Herkes Kıbrıslı Türk olamazmış!

Bir tarafta Kıbrıs Türklerini Türkiye’nin kamburu olarak göstermeye çalışan sakat zihniyet, bir tarafta bu adaya geliş sırasına göre insanları yaftalayan kendinden saymayan zihniyet.
Al birini vur öbürüne.
YDP’li Turan Büyükyılmaz’ın özür de dilese talihsiz açıklaması karşıt görüşlülerin iştihanı kabarttı.
Hoşgörümüzü kaybettik.
Bu güzel coğrafyanın insanları birbirini ötekileştirerek ‘sen de kimsin’ senin konuşmak ne haddine gibi bağnaz düşüncelerle saldırır oldu.
Toplum ayrıştırılıyor, bölünüyor.

Bakın bir akademisyen ne diyor;
“Bu insanlar da “Kıbrıslı Türk” mü yani şimdi? Üstelik bazıları mecliste. Bir nedenden dolayı sırf ülkemizde yaşıyorlar diye herkes Kıbrıslı Türk olamaz, olmamalı. Herkesin ülkemizin geleceği konusunda söz hakkı olmamalı. Gelin önce Kıbrıslı Türk kimdir diye tanımlayalım. Seçilme, koltuk, kariyer kaygısı yaşamadan bunu yapabilirsek inanın bana uğruna mücadele edilecek ortak noktalarımız (belki de tek bir nokta) çok daha netleşecek. Bir yerden başlamak gerek.”
Hasan Ulaş Altıok…

Bu akademisyenimize göre insanların kafataslarına göre ya da doğum yerlerine göre Kıbrıs Türkü veya değil diye fişlenmesi ardından da durumuna göre ülkenin geleceği ile ilgili karar verip veremeyeceği yönünde karar vermemiz gerekiyor.
Bu zihniyetin Kıbrıs Türklerine tepeden bakan Rum zihniyetinden bir farkı var mı sizce?
Bence yok!
Zannedersiniz ki yıllardır bu ülkeyi Kıbrıs Türkleri yönetmiyor…
Fazıl Küçükler, Denktaşlar, Eroğlu’lar, Talatlar, Akıncılar uzaylı mı?
Sistemsel bozuklukları, siyasi çirkinlikleri ve başarısızlığı bu ülkeye resmi yollardan göç etmiş, bu ülkeyi vatan bilmiş insanları suçlayarak kendinizi aklayamazsınız.
Nasıl ki Kıbrıs Türkünü Türkiye’nin kamburu olarak görenler bu ülkenin vicdanlı insanlarını rencide ediyorsa, lafı ‘sen Kıbrıslı değilsin söz hakkın yok’ diyenlerde aynı sakat düşüncenin farklı versiyonları olmaktan öte gidemezler.
Bu marjinal ve ne dediğini bilmez zihniyetlerin gücü bu toplumu bölmeye yetmeyecektir.
Hoşgörü sahibi bu toprakları vatan bilmiş sağduyulu insanlar bu ayrımcılığa izin vermeyecektir.
*** 
Turan Büyükyılmaz’ın kambur açıklaması UBP tarafından bir açıklama ile geçiştirildi.
Ancak hükümetin diğer ortağı DP çok da hazmedemedi bu durumu.
Siyasi parti temsilcilerinin ağzından çıkanı kulağının duyması gerekiyor.
Hassas sularda sırf Türkiye hükümetlerine yaranmak için gerekli gereksiz konuşmamak gerekiyor demek ki…
DP ile YDP’nin bugüne kadar bu işi sürdürmesi iyi ancak ip üstünde gittikleri de kesin…
*** 
Koalisyonlar her zaman ülkenin başına dert olmuştur.
İstikrarsız siyaset sürekli değişen siyasi yapı ülkeye büyük zararlar vermiştir.
Seçim barajı demokrasi açısından çok da hoş karşılanmasa da geçmiş tecrübeler yüzde 10’luk bir baraja ihtiyaç olduğunu gösteriyor.
Bir iki milletvekili ile meclise giren bir partinin hükmü bazen en büyük partiden daha etkili oluyor.
Bir iki milletvekili hükümeti sallar hale geliyor ya da istediği gibi at koşturuyor.
İşte bu demokratik bir durum mu yoksa anti demokratik bir durum mu?
Yüzde 10 barajı ciddi ciddi düşünülmeli.
***  
Türkiye’deki yeni doğan çetesi haberleri sonrası tüylerimiz diken diken oldu.
Lefkoşa Dr. Burhan Nalbantoğlu Acil Durum Hastanesi, Yeni Doğan Yoğun Bakım Ünitesi’nde bulunan 7 çocuğun genel durumlarının dün eş zamanlı olarak bozuldu ve biri maalesef hayatını kaybetti.
İddialara göre bebeklere su yerine alkollü mama verildi.
Sağlık Bakanlığı bir açıklama yaptı ama konu ciddi. Bakalım takip edeceğiz. Sağlık sistemimiz yeterince sallantıdayken bu gibi ihmallere hiç tahammülümüz yok.
Bu arada Türkiye’deki yeni doğan çetesi haberleri üzerine aklımıza ‘acaba bizde de böyle şeyler olabilir mi’ sorusu geliyor.
Bu devlet hastanesinde dün olan olayla ilgili bir konu değil tabi ki…
Türkiye’deki bu skandalın arkasından aç gözlü sağlık görevlileri ve özel hastaneler çıktı.
KKTC’de de devletin özel hastanelere ciddi oranda hasta naklettiğini biliyoruz.
Sözümüz işini hakkıyla yapan sağlık kurumlarına değil tabi ki ama Türkiye’de ki olaylardan ders almamız gerekiyor.
Tedbirli olalım.
Sonra durduk yere ameliyata alınan, gereğinden fazla yoğun bakımda tutulan bu yüzden binlerce lira devleti zarara uğratan hatta ve hatta bu yüzden hayatını kaybeden insanlarımız olduğunu örenirsek şaşırmayalım.


MESAJ KUTUSU

Sayın Osman KORAHAN, Sayıştay olarak okul binalarının güçlendirilmesi için çıkılan bazı ihalelerde usulsüzlük olduğu yönündeki şikayetler üzerine geniş kapsamlı bir soruşturma başlattığınızı memnuniyetle duyduk. Bu arada şikayetçi müteahhit şirketlerin kimler olduğu da merak edilmeye başlandı…

Sayın Ceyhun DALKAN, K. T. Tabipleri Birliği başkanlığınız hayırlara vesile olsun. Bin 400 üyeli birliğin genel kurulanda eğer 190 oy olarak başkanlığa seçiliyorsanız bunun mutlak masaya yatırılması gerekiyor. Hekim arkadaşların demek ki çoğunluğu kendi mesleklerine bile sahip çıkmaktan aciz olduklarını gösterdiler…

Sayın Ziya ÖZTÜRKLER, meclis başkanı olduktan sonra ailede büyük bir mutluluk yaşanıyor ama bazı medya kuruluşları ve mensupları da arşivleri dikkatli bir şekilde karıştırmaya başladılar, her an bir sürprizle karşılaşabilirsiniz, haberiniz olsun istedik…

Sayın Ahmet ÖZANT, K.T. Tabipleri Birliği’nin hafta sonu yapılan genel kurulunda İstiklal Marşı’nın okunmamasının ardında bir art niyet mi var yoksa tamamen ihmalkarlık nedeniyle mi oldu? Zira bir çok meslektaşınızdan tepki dolu mesajlarınız geliyor…

Sayın Oğuzhan HASİPOĞLU, bazı parti meclisi üyeleriniz mazbataların kendilerine ne zaman verileceği yönünde sorular sormaya başladılar, haklı yönleri de var değil mi? Yönetimle konuşup eğer yasal bir sıkındı da yoksa gündeme almanız isteniyor, haberiniz olsun istedik…

Sayın Rauf DENKTAŞ, işlerinizin büyük kısmını Londra’ya yönlendirdiğiniz orada bir temsilcilik açmak için yoğun bir çalışma içinde olduğunuz gözlemleniyormuş. Özel bin gerekçeniz var mı yoksa artık siz de buradan artık bıkıp usandınız mı?

Sayın Hasan Ulaş ALTIOK, Kıbrıslı Türk olmak sadece burada doğup büyümek olmaksa umarız öğrencilerinize böyle şeyleri aşılamıyorsunuzdur. Bunun evrensellik ilkelerine aykırı olduğunu ve ayırımcılığı pekiştireceğini akıllardan çıkarmamak gerek değil mi?

Sayın Serdar DENKTAŞ, ara sıra Kurucu Cumhurbaşkanımızın kabrini ziyaret etmekte yarar görüyoruz çünkü kapılar sürekli kilitli olunca özellikle yurt dışından gelen ziyaretçilere karşı mahcup oluyoruz. Yaptıkları olumsuz yorumları bir duysanız dudaklarınız uçuklardı…

Sayın Özer KANLI, ülkenin erken genel seçime gitmesi konusundaki açıklamanız parti tabanında büyük destek görürken tavanda aksine tepki aldı. 7 Bin Euroluk maaşı kimse bırakmak ister mi yani?