Japonya'da pirinç çok sevilir ve tüketilir. Muhalefet, ilaçlı ve küflü pirinçlerin, aralarında huzurevleri ve okulların da bulunduğu kuruluşlara satıldığını öğrenince. Tarım Bakan Seiiçi Ota, gururlu ve onurlu adam. ‘Bozuk pirinç skandalının toplum için ciddiyetini anladım’ diyerek 19 Eylül 2008’de istifa etti.
Norveç’ten bizimkileri gülmekten çatlatacak bir örnek verelim. Reform ve Modernleştirme Bakanı, kendisine tanınan harcama sınırını unutmuş. Yılsonu hesaplarında bir de ne görsünler, Bakan harcama sınırını tamı tamına 10 Euro aşmış. Ne de olsa orası Norveç. Bakan da gerekeni yapıp istifa etmiş. Bizde olsa bizimkiler bunu birbirlerine fıkra diye anlatırlar herhalde.
İntihardan söz açılmışken, bir örnek de Norveç’ten. Eski Sağlık Bakanı Tore Toenne hakkındaki yolsuzluk söylentilerinden çok bunalmıştı. Toenne, kendisine iftira atıldığını ve bunu hak etmediğini anlatan bir mektup yazdıktan sonra Aralık 2002’de intihar etti.
Yunanistan Tarım Bakanı Savvas Tisitorudis de bizimkileri güldürecek bir iş yaptı. Tisitorudis, Girit Üniversitesi’nde öğrenci olan oğlunu çok özlüyordu. Baba yüreği işte, ne yapsın adam. Düşündü taşındı, çareyi oğlunu Atina Üniversitesi'ne naklettirmekte buldu. Gazeteler de bakanın nakil için nüfuz kullandığını iddia edince, Tisitorudis Eylül 2004’te istifa etti.
Fransa Maliye Bakanlarından Herve Gaymard ve eşi bakanlık lojmanını küçük buldular. Bir süre sonra da hanımefendinin istediği bir eve taşındılar.
gazeteler boş durur mu? ‘Ev hem büyük hem de kirası fazla’ diye yazdılar. Size ne kardeşim demek varken, Bakan Şubat 2005’te istifa etti.
Japonya’da dört günlük Ulaştırma Bakanı Nariaki Nakayama çenesini tutamadı ve havaalanı inşaatına karşı çıkanları ‘gıcırdayan tekerleklere’ benzetti. Ardından sendikalara çattı ve ‘öğretmenler sendikası, eğitim sisteminin kanseridir’ dedi. Gazeteler bakanının sözlerinin ağır olduğunu yazdılar. Japon Bakan da haklısınız diyerek 28 Eylül 2008’de istifa etti.
İstifa, bir görevden kendi isteğiyle çekilmektir. Kendi isteğiyle işten veya bir hizmetten ayrılmadır.
İstifa sözcüğünün bildiğimiz anlamını tam olarak karşılayan bir Türkçe sözcük yok;
Sakın fırsattan istifade ile karıştırmayınız o başka bir şey.
İstifa ;Bizim değişimizle ;Çekti gelmiyor, itti gitmiyor.Baktı ki olmuyor.Daha fazla inat etmemektir.
Bana göre ise istifa,kısaca "bırakmak"dır.
Bir Cümlede kullanalım mı ,
Tabii ki,
‘’Adamlar hastahanede çocukların mamasına su yerine dışardan pet şişelerden getirdikleri saf alkol karıştırmışlar mamaları saf alkol ile karıştırarak hazırlamışlar.Sonrada mama diye bebekler vermişler. Ben ne işe yararım.Bostan korkuluğumuyum.İstifa ediyorum'’
İstifa etmeye karar vermek önemlidir, bir kez bunu düşündünüzmü yalnızca işinizden değil hayatınızda da yeni yepyeni bir sayfa açacaksınız.
Yaşamın gerçek pusulası vicdanınızın sesine kulak vermenin dayanılmaz huzurunu bulacaksınız.
Kendimizi gösterdiğimiz gibi olamadığımızda, verdiğimiz sözlerimizi yerine getiremediğimizde, bulunduğumuz görevlerimizi gereği gibi ifa edemediğimizde utanırız. Utanma duygusu insani bir duygudur ve başkaları tarafından yargılanmanın da ötesinde, kişinin kendi zihninde kendi kendisini yargılamasının da bir sonucudur. İçine düştüğümüz utancın bir gereği olarak ya bu konuda bir özür dileme ya da o göreve uygun bir kimse olmadığımızı itiraf etme durumu ile karşı karşıya kalırız. Politikada bunun karşılığı istifa etmek olarak yansıyor.
Diyeceğim o ki olayı dallandırıp budaklandırmamak lazım!
İstifa edecekseniz, hiç vakit kaybetmeyiniz; kahramanlık etmiş olursunuz.
Bedeli ağırdır ama her kahramanlık zahmet gerektirir.
Bana sorarsanız, kışkırtmak gibi olmayayım ama, istifa etmek yüce davranışlardan birisidir.
Mal mülk birtarafa ;Bu yaşamdan çocuklarınıza bırakacağınız en güzel mirastır.