Hastanenin kavgası mı olurmuş!

Kavga bayram öncesi başladı…
Bayram boyunca devam etti!
Yeni yapılacak olan hastane Güzelyurt’a mı yoksa Lefke’ye mi yapılsın…
İki ilçe halkı bu konuda birbirine düştü!
Sivil toplum örgütleri bıraksanız boğaz boğaza gelecek…
Açıklamalar havada uçuşuyor, herkes kendince haklı nedenini orta koyuyor!
Hani bir fıkra var ya Nasrettin Hoca’nın;
İki kişi kavga etmiş, hocanın huzuruna çıkmışlar…
Hoca birini dinledikten sonra ‘haklısın’ demiş!
Sonra diğerini dinleyip ona da ‘haklısın’ demiş…
Bu konuşmaları duyan karısı kendisini eleştirince ona da şu cevabı vermiş;
‘Sen de haklısın…”
Tam bir Nasrettin Hoca misali oldu bu hastane kavgası…
Güzelyurtlular daha büyük, daha kalabalık ve ilçe oldukları için bölgelerine modern bir hastane isterken, Lefkeliler de Güzelyurt’ın Lefkoşa’ya 15 dakikalık mesafede olduğu için yeni hastaneyi kendi bölgelerinde istiyorlar!
Sağlık Bakanlığı Güzelyurt’a yeni hastane kararı aldı, bundan döner mi bilemeyiz ama bu tartışmalar çok daha büyüyüp iki kardeş olması gereken Güzelyurt ve Lefke’yi ezeli düşman yapmaya yetecek gibi gözüküyor…
Oysa neredeyse kaderi aynı, sorunların ortak olduğu, yıllardan beridir sırf seçim öncesinde hatırladığı iki beldemiz!
Hastane kavgasına tutuşacaklarına oturup uzlaşma sağlamalı ve eylemleri birbirlerine karşı değil siyasi erke karşı yapmalılar…
Bunu defalarca kaleme almışımdır…
Devlet kaynaklarının en az harcandığı Güzelyurt ve Karpaz hemen tüm siyasi partiler tarafından kalkınmada öncelikli bölge olarak ilan edilir…
Ta ki seçim kazanılıncaya kadar!
Buralarda bölge milletvekillerinin ufak tefek çabalarından başka bir şey olmaz…
Kıbrıs sorunuyla mı ilgilidir nedendir bilinmez ama buralarda devlet yatırımı görmek imkansızdır…
Sonuçta buralarda yatırım olmadığı için insanların refah düzeyi de düşüktür!
Burada yaşayan gençler bir devlet kurumunda odacı, bekçi gibi görevlere getirildiklerinde bayram yaparlar ve öncelikli sayılırlar…
Çünkü bizde genelde herkes için devlette çalışmak güvence altında olmaktır!
Bana göre de aynı anda iki bölgeye iki büyük hastane yapmak akıl karı değildir…
Bu konuyu siyasi erkin çözmesi mümkün değildir!
Burada Güzelyurt ve Lefke Belediye Başkanlarına büyük sorumluluklar düşmektedir…
Siyasileri çok da fazla kaale almadan bölgelerinin sivil toplum örgütlerin de yanlarına alarak konu derinlemesine masaya yatırıp, bireysel ve bölgesel değil toplumsal olarak ele alıp Lefke ve Güzelyurt’u iki ayrı bölge olarak değil kaderi ortak, dışlanmış, itilmiş tek bir bölge olarak kabul etmeleri ve olaya bu yönden bir çözüm üretmeleri ine o dışlanmış bölgenin insanlarının geleceği için önemlidir!
Burada hastanenin nerede yapılacağı tartışmaları yersizdir, gereksizdir…
 
Lefkoşa Hastanesi ne olacak!
 
Şükürler olsun Lefkoşa’da hastane tartışması yok…
Sevabıyla ve günahıyla tüm eksikliklerine rağmen tam teşekküllü bir hastanemiz var ve adanın geneline hitap ediyor!
Bayramdan sonra Lefkoşa’ya yeni hastane için ciddi adımlar atılacak…
Türkiye Sağlık Bakanlığı’ndan bir heyet gelerek nasıl bir hastane olması gerektiği yönünde rapor hazırlayacak…
Ne üzücüdür ki onlar bizim sorunlarımızı bizden çok daha iyi biliyorlar ve bunu da çok ciddi raporlar sonucu elde ediyorlar.
Lefkoşa’ya yapılacak eni hastane 400 milyon TL’e mal olacak bu para Türkiye’nin maddi yardımları ile sağlanacak.
Yaklaşık 30 gibi bir süre sonra Lefkoşa tam teşekküllü bir hastaneye sahip olacak!
Lefkoşa’da ileriki günlerde yaşanacak olan sorun ise şu;
Eski hastane bundan böyle ne olarak kullanılacak!
Kimisi büyük bir alışveriş merkezi olsun diyormuş…
Kimi de uyuşturucu bağımlılarını tedavi eden bir merkez!
Asıl tartışma ise yeni hastanenin temelinin atıldığı gün başlayacak…
Diyeceğim şu;
Güzelyurt ve Lefke hastane kavgası yaparken Lefkoşalı hastane bolluğu yaşayacak!
Nasıl adalet ama…
 
 
E-devlet ne oldu!
 
Önceki gün bu ülkeye artık mobese sistemi kurulmasının şart olduğunu yazmıştık…
Çünkü adli olayların ortaya çıkarılmasında en büyük etkenlerden birisin bu sistem!
Bu yazıdan sonra devletin üst kademelerinde çalışan bazı dostlardan mesajlar aldık…
e-devlet konusunu gündeme getirdiler!
Zira daha önce bir bakanlığın sorumluluğunda olan e-devlet ve mobese sistemi şimdi Başbakanlığın uhdesine verilmiş…
Böylelikle mobese için bulunan kaynak da heba olmuş!
Şu anda gündemde ne mobese sistemi var ne de e-devlet konusunda bir gelişme…
Özlellikle e-devlet konusunda bazı okurlarımız bizi sürekli uyarıyor!
e-devletin uygulamaya geçmesiyle halkın artık devlete ve kurumlarına ihtiyacı kalmayacağı için bu uygulamanın sürekli geciktirildiğini iddia ediyorlar…
Olur mu olur!