Gelen de aynı giden de…

Herkes birbirini şikayet ediyor sadece…

Gelen enkaz devraldık diyor!

Giden sessizliğe gömülüyor…

En çok da kaynak yetersizliği gerekçe gösteriliyor!

Sanki bütçeyi hazırlayıp onaylayanlar onlar değilmiş gibi…

Kısır bir döngü bu!

Bolca ziyaret gerçekleştiriyorlar, güya sorunları dinliyorlar ama ortada ne bir sonuç var ne de bir çözüm…

Konu sağlık olmasa belki biraz olsun anlarız ki anlamamamız gerekir, bu işin insanların bire bir sağlığıyla ilgi olduğunu bile ne düşünen var ne de sorgulayan!

Laf ebeliğinden başka hiçbir şey yok ortada…

K.T. Serbest Çalışan Hekimler Birliği Başkanı Dr. Remzi Gardiyanoğlu aslında bugün manşete de taşıdığımız haberde olayı birkaç cümlede özetleyiverdi…

Sadece masal anlatıyorlar!

Bizde gelenek bu çünkü…

Önce vekil olmak sonra da bakan olmak için birbirlerinin omuzlarına basıyorlar işin başında!

Olduktan sonra da halkın içinden soyutlanıp uçuyorlar mübarek…

Devlet hastaneleri bunun en güzel örneğini gözler önüne seriyor aslında!

Hele de Lefkoşa’daki tamamen içler acısı…

Tüm istatistikler ve eksiklikler ortaya konulduğu halde bunu adam gibi ele alıp sorun çözecek bir gayret yok!

Çünkü bu konuda vizyon sahibi zihniyet eksik…

Ama torpile gelince öyle değil!

Herkese istihdam için söz veriyorlar, zamanı gelince de ansızın torpil düzeni devreye giriyor ve işe göre adam değil adama göre iş peydahlıyorlar…

Gardiyanoğlu çok önemli mesajlar vermiştir açıklamasında…

Hani hep bütçe yetersizliğinden dem vururlar ya!

Bunun tek sebebi iş bilmezlikleridir…

Ya da kötü bazı emeller giriyor devreye!

Kamyonlarca ilacın halen depolarda bekletildiği bunları imha edebilecek bir sistemin bile olmayışı basiretsizlik değil de nedir…

Daha da ötesi var!

Nasıl olur da milyonlarca liralık ilaç ya da araç ve gereç hesap kitap yapılmadan alınır ve sonra da depolarda bozulmaya, çürümeye terk edilir…

Tabi ki bu işin çeteleri vardır perde gerisinde!

Çetrefilli ihaleler ya da ihale yapılmadan alınanlar…

Birileri cebini doldursun diye!

Onlar da koltukları korusun böylelikle…

Sağlık Bakanı Ali Pilli…

Sabahın erken bir saati makam aracına bindiği zaman makama değil de hastane koridorlarında oluşan halkın arasına gitsin kendi gözleriyle görsün!

Vatandaşın nasıl eziyet çektiğini…

Yoğunluk nedeniyle aylar sonrasına verilen randevuları!

Hayati değer taşıyan cihazların tuş olduklarını…

Ve tabi ki devlette derdine çare bulamayanların bankalara borç yaparak özele akın ettiklerini!

Ve kendini seçen vatandaşın şimdi ardından sövgülerini…

Zira olay vaat edip koltuğu kapmak ve vatandaşı unutmak değil!

Aksine bu ülkeye ve insanına sahip çıkmak, onların arasına karışıp dert babalığı yapmaktır marifet…

Masal okumak değil!

Vatandaş tamgün istiyor…

Hayat pahalılığı ve dövizin uçuşu öğrencisi olan aileleri daha fazla vurdu…

Böylelikle özel okullara olan ilgi de her geçen gün daha fazla azalıyor!

Çok sayıda vatandaş çocuğunu devlet okullarına yazdırdı bile…

Bu arada devlet okullarının yarım gün olması özellikle çalışan ailelerin büyük sorunu olarak ortada duruyor!

Zira devlette okuyan çocuklar öğleden sonraları deyim yerindeyse sokakta kalıyorlar…

Bizde yıllardır söylenir okullarda tam gün eğitime geçilecek diye!

Tamamen atmasyon bir söylemdir bu…

Sorduğunuzda da kaynak sıkıntısını gösterirler!

Çünkü ne plan var bizde ne de proje…

Türkiye’de dönen kaynakları bir düşünün hele!

Belki bu proje özürlü zihniyet bu dönem gider de, eğitime sağlığa layıkıyla hizmet edenleri de görürüz bundan böyle…

MERAKLI KÖŞE?

5 TL’yi kim yırttı?

Ensesi kalınların çabuk yırttığı bir ülke bu…

Adam polislerin önünde 5 TL’yi yırttı ve yola fırlattı ama ne bir polis bülteninde yayınlandı ne de haber oldu!

Oysa yasalara göre suç teşkil eden bir davranış bu…

6 ay da hapisliği varmış!

Suç işleyen belli ama sanki koruyan da belli gibi bir durumdan söz ediyoruz anlayacağınız…

Adaletin bu mu dünya!

Galerilere ne kadar güvenelim?

Vatandaş 11 Bin Sterlin ödemiş ayaklarını yerden kesecek bir araç almış galeriden…

Aylar sonra servis zamanı gelmiş haliyle makinistin yolunu tutmuş!

Servis bir güzel yapılmış ama makinist öyle bir konuşmuş ki moraller yerle bir olmuş…

Aracın göstergesinde kilometresi 36 bin km yazıyor ama makinist işte öyle demiyor!

Bu aracın kilometresi en az 100 bin km deyiverince kim olsa kızıp köpürmez ki…

Onun içindir;

Oto Galericileri Derneği artık bu konulara da el atmalı ve vatandaşın kazıklanmasını önlemelidir…

Pazar yasağı kalktı mı?

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Eski Bakanı Zeki Çeler ısrarla iddia ediyor…

Pazar günleri inşaatlardaki çalışma yasağının kalktığı yönünde!

Zira bu konu yasalarla belirlenmiş bir konu…

Pazar günleri inşaatlarda işçi çalıştıran varsa resmen suç işliyor!

Tamam suçu asıl işleyenler patronlar ama…

Ya çalışanlar?

Burada onları da sorgulamak ve yargılamak gerek…

Yasalar herkes için geçerlidir zira!

MESAJ KUTUSU

Sayın Rifat GÜNAY, Merkez Bankası çek yasaklılar bölümünde bazı evrakların kaybedildiği yönünde iddialar bulunmaktadır. Olay basına ve yargıya taşınmadan müdahale ederseniz bir çok mahkeme olayının da önüne geçmiş olacaksınız, haberiniz olsun istedik!

Sayın Ali Murat BAŞÇERİ, KKTC’de eğitimde tam güne geçilmesi için belli ki Türkiye’nin katkıları olmadan bir sonuç alınmayacak. Bu konuda inisiyatif üstlenip kaynak sorununun çözülmesi için girişimde bulunmanız bekleniyor!

Sayın Süleyman ÇAKIR, din konusunda hem de Türkiye basınına yaptığınız yanlış değerlendirmeler ülke içinde infialle karşılanıyor. Zaten bıçak sırtı olan bir konuyu böyle deşmek hangi akla hizmet ediyor ki? Daha sağduyulu olmanızı bekliyoruz!

Sayın Ahmet ÇALUDA, sendika başkanlığından istifa gerekçelerinizi bir türlü sağlıklı olarak açıklamadığınız için bu konuda yoğun mesajlarınız geliyor. Bu konuda zaman uzadıkça da akıllardaki soru işaretleri her geçen artıyor haberiniz olsun istedik!

Sayın Zeki ÇELER, iş dünyası konusunda yaptığınız son açıklama epey ses getirdi ama beraberinde bazı şikayetlerin olmasını da sağladı. Bilirsiniz genel seçimlerde onların seçilenlerde payı epey büyük oluyor, ilerisini de düşünün deriz!

Sayın Cemil KARZAOĞLU, bir uçak şirketine karşı memnuniyetsiz nedeniyle savaş açtığınız konuşuluyor. Hayırdır rötarlardan mı şikayetçisiniz yoksa kaybolan valiziniz bir türlü elinize ulaşmadı mı? Bu konuyu bir açıklığa kavuşturmakta yarar görüyoruz…

Sayın Metin BİLMEM, dün sabah cezaevinde çıkan bir kavga sonrası çok fazla sorunlu bir mahkumu o koğuşa göndermeniz, bazı mahkumları cezalandırmak olarak algılandı. Mahkum yakınları sert mesajlar göndermeye başladı bizden uyarması!

Sayın Oğuzhan HASİPOĞLU, Cumhurbaşkanlığı adaylığınızda son kararı verdikten sonra başta Mağusa olmak üzere ülke genelinde ziyaret trafiği başlattığınız konuşuluyor. Bazı bölgelere siyasetin kurdu babanızı da götürmeyi unutmayın olur mu?

Sayın Serdar DENKTAŞ, partinizin bir süredir genel merkezsiz kaldığı ve bu konuda şimdilik ilçe binasını kullandığınızı öğrendik. Yine de kısa bir süre içinde merkez binaya sahip olun deriz zira partililer bu durumdan biraz endişe duyuyorlar!

Sayın Mehmet SUNGUR, dostlar meclisi toplantılarıyla siyasi birlikteliklerin ve başarılı çalışmaların odak noktası oldunuz. Bundan sonra sizin dostlar meclisinde oturmadan birisinin milletvekili olmasının imkansız olduğu söylenmeye başladığını bilmenizi istedik.

Sayın Hayati ÖZOK, mobilya mağazanızın elektrik faturası oldukça yüksek gelince gereksiz lambaları ve klimaları kapatmak üzere bir personel görevlendirdiğiniz iddia ediliyor. Biz de söyleyenlerin yalancısıyız...