Merkezi Cezaevi’nden bir çığlık!

İçişleri ve Çalışma Bakanı Aziz Gürpınar geçenlerde Merkezi Cezaevi’ne bir ziyaret gerçekleştirdi…
Önemli de açıklamalar yaptı, özellikle yeni projeler konusunda…
Yeni bina için yaptığı açıklama ise tam bir geçiştirme modundaydı!
Aynen şöyle dedi;
“Yeni bir cezaevi yapılması konusundaki çalışmaları ileriye taşıyacağız…”
Doğrusu ben şunu demesini beklerdim;
“Yeni bir cezaevi yapımına hemen yarın başlayacağız…”
Çünkü başlamamak için hiç bin neden yok ki!
TC Yardım Heyeti bunun için finansmanı çoktan bir kenara ayırmış, yeni binanın yeri de belinlenmiş…
Peki niçin başlanamıyor?
İhale Ankara’da açılacağı için bizim müteahhitleri küstürmemek için!
Bu konuda şerhleri var çünkü!
Çok değer verdiğim ve iyi niyetinden kuşku duymadığım Aziz beye önerimdir;
O gün siz de bakan olduğunuz için ekibinizi toplayıp ziyaret gerçekleştirdiniz, basına da bol bol poz verdiniz!
Buna bir şey diyemem ama bilesiniz ki bu ziyaretlerin hiçbir faydası olmaz ve bir nezaket ziyaretinden öteye geçemez!
Çünkü günler öncesinden bu ziyaret bellidir ve oraya gittiğinizde her şeyin güllük gülistanlık olduğunu görürsünüz…
Yerler yeni moplanmıştır, havaya parfümler sıkılmıştır, elini sıktığınız her bir kişi, ister mahkum olsun ister gardiyan önünüzde saygı ile eğilip şöyle söyler;
“Hoş geldiniz Sayın Bakanım…”
Buraya hep hoş gelir ve yine hoş gidersiniz!
Ama onun içinde asıl yaşananları asla öğrenemezsiniz…
Böylelikle de her şey temenni çerçevesinde kalır ama cezaevine uyuşturucu girmeye devam eder, içeriye basit suçlu olarak girenler daha ağır suç işlemeye potansiyel bir hale gelirler ve sizin iyi dilekleriniz ve vaatleriniz hep havada kalır!
Gardiyan arkadaşların yaşadığı sıkıntıların devamı ise cabası…
Sevgili Gürpınar,
Merkezi Cezaevi’nde yaşananlar göründüğünden çok daha fazla sıkıntılara doludur.
Orası da aynı KKTC’deki sistemsizliğin bir kurbanıdır ve her nedense gelen de giden de iltihaplaşmış yaraya neşter vuramamıştır…
Büyük bir cesaret göstererek siz vurabilirseniz ne ala, vuramazsanız da canınız sağ olsun der geçeriz…
İşte bizden size bir ip ucu ve cezaevinden gelen bir çığlığa umarız kulak verirsiniz;
“Levent bey öncelikle selamlar,
Yazılarınızı düzenli takip ediyorum ve gerektiğinde isimleri de açık açık yazarak toplumsal sorunlara değinmenizi ve cesaretinizi takdir ediyorum...
Sizden ricam uyuşturucu satışına karışmış bir gardiyan ile gündeme gelen Cezaevini daha çok gündeminize almanız ve çalışılacak en kötü yerlerden biri olan Cezaevi gerçeğini tüm yönleri ile topluma duyurmanız.
1982'de yapılmış ve bugün dökülen, ön cephedeki makyaj hariç eski bir ambara benzeyen hali, koğuş sisteminden ve yapılışından kaynaklanan mahkumların çeteleşmesine ve her türlü alışverişe uygun yapısı, hükümetlerin umurunda olmayan, medyanın ve halkın bilmediği, görmediği bir yer olması sebebi ile her türlü haksızlığın, yanlışlığın yapıldığı bir yer olması, yeni Cezaevi için Türkiye kaynak ayırdığı halde bizim hükümetin işi yerli müteahhide yaptırmak istemesi yüzünden ayrılan bu kaynağın iptal edilmiş olması, hepatit c ve bilmediğimiz nice hastalıklara sahip mahkumların boş olan revir bölümü yerine diğer mahkumların içine konması, bu hastalıkların tüm mahkumlara ve çalışanlara yayılmasının umursanmaması, üç buçuk sene önce yapılan derece ve terfi sınavlarından sonra terfi alamayan gardiyanlar tarafından dava açılması sonucu bugün Cezaevinde yeni derece ve terfi sınavlarının açılmaması, terfilerde yeterliliğe ve eğitime bakmak yerine sözlü sınavlar ile tamamen torpile bakılması ve bütün bu çürümüşlük, berbat çalışma koşulları içinde bazı gardiyanları ile sivil işçilerin Cezaevine yasa dışı madde sokması sonucu onuru ile dürüstçe çalışan gardiyanların da isimlerinin lekelenmiş olması.
Saymakla bitmeyecek kadar sorunlar var ve düzelecek gibi de bir umut yok. Cezaevi halkın ve medyanın gözünden uzak olduğu sürece içeride neler olduğu hükümetlerin umurunda olmuyor.
Bu şartların yaşandığı Cezaevinde mahkumların nasıl yaşadığını ve nasıl 'ıslah olduklarını' tahmin edersiniz...
İsmimi vermeden ciddi bir yara olan Cezaevi konusunu yazdığım konuları da araştırarak işlerseniz gerçekten size minnettar kalacağız.
Bu yazılanlar görevini yapmayanlardan dolayı hayatı zindan olanların yardım çığlığıdır.
Bu çığlığı duymanız dileği ile sağlıklı ve huzur ile kalın…”
 
 
 
“BRT kimin sesi ?”

“Bugünün Kıbrıs'ın Fethi'nin 444'ncü yıldönümü olduğunu bilmiyor musunuz?
Bugün, TMT'nin kuruluşunun 57'nci yıldönümü olduğunu bilmiyor musunuz?
Bugün Güv KK kuruluşunun 39'ncu yıldönümü olduğunu bilmiyor musunuz?
Nerede haberleri? Nerede programları?
ANASTASİYADİS'İN DANIŞMANI NE VERİR KIBRIS TÜRK HALKINA ?
Sn Niyazi KIZILYÜREK bu halkın hangi hakkı için mücadele etti ? Hangi tecrübesinden veya ilminden istifade edeceğiz.
GÖNYELİ HALKI KATİL Mİ ?
Anastasiadis'in danışmanı BRT programında Gönyeli Halkı'nı "Kıbrıs'ta ilk toplu katliamı yapmakla" suçladı
BRT KİMİN BOROZANI OLDU ?
Başta Ulaştırma ve Haberleşme Bakanını, BRT Müdürünü ve BRT Yönetim Kurulu Başkanını, GKK temsilcisini, tüm BRT Yönetimini şiddetle protesto ediyorum. Kınıyorum. Yazıklar olsun.
MÜCAHİT BUNUN İÇİN Mİ DEVRETTİ BAYRAĞI?..”
 
(Hasan Nihat Erduran)
 
 
MESAJ KUTUSU
 
Sayın Ahmet NOYAN, Mağusa’da 6 hisseli bir araziyi alıp hissedarlara 70 metre karelik birer daire sözü verdiniz ama maalesef verdiğiniz daireler 54 metre kare çıktı! Konunun yakında mahkemeye yansıyacağını öğrendik bilginiz olsun istedik!
Sayın Hüseyin GÖKÇEKUŞ, YÖDAK’taki usulsüz işler için sizi eleştiren yazan gazetecileri polise şikayet ederek göz dağı vermek istiyorsanız çok yanılıyorsunuz. Bu sefer yanlış adama çattınız, uyarmadı demeyin olur mu?
Sayın Erhan ARIKLI, bazı kişilerin rızasını almadan onları YDH’nin listelerinde basına açıklamanız çok da etik olmadı. Bu arada listeye bakılınca DP kökenlilerin ağırlıkta olduğu görülüyor. Hayırdır Serdar bey ile neyi paylaşamadınız ki!
Sayın Aziz GÜRPINAR, şu anda 3 müsteşar, iki özel kalem ve iki müdür ile rekor elinizde. Eğer bu kadar kalabalık bir ekiple de cezaevinin sorunlarını radikal önlemler alarak çözemezsiniz sizden başka da kimse çözemez değil mi?
Sayın Bilal SAN, sizin ile bir çalışanınız hakkında muhakkak yüz yüze konuşmamız gerekiyor. Detayı burada yazmak istemiyoruz çünkü ailevi durumu ve ileride meydana gelebilecek sorunlar nedeniyle. Durum gerçekten çok vahimdir!
Sayın Necdet ERGÜN, bundan bir süre önce İŞAD olarak Güney’e bir ziyaret gerçekleştirdiniz ve sizin ile birlikte Tamer Müftüzade, Anastasiadis’in toplantısına sokulmadı. Bunun özel bir nedeni var mı? İŞAD olarak bu durumu protesto ettiniz mi?
Sayın Nazım ÇAVUŞOĞLU, UBP genel başkan adaylığınızı açıklamak için 15 Ağustos tarihini kendinize hedef yapmışsınız. Demek ki parti içinde grup başkan vekili yapılmanız da kararınızı değiştirmedi desenize. Hayırlı olsun…
Sayın Mehmet ZAFER, yeniden LAÜ Mütevelli Heyeti Başkanı olmak için parti içindeki tüm gücünüzü ortaya koymaya başlamışsınız. Yani diyoruz bu sefer de daha genç ve birikimli bir partili olsa fena mı olurdu?
Sayın Olgun AMCAOĞLU, UBP içindeki genel başkanlık yarışı kızışmaya başlarken ağırlığınızı Ünal Üstel’den yana koymaya başlamışsınız. Bu arada eski bakanınız Ersin bey fena sitem ediyor bilesiniz!
Sayın Özgül ARIKAN, UBP Lefkoşa ilçe başkanlığı için aday olacağınızı duyduk. Bu konudaki kulislere başlamışsınız bile. Çok büyük ihtimalle Sadık Gardiyanoğlu ile kapışacaksınız gibi görülüyor. Gazanız mübarek olsun…
Sayın Metin ŞADİ, Rum lider Anastasiadis ile ahbaplığı öyle bir ilerletmişsiniz ki sizi öve öve bitiremiyormuş! Çok fazla gaza gelmemenizi salık veririz zira bu sıralar ortalık çok karışacak gibi gözüküyor.
Sayın Ergün OZA, Oza kahvelerine Mersin’de ambargo uygulanma başlanınca başınızdan kaynar sular dökülmüş. Yani bu olay Anavatan da değil de başka bir ülkede yaşansaydı insan bu kadar maraz etmezdi değil mi? Büyük geçmiş olsun…
Sayın Ramazan GÜNDOĞDU, ülkede son günlerde yeni oluşumlar furyası eserken hiç biri ile ilgili olmadığınızı ve partinize sadık kalacağını duyurmuşsunuz. En azından kurultaya kadar hiç kıpırdamamak gerekiyor değil mi?
Sayın Polat ALPER, Cumartesi günü deniz keyfi sırasında ailecek küçük bir kaza geçirdiğinizi öğrendik. Acaba diyoruz nazara mı geldiniz? Büyük geçmiş olsun. Zeytin yaprağı tütsülemekte fayda var…
Sayın Hasan BAŞOĞLU, son iki gündür öğretmen arkadaşlar arıyor okulların açılmasından önce hazırlık ödeneklerinin hazır olmasını istiyorlar, iletmemizi istediler. Bu arada ben bir daha dünyaya gelirsem kesinlikle öğretmenlik mesleğini seçeceğim…