Mazbatalara af yasa dışı şiddeti doğurur mu?
Borçlanmak her zaman risklidir. Hesaplı risk alan biri olsanız da, en kötü şartlarda borcunuzu nasıl ödeyeceğinizi garantilemeden borç almamanız en doğrusudur. Borçlanmış ve borç ödeme alışkanlığı geliştirmemiş biriyseniz, hayatınızın seyrini bilinçli ya da bilinçsiz kendi ellerinizle değiştirmeniz an meselesidir.
Borçlunun borçları nedeniyle hapse konulmasının hiçbir çözüm üretmeyen bir önlem olduğunda herkes hemfikir. Zaten Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi‘ne ek olarak düzenlenen ve 1963 yılından bu yana yürürlükte olan 4. Protokol’ün 1. Maddesi ‘Borçtan dolayı özgürlüğünden yoksun bırakılma yasağı’ koyuyor ve ‘Hiç kimse, yalnızca akdi ilişkiden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememiş olmasından dolayı özgürlüğünden yoksun bırakılamaz’ diyor.
AİHS’in pek çok maddesi ile çelişen birçok yasamızı uzun zamandır kaldıramayan hükümetimizin aniden Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni hatırlayarak, borçtan dolayı hapsi kaldıracak bir Af Yasa Tasarısı teklifinde bulunması oldukça manidardır. Hükümetin KKTC Cumhuriyet Meclisi’nde kabul edilen AİHS’in diğer maddelerini de dikkate alarak, yıllardır yapılamayan pek çok yasal değişikliği yapmasını özlemle beklemekteyiz. Bunların başında kuşkusuz diğer çağ dışı yasalarımız gelmektedir.
Vadesinde ödeme yapamayan ve/veya karşılıksız çek keşide eden borçlular özgürlüklerinden yoksun bırakılmamalılar. Ancak ülkemizde pratikte İcra Dairesi’nin oldukça yavaş çalıştığını, icra memurlarına alacaklı avukatının eşlik etmesinin bile yasak olduğunu da anımsatmak gerekir. İcra memurlarının işlerini gerektiği gibi yapmadıkları yönünde bir yığın iddia ortaya atılmış ve hatta bazı icra memurlarının görevlerini kötüye kullandıklarına da rastlanmıştır. İcra sistemimiz ağır ve iyi çalışmadığı için alacaklı alacaklarını çoğu kez hapse girmek gibi bir caydırıcılık olmaksızın toplayamamakta, ipotekli gayrimenkullerin satılması oldukça uzun süre alabilmektedir.
Öte yandan borçlunun hangi faiz oranları ile nereye borçlandığı gözden kaçırılmamalıdır. Faizden faiz alan, kredi vermek, borçlandırmak, ileri tarihli çek almak gibi faaliyetleri olan ‘kredi şirketleri’nin kişileri kaldıramayacakları bir borç yüküyle baş başa bırakabildiği bir ülkede, tefecilik yapanları caydırmak üzere tefeciliği yasaklamadan böyle bir af çıkarılmasının riskleri küçümsenmemelidir. Parasını tahsil edemeyen alacaklılar arasında yasal olmayan başka yollara, tehdit, şantaj ve şiddete başvurabilecekler olabileceğini iktidarın öngörmemesi mümkün mü?
O zaman iktidar, gelişkin ve işler bir icra sistemi kurulmasını sağlayacak, borçlunun bankalardaki hesaplarına ve 3. kişilere olan alacaklarına el konulmasını hızlandıracak ve tefeciliği kaldıracak bir dizi yasal değişikliği ivedilikle yaparak, borçtan dolayı hapse girmeyi bir an önce kaldırmalıdır. Öteki türlü, bu af sadece borçlulara ve hükümete değil, tüm topluma çok pahalıya mal olabilir.