İzlem GÜRÇAĞ, sizin de vurguladığınız gibi  kadının ekonomik özgürlüğüne sahip olması muhakkak ama işte gelin görün ki hepsi de sizin gibi şanslı olamayabiliyor! Burada asıl sıkıntı onlara bu katkının sağlanmıyor olmasıdır!

Sayın Kayhan-Salih GÜRKAN, muhterem babanızın vefatını üzüntü ile öğrendik, Merhuma Tanrı’dan rahmet size ve tüm aileye sabırlar dileriz. Allah geride kalanlara sağlıklı uzun ömürler nasip etsin. Bu arada ne mutlu ki bu kadar çok seveni varmış…

Sayın Sadık GARDİYANOĞLU, kabinedeki bakan arkadaşlar tam da rahat bir nefes almışken öyle bir paylaşım yaptınız ki hepsinin de yürekleri ağızlarına geldi! Selamı sabahı keserlerse sakın şaşırmayın olur mu!

Sayın Mevlüt KADI, bir insanın belediye başkanı olmasına rağmen bile sevinememesi ve hele de üç aydır çalışanlarının maaşını ödeyememesi kadar kötü bir şey olamaz değil mi! Bu arada görevinizden istifa edeceğiniz yönünde söylentiler var biraz daha sabredin deriz!

Sayın Hasan TOPAL, bu mevsimde Fas’ta ne işiniz var bilemiyoruz ama muhakkak bir bildiğiniz vardır değil mi! Bu arada artık dönüşte aktif siyaset için de kesin kararı vereceğinizi duyduk. Kesinlikle olumlu olmalı zira Mesarya arkanızda…

Sayın Levent HIZAL, aktif siyaset konusunda artık kara aşamasında olduğunuz söyleniyor. Teklif de çok iyi yerden geldi ama yine de ayaklarınızı sağlam basın deriz! Zira sonuçta hepsi siyasetçi ve ne yapacakları belli olmaz!

Sayın Mustafa YAVER, Lefkoşa’da yeni edindiğiniz arkadaşlarınızla samimiyeti epey ilerlettiğiniz konuşuluyor. Yine birisi var ki çok dikkat edin deriz zira sizi sulu götürür susuz getirir. Sizden çok daha hızlıları var yani…

Sayın Çelebi ILIK, dün akşam 20 kişilik bir ekiple meyhanede görülmüşsünüz. Enerji bu sıralar üst noktada desenize! Gündüz bu kadar yoğun çalıştıktan sonra nasıl pestiliniz çıkmıyor acaba! Aktif siyaset böyle bir şey olsa gerek  değil mi!

Sayın Oshan SABIRLI, böyle karışık bir dönemde Hollanda’ya gitmeniz yanlış anlaşılmalara neden olabilir. En iyisi gerekçeyi açıklayın ki vatandaşın merakı da sona ersin. Bu arada polis coplarına aman dikkat!