"Levent'e yedirtmem seni..."

Sanki biz canavarız da birilerini yiyip yutmak istiyoruz!
Öyle bir niyetimiz yok, kimseyle de şahsi bir hesabımız olamaz olsa da buna mesleğimizi karıştırmayız...
Bakan Taçoy, istihdam için gittiği bakanlıkta cinsel tacize uğrayan kadınla konuştu mu bilmiyoruz!
Ama, bu edepsizliği yapana "Levent'e yedirtmem seni" diyormuş...
Bir süre gözlerden uzak olmasını, nasıl olsa bu olayın da unutulacağını ifade ediyormuş...
Bak burada sayın bakan haklı işte!
Bu ülke insanı neleri unutmadı ki bunu unutmasın...
Bir kaç hafta daha konuşulur sonra unutulur gider!
Ve bu edepsiz ahlaksızlıklara devam eder...
Kimin umurunda ki!
...
Yok Sayın Bakan bu kez çok yanlış düşünüyorsunuz...
Biz olayı kaleme aldıktan sonra okuyunca sabahın erken saatlerinde biiz aradınız ve "soruşturma başlattık önlemimizi alıyoruz" dediniz...
Biz bunu da haber yaptık!
Çünkü açıklamanızı samimi bulmuştuk, demek ki değilmiş...
Sonradan öğrendik ki cinsel tacize uğrayan kadını aramamışsınız bile...
Yani soruşturma filan da yok!
Bu da demektir ki bu edepsizliğe göz yumuyorsunuz...
Yıllarca siyasi yaşamanızda hep yanınızda olduğu diye bu ahlaksız insanı korumakta kararlısınız...
Keyfiniz bilir...
...
KKTC'de devlet düzeni böyle;
Daireyi soyup soğana çevirenler üç aydan fazla hapis cezası verilmesin de emeklilik hakkını kaybetmesin diye kollanıyor...
Devleti milyonlarca lira çalanların dosyaları kapatılmaya çalışılıyor...
Hırsızlığı meslek haline getirenler 'kumar bağımlısıdır, ailesini de düşünmek zorundayız' düşüncesiyle yargıya havale edilmiyor...
Kamu iş yerlerini meyhaneye çevirenlere uyarı bile yapılmıyor...
Bir tane de cinsel tacizci olsa ne çıkar değil mi?
Unutur gideriz çok yakında nasıl olsa...
Unutmak, unutturmak bu ülke insanının kaderi değil mi zaten!
...
Sayın Taçoy, bu kez çok yanılıyorsunuz!
En azından ben bu olayın peşini bırakmayacağım...
Gerekirse cinsel tacize uğrayan kadını kamuoyunun karşısına çıkartıp canlı yayında o ahlaksızın odasında neler oldu neler bitti anlatmasını sağlayacağım...
Sizden böyle bir tepki beklemezdim doğrusu...
Hoş siz de çok haklısınız sonuçta bir siyasetçisiniz...
Her siyasetçi o koltukta otururken bunun bir de bedeli vardır ve günü geldiğinde ödemek zorundadır...
Sizin yaptığınız sadece bu...
Bu adam bizim yazımızdan hemen sonra size gelip korumak istermiş gibi 'sayın bakamın ben bu suçu üstüme alırım, yeter ki size bir zarar gelmesin' dedi ya...
En çok da buna gülerim işte...
Ne yürek varmış be bu ırz düşmanında...
 
 
Kim bu siyasetçiler?
 
Vakıflar İdaresi Genel Müdürü İbrahim Benter dün Havadis Gazetesi’ne önemli açıklamalarda bulundu…
Çok ta hoşumuza gitti çünkü açıklananlar bir bakıma  geçmişin bir itirafıydı!
Benter, büyük bir cesaret örneği göstererek geçmiş dönemlerde Vakıflar İdaresi’nin siyasetçilerin çiftliği haline geldiğini söyledi…
Tek bir eksikle…
Şu anda Vakıflar’ın en tepesinde oturan Benter, belli ki tüm icraatlar arşivlerde olduğu için hangi siyasetçinin neyi kime peşkeş çektiğini de biliyordur…
Peki bunları isimleriyle açıklayabilir mi?
İşte o zaman mükemmel olur!
 
 
 
MESAJ KUTUSU
 
 
Sayın İrsen KÜÇÜK, önümüzdeki hafta içinde bir köyde kurbanlar kesilirken Cumhurbaşkanı adaylığınızı açıklayacağınızı duyduk. Adaylık tamam da bizce kurban işine girmeyin. Sade ve gerekçelerinizi halka anlatan bir açıklama yeter de artar bile…
Sayın İbrahim BENTER, Vakıflar İdaresi’nin bundan böyle ki yol haritasını çok güzel ortaya koydunuz ama burasını babalarının çiftliği gibi gören siyasetçileri deşifre etmeyi unuttunuz galiba…Temiz toplum için bizce bu çok önemli!
Sayın Salih KAYIM,  geçmişte yaşanan ve bir bakanın da adının karıştığı bir olayda tahsilat konusunda Enver Bahçeciler’den yardım talebinde bulunduğunuz yönünde mesajlar alıyoruz. Bu konuyu bir de bize anlatın bakalım, çok yakında bir kahvenizi içmeye geleceğiz…
Sayın Hasan TAÇOY, biraz ağır kaçacak ama eğer edepsizin birisi sizin aileden bir bayana tacizde bulunsaydı çok merak ediyoruz acaba hangi duygular içinde olacaktınız? Irz düşmanını korum altın alarak hayatınızın hatasını yapıyorsunuz, bizden uyarması!
Sayın Menteş GÜNDÜZ, bir kez daha bunalımlara girdiğinizi ve bir türlü karar veremediğiniz söyleniyor. Oysa iyi bir gemi kaptanı olarak bu tür durumlarda ne yapacağınızı çok iyi biliyorsunuz değil mi? Bırakın da fırtına biraz dinsin…
Sayın Fatma SOLMAZ, idam konusunda aslında herkes sizin gibi düşünüyor ve özellikle de tecavüz olaylarında daha gaddar şeyler düşünüyor ama bunu işte bir siyasetçi söylediğinde de tepki gösteriyor. Ben de şeyinden asılarak idam edilmesinden yanayım…
Sayın Ufuk Akan ÜÇAY, Ulusal Adalet Partisi’nin genel merkezinin açılışına katılmamanız epey yadırganmış. Oysa iyi bir beyin olarak bu oluşumun size çok ihtiyacı var. Sizi kim bu kadar kırdı ve kızdırdı?
Sayın Ata ATUN, ‘tembel memura ceza gelmeli’ yazınızı okuduktan sonra önce biraz güldüm sonra da içimden ağladım. Bizim ülkede devleti soyan memurlar emeklilik hakkını kaybetmesin diye dosyaları kapatılmaya çalışılıyor. Tembellere de madalya ve ödül veriyorlar!
Sayın Şahap AŞIKOĞLU, KKTC’de bir ilk daha yaşandı ve bir müsteşar için suç duyurusunda bulunuldu, piyango da size isabet etti. Şimdi detaylı bir açıklama yapıp kamuoyunu aydınlatma zamanıdır değil mi?
Sayın Ahmet SAVAŞAN, ameliyathanede enfeksiyon kaptığını iddia eden hasta hakkında yaptığınız araştırma ve duyarlılıktan dolayı teşekkür ederiz. Yakında sizi telefonla arayarak detaylı bilgi verecekmiş…
Sayın Hakan DİNÇYÜREK, AKSA’nın filtresi takılırken içinizi çocuksu bir mutluluk kapladığını söylüyorlar. Bu arada Teknecik Santrali için vatandaşa yaptığınız çağrıya da olumlu mesajlar geliyor.
Sayın Şener ELCİL, ilk kez bu sene ilkokullarda rehber öğretmen yok ve sizden tek satırlık bir açıklama bile gelmedi. Siz boş verin Vakıflar İdaresi’ni de hükümete sorun bakalım rehber öğretmenler için ne zaman kesenin ağzını açacaklar?
Sayın Necmi KARAKILIÇ, Lefkoşa’daki sürgün günlerinin 24 Aralık’ta sona ereceğini ve İskele Kaymakamlığı’na geri döneceğinizi öğrendik. Bakalım sizin için  Kaymakam bey yollara kırmızı halı serecek mi?
Sayın Şener LEVENT, Afrika’nın 17’nci kuruluş yıldönümünü kutlar başarılarla dolu nice uzun yıllar temenni ederiz. Zorlu geçen 17 yılda burnunuz bile kanamadıysa Allah’ın sevdiği kulmuşsunuz. Kaleminize kuvvet…
Sayın Nazım BERATLI, yoğun bakım günleri artık geride kalmış, dost ve yakınlarınız bu habere çok sevindiler. Bir an önce eski sağlıklı günlerinize kavuşmanız için dua ediyorlar. Tekrar büyük geçmiş olsun…
   
GÜNÜN FOTOĞRAFI:
 

Günün Fıkrası
 
Çekiç-kova

Yakışıklı bir Amerikalı çiftçi kasabaya inmiş. Bir kova, bir çekiç, iki tavuk ve bir de horoz satın almış. Çiftçinin bütün bunları taşımakta zorlandığını gören dükkan sahibi ona akıl vermiş : 
- Çekici kovanın içine koy, kovayı bir elinde taşı. Tavukları koltuk altlarına sok ve horozu da öbür elinde taşı..! 
Çiftçi, adamın dediğini yapmış ve kamyonetine doğru yürümeye başlamış. Yakışıklı çiftçinin yolunu bir kadın kesip : 
" Affedersiniz, acaba Çılgın Boğa Çiftliği'ne nasıl gidebilirim? ". 
Çiftçi : 
- Şansınız var, benim çiftliğim Çılgın Boğa'ya çok yakın. Atlayın kamyonete sizi götüreyim...! 
Kadın : 
" Peki ama, sizin beni şimdi bir duvara yaslayıp, öpmeyeceğinizi nereden bileyim ? ". 
Çiftçi : 
- Hanımefendi insaf, bir elimde içinde çekiç olan kova, koltuklarımın altında birer tavuk, öteki elimde bir horoz varken, ben sizi nasıl duvara yaslayıp öpebilirim ? ... 
Kadın : 
" Çok basit..! Horozu yere koy, üstüne kovayı geçir, çekici de kovanın üstüne koy ki horoz kaçamasın...! Ben de tavukları tutarım..."