Covid-19 pandemisi ile mücadelede aşılar umut oldu.
Koronavirüs’ün iyi yönde mutasyona uğrama beklentilerimiz ise, son gelişen mutasyon ile hayal kırıklığına da dönüşmüş gibi.
Vakalar da artışta olduğu sürece aşılara muhtaçlığımız daha da artıyor.
Aşılama programını en hızlı yürüten İsrail bile geçenlerde ülkeyi tam kapattı.
Medyaya tam yansıtılmasa da Avrupa ülkelerinin çoğunda halk hükümete karşı direnişe geçti. Polisler şiddet kullanmaya başladı.
Görünen o ki her ülke kendi bacağından asılacağa, kendi kaderini kendi idarecileri ile belirleyeceğe benziyor.
Biz küçük bir ülkeyiz.
Pandeminin yönetimi konusunda her kafadan bir ses çıkarsak da, elimizdeki somut silahlar kadar gücümüz var!
Biri sağlık altyapısı ki onu kendi ellerimizle sabote ediyoruz.
Diğeri de aşılar ki, ülkemize farklı kanallarla gelen aşı miktarlarına baktığımızda, Türkiye’ye ihtiyacımız olduğu açık seçik ortada.
Türkiye’den 20 bin adet Coronavac (Sinovac) Covid-19 aşısı 14 Ocak 2021 tarihinde gelmişti.
Yaklaşım 8 gün içerisinde bu aşıların yarısı yani 10 bin adeti yapıldı.
Avrupa Birliği de 1080 dozluk Pfizer-BioNTech Covid-19 aşısını 18 Ocak 2021 tarihinde gönderdi. Bundan 3 gün önce de 1170 doz Pfizer-BioNTech aşısı geldi.
Özeti, 14 Ocak 2021 tarihinden bu yana toplamda 20 bin doz Coronavac (Sinovac) ve 2 bin 250 doz Pfizer-BioNTech aşısı gelmiş.
Kabaca hesaplayacak olursak, 2 haftalık bir dönem içerisinde (veya Ocak 2021’in ikinci yarısında) toplamda aşılanan birey sayısı yaklaşık 11 bin 125 oluyor.
Aşı hedefimiz neydi?
Toplumun en az yüzde 60’ını aşılamak.
Kaç kişi eder? Yaklaşık 200 bin kişi diyelim.
Demek ki iki hafta içerisinde toplumun yaklaşık yüzde 5 (beş)’i aşılanabilmiş.
Bu hızla gidersek toplumun yüzde kaçını aşılayabiliriz?
İki haftada 11 bin yüz yirmi beş kişi dersek, 200 bin kişiye ulaşmak için kabaca 40 haftaya ihtiyacımız olacak.
Kaldı ki bir de yapılan ilk dozların ikinci dozlarının da yapılması gerekecek. Yani aşılama sistemine binen yük her geçen gün daha da artacak!
Kırk hafta 10 (on) ay demek.
Kısacası bu hızla ve bu aşı sayısı ile gidersek, aşılama bu senede bile zor biter!
Hesap kitap ortada!
Peki ne yapmalı?
Ülkemiz üniversite ve turizm ülkesi.
Aşılamada dünya rekoru kırmak için uğraşmamız gerekiyor.
Avrupa Birliği’nin ‘’yeteri kadar’’ ya da ‘’Kıbrıslı Türklerin hakkı kadar’’ aşıyı göndereceği pek de gerçekçi görünmüyor.
Bu yüzden, bir an önce aşı organizasyonumuzu en üst seviyeye çıkarıp, gerekirse ülke genelindeki tüm sağlık kuruluşlarını ve sağlık çalışanlarını seferber edip ciddi bir aşılama programı başlatmalıyız.
Sonra da Türkiye’nin kapısını çok ama çok şiddetli çalmalıyız.
‘’Gönderebildiğin kadar aşı gönder!’’ demeliyiz.
Hızlıca aşılanmalıyız ki ‘’güvenli ada’’ olabilelim.
Hızlıca aşılanmalıyız ki kapılarımızı dışarıya açabilelim.
Hızlıca aşılanmalıyız ki bu yazın güneşini karartmamış olalım!
Hızlıca aşılanmalıyız ki, hesaplamadığımız başka kaosların içerisinde kendimizi buluvermeyelim!
İletişim: 0542-8529899