Bulaşıcı Hastalıklar Üst Kurulu’nun kararları tartışılacak mı yoksa bir okurumun bana yazdığı gibi “Hala o kararlarla mı ilgileniyorsunuz?” psikolojisinde mi olacak?
Kafayı takarsak, yine eksiklikler, yine mantıklı olmayan ayrıntıları görerek kızmamak, şaşırmamak, ne yapıldığını anlamadığımız için isyan etmemek hiçten…
Şimdi Çatalköy - Alsancak arası okullar kapalı. Eğitim online. Öğretmenler gitmeyecek!
Öğretmenlerden Lefkoşa’da çalışanlar da gitmeyecek ama gezmek için Lefkoşa’ya, Mağusa’ya, Güzelyurt’a, Lefke’ye, İskele’ye gidebilirler…
Öğrenciler okul gelmeyecek ama öğleden sonra arkadaşları ile Dereboyu’nda buluşabilirler.
Gün içinde bahse konu kapatılmış olduğu varsayılan bölge, gerçekten kapatılmadığı için, kapanmış gibi görüntü sağlanarak daha da açık bırakılmış oldu!
Acemilik midir, Bakanlar Kurulu’na tepki midir yoksa tamamen dikkatsizlik midir anlayamadığımız bu durum ne yazık ki akıllarımızı zorluyor…
25 Ocak sabah saat 05.00’e kadar sürecek olan gece 22.’den itibaren olan sokağa çıkma yasağının sadece bakanlar Kurulu kararı ile mümkün olacağını da bize öğrettiklerine göre, merakımız gerçekten şu anda Bakanlar Kurulu’nun bu hafta sonu neden bu kararları destekleyen kararlara imza atmadığıdır!
Bunun yerine Bakanlar Kurulu üyeleri, Karpaz’dan, Doğancı’ya kadar kapalı mekanlarda, on kişi, maske ve mesafe kurallarını hiçe sayarak ve sayılmasına göz yumarak politika yapmayı sürdürdüler.
Huzurumuzla oynadıkları gibi, akıl sağlığımızla da oynanıyor dersem uzmanlığım gereği pimpirikliğime verin lütfen(!)
***
Anlayacağınız kararların niyeti iyi, uygulamaya yönelik açık kapılar kötü hatta anlamsız!
Dahası merak içinde bekleyişimiz sürerek pozitif sayıları karşısında temaslı sayısının yoğunluğu nedeniyle endişelerimiz artarak büyüyor.
Bu arada yurdumuzda yüksek öğrenim görmekte olan 17,500öğrencinin getirilmesi hedefleniyormuş!
Nasıl olacak?
Kimse bilmiyor!
Çatalköy-Alsancak arası şeklinde bir planlama olacaksa, olmasın daha iyi…
***
Tam bir sene oldu!
Önlem denemeleri yapılıyor. Başarısız olunuyor. 2 defa temizlenmemize karşın ne idüğü belirsiz çıkar ilişkileri nedeniyle olduğunu tahmin ettiğimiz sebeplerle yeniden ve yeniden bulaş tehdidinde ölümüne kalıyoruz.
Burada neyin, neden ve nasıl hatalı yapıldığı belli. Açıklanamayan ilişkiler, siyasal popülizm ve iktidar hırs nedeniyle, sağlık uzmanlarının bulaş önlemine yönelik çalışmaları nedeniyle bizde son derece beceriksiz olan siyasetçilerin eline bırakıldı. Bırakılmaya da devam ediliyor!
***
Güç ve iktidar korkutucu bir hırstır.Hırs bazen bir hastalıktır. Bir kere insanın bedenine, zihnine ve kalbine girdi mi, eğer onu ele geçirirse bundan kurtulamadığı gibi, etrafa zarar da vermeye çalışır. Bütün her şey iktidarını daim kılarak tepede kalma süresini uzatmaktır. Gücünü ve iktidarını daim kılmak uğruna o yolda her şey mubahtır!
Sonra bir kişilik özelliğine dönüşür. Zarar verdikçe iktidarda kalabildiğini gördükçe verdiği zarar daha da büyür ve sonunda etrafındaki herkes gücünü yitirene, bu bazen yaşamını yitirene kadar sürer.
Ülke talan olsun. Mühim değil!
Sevdiklerine kadar gelen zarar büyüsün. Mühim değil!
Geride kalan talan edilmişlik bazen her şeyin koca bir enkaza dönüşmesine neden olabilir!
Ve en sonunda kendisi ile kendisi ile hayatta kalanlar da mahvolur.
Sonuç: Çok düşünmeye gerek yok. Yaşayın ve görün. Zaten oraya gidiyoruz!
Dr. Çiğdem DÜRÜST