Kim bilir belki bu virüsün toplumumuzun üretime yeniden dahil olması için bir faydası bile olabilir…
Mesela tarım faaliyetlerimizi artırırız. Ya da hayvancılık… Hatta her ikisini de…
Bu sayede ne yiyip içtiğimizi biz kontrol ederiz ha!
Sağlık bakanlığımız, doğrudan, üretimin her aşamasında kontrol edebiliyor olduğunu hiç hayal ettiniz mi?
Halk sağlığımızı, refah seviyemizi yukarıya taşırız.
Topraktan, toprağa üretimin ve tüketimin her aşamasını denetleyen bir güç oluruz kendi çapımızda kendimiz için…
Turizme, eğitime, kadın ticaretine ve kumara bağladığımız ekonomimizin temelini kendi denetimimize alırız. Sermaye de biz oluruz, üreten de tüketen de aracı olan da…
Kendi bilim insanımız bize kaynaklık eder. Kendi bilimsel üretimimizi dahi yapan bir topluma döneriz belki de…
Yurdumuzdaki üniversitelerimizden daha kaliteli olmayan yurt dışındaki üniversitelere kaynak olmayız, onların tercihi oluruz.
Bu sayede kendi insanımız, hani yıllar önce göç etmeye zorlanmış hisseden beyin ve emek gücümüzü terse çevirmiş oluruz…
Olmaz mı?
Olmayacak bir şey mi?
İsveç, Norveç, Japonya… bizden daha akıllı değildi. Daha zengin de değildi…
Daha güzel turizm kaynakları da yoktu.
Onların da doğal kaynakları bizimkinden daha zengin değildi ki…
Bakın korona günleri nasıl da hayal gücümü geliştirdi. Benim gibi kaç yurtseverin daha gelişimini sağlamıştır…
Sosyal medyadan görebildiğimiz kadarıyla oldukça gelişmiş bir düşün zenginliğimiz de var. Bunu da değerlendirmekte fayda yok mu sizce de?
***
Haybeden demişsek, hayal demişsek imkansızdan bahsetmiyoruz ha!
Hem de hayal kurmadan gelecek planlanabilir mi ki?
***
Hayal kurmayı bırakan politikacılarımızın, yarım asırdır yarını bile planlayamayan geleneklerinden sıyrılmadan bizim yol kat edecek olmadığımızı sanırım en net anladığımız zamanlardan geçiyoruz!
Baksanıza, yarını planlayamayan politikacılarımıza, yarını planlayamamanın ne demek olduğunu en iyi anlatanın, minicik bir koronanın dışında başka bir şey olmadığını görmek için alim olmaya lüzum yok!
***
Sanıldığı gibi üretmekten yoksun beslemeler olmadığımızı ispat etmeye hazır olmamıza ramak var. Bunun için kozamızı kırıp içinden çıkmak için en güzel zamanlardayız.
Yarınımızı planlayabilmek için bundan daha güzel bir imkan olabilir miydi?
Bir yandan sağlığımıza kavuşmak için çabalayalım, bir yandan da sağlıklı gelecekte yok olmaya yüz tutmuşluğumuzla mücadele edelim.
Bizi tutan hiçbir şey yok.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik bakanı nasıl da kendi kaynaklarını en doğru şekilde değerlendirerek ay sonunu getirdiklerini açıkladı! Duydunuz değil mi? Yabana atılmamalı!
Muhalefet de bir konuşsa…
İktidar vekillerinin önermekte oldukları yasa değişiklikleri ve düzenlemelerinin öncelikli olarak muhalefetten çıkmasını bekliyorduk oysa.
***
Eğer bu hayalleri kurmaktan çekinir ve beklemeye devam edersek, şu günlerden kurtulduğumuzda hiçbir şeysiz kalacağız. Ve bu “hiçbir şeysizliğimizin” içinde hayalsizliklerimiz de olacak!
SONUÇ yerine:
Diyeceğim o ki geleceğe ne yapıyorsunuz beyler?
Bugünü kurtaralım, şu Cumhurbaşkanlığı seçimlerini de geçirelim de elbet birileri bize koltuk değneği olur, aynı yolda yürür gideriz diyorsanız durum vahim diyorum!
Unutmamalıyız!
Bu kriz sona erdiğinde, yepyeni ekonomik ve siyasal haritalar düzenlenecek atlaslarda. Çünkü krizden kurtulmak, krizin sonuçlarına katlanmaya devam etmek demek olmayacak.
Yaralarını en erken saranlar yaşamayı hak edecek çağdaş koşullarda.
***
Hayalperestlik işte… Ne yaparsınız! Biz de bu kadarını başarıyoruz…
Dr. Çiğdem DÜRÜST