Ders çıkarmak ve yolumuza daha az hata ile devam etmek için tarihin sunduğu sayısız imkanlara karşın biz hala aynı hamam aynı tas…

Büyük bir sınav ile sınanıyoruz bu defa…

Biz, yaşananlardan ders çıkarmayı bilseydik; şimdi dünya geneline yayılmış, belki de insanlığı yok edecek gücü taşıyan şu yapay virüs çılgınlığının içinde siyasi çıkar kavgası peşinde olmazdık. Kısacası şu siyasi rant elde etme mücadelesini asla anlamadım, anlayamayacağım da... İnsanlara ne sunduğunu, nasıl bir uyuşturucu etkisi olduğunu, bizim göremediğimiz ışığı nasıl olup da gördüklerini ve sözüm ona inanarak halkın gözünün içine baka baka söyleyebildiklerini hiç anlamlandırayamayacağım.

Bu yarışı kişiselleştirerek, yarın hastalıklı bir dünyada elde etmeyi hedeflediği daha fazla rant, daha fazla para, daha fazla uyduruk kariyer gibi ayrıntılar için ruhunu satmaya hazır insanlar var. Bugün kazanacaklarını yarın değerlendiremeyecek olmasının hiçbir anlamı yok oysa…

Mesela desteklediği adayının 5 para etmez olduğunu alenen gördüğü halde, kanının son damlasına kadar onu savunduğunu ispatlamak üzere en ön saflarda yerini almış izlenimi bırakmak kadar önemsediği hiçbir şeyin olmadığı zamanlardan geçiyoruz… Kendini gere gere gösterecek ki sonrasında ele geçirmeyi planladığı hatta belki de sözünü aldıklarınasahip olabilsin.

***

Din ve aşırı milliyetçiliğin tarihin hangi döneminde Kıbrıslı Türklerin bu kadar konusu olduğunu okuyanınız/bileniniz var mı? Bu ürkütücü konunun medya esprilerine dönüşerek normalleştirilmesine anlam verebiliyor musunuz?

Şaka ya da espri aklın ürünüdür. Gerçeklikten beslenir. Etkisi ona göre artar ya da artmaz. Bir ulusal kanalda, yağmur duasının ana haber bülteninde canlı yapılmasının anlamını bu yüzden ne kabul etmek ne de buna gülmek bizim için hayra alamet olmaz!

Sorulacak pek çok soru var. Lakin kestirmeden soruyorum: Müslümanlık hangi zamanda biz Kıbrıslıları yönetti? Bizler hangi zamanda dini bakış açısı ile karar verdik?

Din bireyleri ruhlarını rahatlatmak, vicdani huzurlarını yaşamak için bireysel olarak attıkları birkaç adımın dışına çıkmazken son 10-15 seneden beridir dışarıdan ithal edilen ve radikal İslam’ın ayak seslerini taşımakta olan,bunu da bilimsellikten uzak ve artık değerini yitirmiş bir milliyetçilik safsatası ile besleyerek bizleri bir yerlere taşımaya çalışanların elindeyiz.

Kıbrıslının meselesi bile olmayan seçim propagandaları, asla Kıbrıslının hanesinin içinde konu olmayan başlıklarla tartışılan bir seçim süreci geçirip bunu hala garipsememek çok acı!

Adaylar gerçekten uyuşturulmuşçasına, sanki bilinmeyen bir yerden yönetiliyormuşçasına ya da bilinmeyen bir ilaç kullanıyorlarmışçasına bizden çok uzak meseleleri kendilerine başlık edinmişler.

Neyse ki bir hastalık kaygısı var da mitinglerde, meydanlarda saçmalanacak ve gerçeklikle yakından uzaktan alakası olmayacak safsataları dinlemek zorunda kalmayacağız.

***

Bu seçim yapılabiliyorsa, aklınızda bulunsun ki pandemi hikayesi sona ermeden olağanüstü bir genel seçim de yapılır.

Eğer insanlar sandığa giderler ve hala umutlarının sönmediğini ortaya koyarlarsa bundan da çıkarılabilecek anlamlı bilgiyi alın bir kenara koyun çünkü bir dahaki seçimlere bunu görebileceğinizi hiç sanmıyorum.

***

Belki de KKTC’nin gördüğü ve göreceği en iki yüzlü seçime gidiyoruz. Ya da belki her şeyin bu denli alenen bilindiği ama yine de sonraki adım için bir köprü olduğuna inandığı için zorunluluktan gidildiği bir seçime…

Bence asıl bakacağımız şu: Çıkarın en çok kim için çalışıyor, çalıştırılıyor!

O zaman ondan uzak kalın!

Dr. Çiğdem DÜRÜST