İNSAN HAKLARI HİKAYESİ
Yine süslü cümleler bugün.
Süslü programlar,
Süslü yazılar.
Herkes bir “insan hakları” savunucu olacak bugün.
İnsanın haklarına tecavüz edenler kalplerde yargılanacak,
Kınanacak,
Kalıplaşmış cümleler kullanılacak onlar için.
Kimse eteğindeki taşa bakmayacak, dökmeyecek o taşları.
Hep başkasını suçlayacak,
Hep savunucu kendisi olacak.
Bir tarafta elektriğe yüzde 30 adı altında yüzde 100 zam yapılacak,
300 TL borcu olanın elektriği kesilecek ama milyon borcu olana dokunulmayacak,
Ülkeyi yönetenler (!) 10,000 TL maaş alıp sadece kaldırıp indirirken (el),
Sokaktaki vatandaş 1400 TL’ye talim edecek.
Yalakalar yaladıklarına kasa kasa domatesler, peynirler götürecek,
Eve geldiklerinde de bugün ne pişirsem diye arpacık kumrusu gibi eşinin yüzüne bakacak,
Birileri, birilerinin sırtından geçinecek,
Binlerce liralık jeeplere binecek,
Çoluğu çocuğu avanta arabalarla fink atacak,
Birinin sofrasında biftekler eksik olmazken,
Diğerleri bidda-patatese “Allahıma şükür” diyecek,
Emekçi sabahtan akşama kadar soğukta ezilip büzülecek,
“8” saat çalışma hakkı olmayacak,
Çünkü orası farklı bir iş yeri olacak,
Mesai kavramı olmamış olacak,
İşe geç geldiğinde maaşı kesilecek,
Veya mesaisi doldu gitti diye kafa tutmuş olacak,
İşte o zaman patron adaletli davranmış olacak,
Ama patron hiçbir zaman kestiği parayla elalemin çocuğunun süt parasına göz diktiğini anlamayacak,
O her zaman adaletten yana olmuş olacak,
Benzine gelen zamla düşük gelirli işine bile gidemeyecek,
Ama parası olan kapının ağzına kadar arabasını sokacak,
Sonra insan hakları günü kutlu olacak,
Mutlu olacak.
Arif Hasan Tahsin burada olaydı eyiydi…
Hikayesi olana mutlak bir sözü olurdu,
Hem de en afilisinden…