İRSEN BEY EKSİ PUAN ALDINIZ
Şu an iki pencereden bakarak yazımı kaleme aldığımı belirtmek isterim.
1.pencere Cumhurbaşkanı Dr Eroğlu'nun ve 2.pencere UBP Genel Başkanı İrsen Küçük’ün penceresi…
Cumartesi akşamı Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu ve eşi Meral Eroğlu, 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı dolayısıyla Cumhurbaşkanlığı bahçesinde resepsiyon verdi. Siyasi partilerin genel başkanları, KKTC’ye gelen heyetler, devlet yetkilileri, iş insanları, çeşitli sivil toplum örgütleri, halkın yanı sıra seçime hazırlanan adaylar da bu resepsiyona katıldı. Çünkü bu resepsiyon Cumhurbaşkanı’nın kendi şahsına düzenlediği bir resepsiyon değildi. Bu resepsiyon Cumhurbaşkanlığının her yıl 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı dolayısıyla düzenlediği bir resepsiyondu. Bu resepsiyona katılmayarak dikkatleri üzerine çeken birileri vardı dün akşam.
Maalesef ki seçim arifesi gerçekleşen resepsiyona UBP Genel Başkanı ve adayları katılmadı. Neden katılmadıkları konusunda fikir sahibi olsak da bu davranışı doğru olduğunu söyleyemeyeceğimiz. Yani her şey bir tarafa şahsi ya da siyasi sorunlar bu geceyi etkilememeliydi. Bu duruş UBP’nin hanesine eksi puan olarak yazıldı. Bu durum Cumhurbaşkanı Dr Eroğlu’nun penceresinden bakıldığında yaşanan durumdu.
Gelelim UBP Genel Başkanı İrsen Küçük’ün penceresinden bakıldığı zaman neler görüldüğüne…
Seçimlerde açık oynamasa da Cumhurbaşkanı Dr Eroğlu’nun DP-UG’yi sessiz sedasız ama derinden desteklemesi İrsen Küçük’ün kırgınlığını ve kızgınlığını daha da artırdı. UBP’nin babası olan ama şuan bu görevi yerine getirmeyen Cumhurbaşkanı Dr Eroğlu yeni evladı olan DP-UG’ye destek verince işler karıştı. Birçok UBP’li Sayın Eroğlu’nu yadırgadı ve dışladı. Her ne kadar açık açık ortaya çıkmasa da Sayın Eroğlu’nun kimlerle temasta olduğu ve kimlere destek verdiği UBP’liler tarafından biliniyor. İşte bu yüzden resepsiyona katılmayarak tepkisini ortaya koyan İrsen Küçük ve ekibi seçimlerden sonra Cumhurbaşkanı Eroğlu’nun Onursal başkanlığını yeniden gözden geçirecektir diye de düşünüyorum.
İşte bu da İrsen Küçük'ün penceresinden bakıldığında neler görüldüğü idi.
Gelelim yaşanan gerçeklere...
Kısa bir süreç olmasına rağmen harıl harıl çalışan partiler ve Genel Başkanları artık geri sayıma başladı. Bu süreçte bir birlerine yerim değimdeyse ayak oyunları düzenleyen ve kendi içlerinde birbirlerini kesen milletvekili adayları seçim havasına girdi. Yani geri sayım başladı. Yeni yüzlerin ön plana çıktığı bu seçim sanırım siyasetin dibe vurduğunu kanıtlayacak bir seçim olacaktır.
Bu seçim, kimsenin arzu ettiği bir sonuç ortaya koymayacak gibi duruyor. Tabi son dakika bir mucize ile tek parti iktidar olmazsa…
Koalisyona gidildiği an sonuç hüsran olacaktır. Hatta iddia ederim ki gelecek yıl yeniden seçime gitme ihtimalimiz yüksektir.
Hiçbir parti anket sonuçlarından elde ettiği sonuçla hareket edemez. Gerçek sonuç 28 Temmuz gecesi sandıktan çıkan sonuç olacaktır. Bugün anketlerden çıkan sonuçların ne kadar güvenli olup olmadığı da ayrıca sorgulanmalıdır.
Partilerin tümü önce duruşlarını sonra vizyonlarını ve en son olarak ise üstlendikleri misyonu ölçüp, tartıp, iyi düşünerek gözden geçirmelidir. Halkın sandığa yansıyan iradesi ile siyaset şekillenecektir. İşte bu sonuç tüm partilerin yeniden kendi içinde özeleştiri yapmasına bir fırsattır. Radikal karar alabilecek özgüvenli ve cesur siyasetçilere ihtiyaç vardır. öncelikle seçim sistemi ele alınmalı ve değiştirilmelidir. Dar kalıplarla yapılan seçim sistemi kimseyi ileriye götürmeyeceği gibi sınırları da zorlayamaz.
Evet, iddialı bir şekilde şunu söyleyebilirim ki bu seçim kimsenin işine yaramayacaktır.