Günaydın sevgili YÖDAK…

Duyduk ki sular durulmuyor…

Ve duyduk ki sizin üzerinizden sevgili YÖDAK, kişisel kavgalardan ve kısır çatışmalar ile üniversiteleri feda etmeye devam ediyorlar!

Diplomasız profesörün koruyucularının, yıllarca emek vererek ülke üniversitelerinde bilim icra eden bilim insanlarına “bilim hırsızı” şüphesi ile yaklaşmasının kime ne faydası var ve kimin neyini örtme amacını taşımakta böylesi bir duruş?

Birleştirici ve üniversiteler üstü olması gerekenlerin de köşe başını tutmak için bin bir oyun kurup bozduğu da konuşulmakta, sevgili YÖDAK…

Oyun kurup bozanların da hak hukuku ayaklar altına alarak utanmadan arlanmadan görevini kötüye kullandığından da şikayetçisin elbet, sevgili YÖDAK.

Seni ellerinde bir oyuncak haline getirip üniversitelere karşı, birkaçı hariç cezalandırıcı olmaya soyunanlardan da rahatsızsın elbet.

Soruyoruz;

YÖDAK nasıl kurtulur ya da YÖDAK’ın suçu ne?

Diğer birçok soru gibi bunun da cevapsız kalacağı şimdiden belli.

Daha doğru başlık belki de üniversiteler nasıl kurtulur olmalı.

Elbette YÖDAK’tan değil!

Ancak YÖDAK’ı ele geçiren zihniyetten hem ülkenin hem de üniversitelerin kurtulması zorunluluğu her geçen gün daha iyi anlaşılmakta…

Öyle bir dönemden geçiyorsun ki sevgili YÖDAK, belki 1 veya 2 üniversite hariç, tüm üniversiteler kendilerini bu kadar sahipsiz hissetmedi…

Kuzey Kıbrıs üniversiteler “fil dişi kulelerde yaşayan” yöneticilerin kaotik ve taraflı kararlarından hiç bu kadar mağdur olmadığı bir “talihsiz” dönemin sen de kurbanı olma yolundasın, sevgili YÖDAK…

Ve dilin olsa da konuşabilseydin eğer, ülke yükseköğretim sistemi hiçbir döneminde bu kadar çarpıtılmış bilgiler ile “korku imparatorluğu” yaratılarak yönetilmeye çalışıldığını haykıracağına kimsenin şüphesi yok, sevgili YÖDAK.

KKTC ve Türkiye Cumhuriyeti Devletine karşı tehdit unsuru olan bazı kurumların üniversite adı altında korunduğu böylesi bir dönemin günahı da senin boynunda değil, sevgili YÖDAK.

Sahte belgeler ile yurtdışından öğrenci ticareti yapanlar ile öğretim kadrosu ve fiziki alt yapısı olmayan yapıların da kamuoyunun gözünden kulağından kaçırıldığı bir dönemin mimarı de elbette sen değilsin, sevgili YÖDAK…

Eğitim izni olmadan uzaktan eğitim verenlerin yanında yine eğitim izni olmadan yüksek lisans ve doktora programları düzenleyerek geçersiz diplomalar vererek haksız kazanç sağlayarak, emek hırsızlığı yapan “nitelikli dolandırıcılara” da göz yumanların günahı da yine senin boynunda değil, sevgili YÖDAK!

Ve ülke üniversitelerinden milyonca liralık yatırım yaparak gerek ülke ekonomisine gerekse ülke tanıtımı katkı yapmak adına kendi yağı ile kendi ciğerini kavurmaya gönüllü olan öz varlıklarımızın vatan topraklarına küstürüldüğü bir dönemin de kabahati sende değil, sevgili YÖDAK…

Ve tek bir suçun olmamasına rağmen sevgili YÖDAK, yükseköğretimin nasıl yönetilemeyeceğinin daha açık bir ifade ile nasıl yönetilmemesi gerektiğini gösteren bir dönem olarak ülke yükseköğretim tarihindeki yerini aldın.

Seni bu duruma düşürenlerin ise inan zerre kadar ne utanması ne de arlanması var, sevgili YÖDAK.

“Hesap kesme” misyonu ile hareket edenlerin seni kullanmalarından da elbette mutlu değilsin, sevgili YÖDAK.

Ve diplomasız profesör skandalının ardından skandalın kahramanı Hasret Balcıoğlu’na kefil olanların “hesap kesme” misyonu ile hareket ederek tüm üniversitelerin Rektör ve bilim insanlarından tüm diplomalarını isteyen zihniyetin “aynaya” bakmaktan kaçtığı yeni bir dönemi yaşamanın arifesindesin sevgili YÖDAK!

Elbette olan yine sana olacak.

Diplomasız profesörü doktora eğitimine kabul eden üniversite ile sonrasında tüm akademik ünvanları veren diğer üniversitenin hala hiçbir şey yapmamasına ses çıkarmayanların daha açık bir ifade ile neden hala doktora diplomasının iptal edilmediği ve neden hala akademik ünvanların geri alınmadığını sormayanların tüm üniversiteleri tercih döneminde şaibe altına sokmasının ayıbı da sana yıkılacak sevgili YÖDAK…

Tüm üniversitelerde bilim üreten bilim insanlarının tümünü şaibe altına sokmanın amacının ne olduğunu önümüzdeki günler gösterecektir elbet ama bir gerçek var ki üniversiteler ve yükseköğretim sistemi “fetret dönemine” sokulmuş durumda.

Ve Rum’un yapmak istediğinin beş mislisini hayata geçirecek temel ne yazıktır ki YÖDAK’ı esir alan zihniyet tarafından ilmik ilmik örülmekte.

Ne “fetret dönemin”in ne de “hesap kesme” misyonu ile seni kullananların günahı senin değil, sevgili YÖDAK.

Umudunu da kaybetme sakın!

Yeni bir güne farklı bir günaydın ile uyanmak en çok da senin hakkın…

Herkese inat ve her şeye rağmen günaydın sevgili YÖDAK…

MESAJ KUTUSU

Sayın Ünal ÜSTEL, tartışmalı başbakanlık ve genel başkanlıktan sonra belli odaklar hatta kendi bazı partililerinizin bile hedef tahtası olmaya devam edeceksiniz. Bunun önüne tek bir şekilde geçebilirsiniz o da vatandaşın refah seviyesini yükselterek ve tabi ki yolsuzlukların önünü keserek. Şimdi et de bıçak da elinizde Kıb-Tek iyi bir başlangıç olabilir…

Sayın Turgay AVCI, ülke genelindeki üniversitelerde görev yapan tüm Profösörlerden bu makama kadar geldikleri diplomaları ibraz etmeleri için genelge yayınladığınızı memnuniyetle öğrendik. Kesinlikle bir yerlerden başlamak gerekiyordu, bakalım içlerinde başka proflar da çıkacak mı?

Sayın Elmas KAVUNOĞLU, Sanayi Dairesi Müdürü olarak son 10 yılda verilen sanayi arsaları listelerini kamuoyunun bilgisine getirmeniz isteniyor. Mesleği ne olursa olsun bunları da belirtirseniz, iyi bir amme işi yapmış olacaksınız. Tabi ki üst makamlar buna izin verirse…

Sayın Zorlu TÖRE, yoğunlaşan yurt dışı ziyaretleriniz gibi Dr.Küçük Müzesi çalışan problemi ve Denktaş’ın Anıt Mezarı konusunda da hassasiyet göstermeniz bekleniyor. Ülkenin en tepedeki milliyetçisi olarak bu konularda da büyük sorumluluğunuz bulunuyor…

Sayın Ziya ÖZTÜRKLER, ülkede yaşayan ve zararlarından başka bir şey olmayan Nijeryalı sözde öğrenciler konusunda hükümet nezdinde girişimlerde bulunduğunuz ve ihraç edilmeleri için çalışma başlattığınızı memnuniyetle öğrendik. Umarız hükümet bu konuda size tam destek sağlar…

Sayın Güven BENGİHAN, Merkezi Cezaevi’nde hem mahkumlardan hem de gardiyanlardan gelen şikayetler son günlerde yoğunlaştı. Buraya siyasiler yeteri kadar el atmadığı için sendi başkanı olarak artik sizin devreye girmeniz gerektiği yönünde mesajlarınız geliyor…

Sayın Aziz KAYA, yerel seçimler eğer yapılırsa başkanlığa bir kez daha en yakın aday sizin olduğunuz konuşuluyor. Bu arada sahilde bir takım değişimler yapıp görsel açıdan hizmetleri artırmanız onarılıyor, haberiniz olsun istedik…

Sayın Alişan OŞAN, belediyelerin bir çoğu devlet katkısı ödenmediği için çok sayıda çalışanını ödeyemedi. Belediye Başkanları katkı konusunda görevinizi yapmanız için gerekirse borçlanmanızı ve zordaki çalışanlara destek olmanız gerektiğini belirtiyorlar…

Sayın Mahmut ERDEN, bu ülkenin yöneticilerinden artık umudu kesince Avrupa’da bir ülkede iş kurup üretime oradan devam edeceğiniz hatta yakında Avrupa pazarını ele geçireceğiniz konuşuluyor. En azından ruh haliniz bozulmayacak kolaylıklar ve hayırlı işler dileriz…

Sayın Muhammet BİBEROĞLU, sadece G.Mağusa’da değil ülke genelinde taksiciler artık güvenlik önlemlerinin artırılması için ilgili örgütlerin hükümet nezdinde girişimde bulunmalarını isteyen mesajlar göndermeye başladı. Hatta bazıları silahlanma konusunu da gündeme getirmenizi istiyorlar…

Sayın Mustafa YAVER, Ukraynalı mülteciler konusunda tüm vatandaşların evlerinde misafir sistemini gündeme getirmek için bir çalışma başlattığınızı duyduk. Pilot bölge olarak sizin evi ve mahalleyi seçmişsiniz hadi bakalım kolay gelsin.

Sayın Erdoğan SORAKIN, bu akşam yapılacak olan genel sekreterlik seçimlerinde şu anki görevinize devam edeceğiniz konusunda partide bir görüş hakim. Diğer adaylar da hayli iddialı bakalım ipi kim göğüsleyecek?