HAYAT ÇADIRI

Hemen başından söyleyim işletme sahibine suç bulmuyorum.

Adamın aklına bir iş ve para kazanma fikri gelmiş.Ne yaparımda para kazanırım demiş.Lefkoşanın göbeğinde bir alana çadırı kurmuş.Bir güzelde noel baba , kardan adam ve çam ağaçları ilede süslemiş.Yeni yılın gelişini kutluyor.

Hayat çadırında hayat var diyerek duyurmuş.

Memlektte meraklı istifadeci nemelazımcı çok.Hemen akın etmiş.

Esas bir suçlu aranıyorsa okumayan okuyupta okuduğunu anlamayan kendinden başkasını düşünmeyen nemelazımcı insalardır derim.

Son 1 yıldır salgın hastalık dolayısı ile hayatlarımızda yeni alışkanlıklar kazanmak zorunda kaldık.

Maske taktık.Çok kalabalık ortamlarda bulunmadık.İşlerimizi yapabildiğimiz ölçüde online yaptık.Biraz dağ havası bir deniz kenarı yada evimizin bahçesinde içtiğimiz kahvemiz bizim için yeterli oldu.

İllede biryere gitmemeiz gerekiyorsada tedbirli davranıp sosyal mesafemizi koruyarak gittik.

İllede bir yerlere gidip birşeyler almamız gerekiyorsada bu salgını önemseyen insana değer veren kurallara uyan işletmeleri tercih ettik.

Eğlencelerimizde kalabalık sohbetlerimizde erteledik.

Karşımızdakileride koruyarak her hal ve hareketimizi bu yeni duruma göre ayarladık.

Kim yaptı.

Aklı başında olan ,uyarıları dikkate alan ,okuyan öğrenen öğrendiğini uygulayan memleket ve insan gaylesi olanlar.

Fakat onlarca hatta yüzlerce sorumsuz psikolojik vaka sanki hiçbirşey yokmuş gibi elini kolunu sallayarak hayat çadırına dalmakta bir besi görmedi.

Canlı yayında küçücük çocuğunuda yanına alarak gidenler vardı.

Kendikendime çocuğun elini tutanın annesi olmadığını düşünüyorum yoksa bir anne bu kadar sorumsuz olmaz dedim.

Hayat çadırı denilen yer hertürlü tedbiri aldık demesine rağman içeride bulunan kalabalığı gördüğümde bir mekanda m2 ye göre içerde bulunması gereken makismum insan sayısına uymadığını rahatlıkla söyleyebilirim.

Yine ekranlara yansıyan çizgi roman karakterleri ile dans eden kavboy arkadaşında canı sıkıldığında maskesini çıkarmasıda kurallara harfiyen uyulduğunu göstermiyor.

Sosyal medyada 2dk. içinde izlediklerim bunlar .Gerisini siz düşünün.

Bu arada salgının yayılmasının önüne geçmek adına bu salgını sözde yönetenlerede birkaç kelime söylemek gerekiyor.

Eğer gereğini yerine getirmeyecekseniz yasak koymaya gerek yok.Haberlerimi yoktu acaba desem oda komik kaçacak.

Açıkçası Lefkoşa Belediye başkanı Mehmet Harmancının buna nasıl müsade ettiğinide anlamış değilim.Sağlık üst kurulu ve temel sağlık hizmetlerine ise birşey demeye dilim varmıyor.

Hayat çadırının kurulduğu andan itibaren bu çadırın ziyaretinde salgınla ilgili getirilen yasakların yada kuralların ne kadarına uyulduğunu denetleyen varsada alnından öpeceğim

Yok.

Hayat çadırı denilen yer aslında tam bir kolera çadırıydı. Sorumsuzluğun nemelazımcılığın oratoryosuydu.

Ama bitmedi siz yarın yılbaşı partilerini yemeklerini görün.İş yapmış gibi bunu sosyal medyadan paylaşan aklıevellere bakın.

Bağırmak çağırmak yersiz ve gereksiz.

Maksim Gorkinin ''Küçük burjuva ideolojisinin eleştirisi'' adlı bir kitabı var.

Küçük burjuvanın temel koşulu şudur: "Böyle gelmiş, böyle gider".

Küçük burjuvaların bütün duaları belagat niteliklerini hiç kaybetmeyen şu kelimelerden ibarettir: "Tanrım, bize acı!"

Ve bu dua biraz daha yetiştirilip, devlet ve toplum karşısında bir hak ve istek olarak ifade edilecek olursa, şu şekli alır: "Beni rahat bırakın, dilediğim gibi yaşayayım.

Marx bu kesimler için örgütlemekten bahsetsede bana göre yapılması gereken önce eğitim ama kısa dönemde de caydırıcı ceza ne yazık.

Bunun için diyorum ya.Kabahat işletmecide değil .Kabahat ona bu fırsatı verende .

Yarın biri çıksa ve bu gece tombala oynuyoruz çinko yapan 10 bin alacak dese.İddiayla söylüyoruma Corona Morona akla bile gelmez.Yine üstüste alt alta bütün millet tombala oynarız.