GEZİCİ’NİN ANKETİ’NDEN PİS KOKULAR GELİYOR

Kıbrıs Türk basınına yıllarını vermiş emektar Gazeteci ağabeyiğimiz İsmet Özgüren’le Kanal T Haber Artı’da son seçim anketlerinden çıkan sonuçları değerlendirme imkanı bulduk.

İsmet Özgüren, bir kere Gezici Araştırma Şirketi’nin rezalet sayılabilecek anket sonuçlarıyla birlikte ortada dönen para mevzularını esefle kınadı.

Şunu söyledi: “Kimse kusura bakmasın ama kimse prestij olsun diye anket yapmaz. Ekonomik kriz ortada. 70 bin Lira’dan bahsedildi. Böyle bir kriz ortamı varken kim bunu hem de hiçbir karşılık beklemeden bu anketi alacak, yapacak ve ‘Buyrun sizin anketiniz bu.” Diyecek? Bunu geçelim.

İkinci unsur: Peki bu söylentiler nereden çıktı? İki ayda ikinci anket yapılıyor. Bu anketlerin altından pis kokular geliyor. Çeşitli para söylemleri var. Sn. Denktaş’ın açıklaması var: “Benden 500 bin TL istedi.” Şeklinde. Murat Gezici’nin söylediği hiçbir satırın inandırıcı gelmediğini söyledi. Anket sonuçlarına göre partilerin durumunu değerlendirdi.

Yıllarca seçimleri takip edip gözlemleyen İsmet Özgüren kendi toplumunun dinamiklerini iyi tanıyor. “Kıbrıs Türkü’nün geleneksel ve muhafazakar bir toplum olduğunu kabul etmeliyiz.” Dedikten sonra HP Genel Başkanı Özersay’ın partisini analiz etti.

“HP lideri K. Özersay Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde büyük bir patlamayla geldi doğrudur. Ancak bunu partiye yaydığınızda oylar elbette düşecektir. Mayıs ayında oyları yüzde 30 gösterirken aynı yılın Kasım ayında alaşağı olmasını bilemiyorum Murat Gezici’nin söylediği hiçbir satırı bana inandırıcı gelmedi.” Dedi.

Deneyimli Gazeteci, UBP ile CTP arasındaki oy farkı olmadığını söyledi. “Bakın UBP’nin bugün her şeye rağmen birinci parti olduğunu kabul ederim ve saygı duyarım. Aynı şekilde CTP’nin de ikinci parti olduğunu kabul ederim ve saygı duyarım. Ama bunun dışındaki partilerin durumu bana safsata gibi geliyor. CTP’nin oyları düşmüş.. Ama Genel Başkan Tufan Erhürman tam aksini söylüyor.

Realite şu: CTP’nin Başkan Erhürman’la birlikte dinamizm kazandırdığı ortada. Kayıpları var mıdır? Elbette vardır. UBP’yle aralarında 12 rakamlık bir fark var. Bence o bile inandırıcı bir rakam değil. Yani UBP ile CTP arasında dağlar kadar fark yoktur.

Özgüren, Gezici Anketlerinin çuvalladığını ima ediyor burada.

Peki TDP’nin durumuna bakalım.. Özgüren TDP’yi kuran Mehmet Çakıcı’nın siyasette kumar oynadığını belirttikten sonra TDP’nin yükselişi seçimlere kadar devam ederse, bu gelişmenin DP’yi kilit parti konumundan çıkarıp, iktidarın yeni ortağı dahi yapabileceğini söyledi.

Özgören Çakıcı’nın bu partiden koparken ‘götürdüm’ dediklerini aslında götürmediğini; bilakis Çakıcı’nın partiden kopuşundan sonra başka parti kurmasının gerçek TKP’lileri ayağa kaldırıp partilerine sahip çıkma noktasına getirdiğini dolayısıyla tetikleyici bir unsur olduğunu belirtti ve devamında şunları kaydetti:

“Çakıcı TKP’yi kurdu. Sn. Tunalı’yı yanına alacağım, Sn. İzcan’la ittifak yapacağım. Soldan farklı kesimleri topladı çünkü solda bir ittifak arayışı içine girildi. Ama bu noktada sadece bu eğer solda bir ittifaksa bunun iki yada üç bacağı eksiktir solda. Çünkü solda ittifak yapmak için CTP’yi alacaksınız, YKP’yi alacaksınız, Baraka’yı alacaksınız, KTÖS’ü alacaksınız. İttifaka bir tek Sn. İzcan geldi o da partisinden yara alarak girdi. Seçimde bunların olumlu ya da olumsuz yansımaları olacaktır. “ dedi Özgüren.

Bu noktada CB Akıncı faktörünü ve TKP geleneğinden geldiğini anımsattı bize.

“Sayın Akıncı’nın bu toplumda bir saygınlığı var. Bakmayın belli çevreler ve bazı siyasiler Sn. Akıncı’yı yok etme misyonunu üstlendi. CB Akıncı bu toplumda tarafsızlığını, kişiliğini ortaya koyan bir Cumhurbaşkanı’dır. Elbette Akıncı TKP’nin kurucularındandır ve elbette organik bağı vardır. Sn. Akıncı bugün bağımsız olsa da r o organik bağı, gönül ilişkisinden dolayı Akıncı’ya oy veren adamlar dönüp TDP’ye de bugün itibariyle o geleneğin devamı olarak verecektir. “ dedi.

ORTAYA KARIŞIK... 

Tim Wilson mert adamsın….!

Bilinen ama günümüzde pek işe yaramayan bir yöntemdir şu seks kasetleri. Özellikle siyaset sahnesinde sıkça tanık olduğumuz ve genelde seçim öncesinde o siyasinin önünü kesmek için yapılan montaj ya da gerçek kasetlerden bahsediyorum.

Dünyadan örnek verecek olursak, bir zamanlar Fransa’nın çirkin ama sempatik bir Cumhurbaşkanı vardı: Nicolas Sarkozy. Adının karıştığı seks skandalı seçimler öncesinde UMP’ye ağır darbe vurmuştu. Sadece siyasiler değil ünlü olanların da yatak odaları sırlarını öğrendik yıllar içinde. Size şunu söyleyeyim bunların ne yaptıkları beni hiç ilgilendirmiyor.

Kıbrıs’ta da tek tük böyle skandal diyebileceğimiz ama bana göre normal seks olaylarıyla ilgili yaramazlıklar çıkıyor. Açıp da izlemiyorum çünkü ilgilenmem gereken başka işlerim var. Ayrıca insanların sevişmesinden daha doğal ne olabilir ki?

Şimdi anlatacağım şey daha başka bir boyutta. Olay çok yeni. Avustralya'da eşcinsel politikacı olarak bildiğimiz ve bunu saklamayan Tim Wilson, Temsilciler Meclisi'nde yaptığı konuşmada, o sırada izleyici locasında bulunan partneri Ryan Patrick Bolger'e evlilik teklif etti. Bolger'ın 9 yıllık sevgilisi Wilson'ın evlilik teklifini kabul etmesinin ardından mecliste bulunan milletvekilleri, ikilinin bu anını uzun süre alkışladı. Bakın işte bana göre açık ve dürüstlük budur. Adamlar eşcinselliğini saklamaya gerek duymadan, gizli köşelerde buluşarak saklanmadan mertçe yaşıyorlar.

Ha gelelim bizim küçük Ada’mıza.. Geveze ve her şeyi kendine dert edinen sosyal medyamız maşallah pek hareketli. Neymiş BB Özgürgün, İnci Pars’la nişanlanmış da, İnci hamileymiş de.. Facebookta dolanırken birisine denk geldim. Adam vermiş de veriştirmiş. Altına şu yorumu yazdım: Elalemin bacak arasından bize ne? Herkesin özel hayatı ayrıca özel hayata saygı diye bir şey var.

Neyseki İnci Pars rahatlatan açıklamayı yaptı da bazı meraklı Mehalat’ların ağızları kapanmış oldu.

Bu işte bir acaiplik var!

Geçenlerde elime bir haber geçti. Dünyaca ünlü CEO’ların zengin ve başarılı olmalarına sebep sabah yaptıkları rutin şeylermiş.. Neymiş bu rutin şeyler bir bakayım dedim ve hemen hemen hepimizin yaptığı faaliyetler olduğunu öğrendim.

Mesela Elon Musk.. 5 çocuğunu okula gönderdikten sonra duş alıyor ve işe gitmek için erkenden evden ayrılıyor; günün geri kalan zamanlarını da toplantılarla geçiriyor. Burada bir tuhaflık yok.

Facebook beyni Mark Zuckerberg’e baktım.. O da aynı benim yaptığım gibi sabahın köründe uyanıyormuş, egzersiz yapıp, ardından duş alıyor ve güne başlıyor. Ee aynı ben..!

Hadi dedim belki Ünlü motivasyon konuşmacısı, yaşam koçu Tony Robins’de bir numara vardır. O da sabah uyanınca, nefes egzersizi yapıyor, ardından ailesi ve tüm dünya için iyi dileklerde bulunuyormuş. Bir de ilginç bir kahvaltı şekli varmış. Sadece balık ve salata yiyormuş. Yani benden bir tık geride.

O ne ki; ben de kahvaltı da akşamdan kalan yemekleri yiyorum. Düşündüm bu işte bir acayiplik var.

Bu dünyanın en zengin CEO’ları benden daha farklı bir güne uyanmıyorlar ve hemen hepsi benim yaptığım şeyleri yapıyorlar. Peki ben neden zengin olamadım daha?

Sanırım göklerden ‘bir karar’ gelmesini daha çok bekleyeceğim.

Günün Sözü

Gideceği yeri bilene, dünya kenara çekilip yol verirmiş.

Üstün DÖKMEN