Çünkü yazdıklarının can havli ile yazıldığını çok belli etti!
Kendisinin bir devlet memuru olduğunu saptırmaya çalışarak 30 yıldır özel sektörde çalışan birinin kazancını sorgulamayı yeğledi!
Zararı yok!
Aslında kendi kendini ele verdi;
Oysa istifa mektubunda hastanedeki bölümünde doktorların da, çalışan ve hastaların da kalitesiz ortamda çalıştığını gerekçe göstermişti!
Ne oldu da ansızın kalite geldi ve istifadan vazgeçti onu anlatmadı...
Ama kahraman olmayı bir şekilde başardı!
...
Afrika Gazetesi diyor ki:
"Dr.Gülgün Vaiz aleyhindeki iddiaları yanıtlayarak bir de gazetecilik dersi verdi!"
İşte buna çok şaşırdım!
Biz bir şeyin iddiasında bulunmadık ki...
Onu da nereden çıkardılar?
Belgesiyle birlikte Gülgün Vaiz'in istifa etmediğini yazdık...
Çünkü nöbet listesinde ismi vardı ve sorun ona göre çözülmüştü!
Ama hastanedeki hizmetlerde gözle görülür bir kalite yükselmesi filan gerçekleşmemişti...
Kahramanlık buysa pes doğrusu!
Afrika Gazetesi’nin yöneticilerine sesleniyorum;
Bir yazıya verilen cevap yayınlanırken o yazının yayınlanmaması biraz garip değil mi!
...
Aslında burada konu tamamen Sağlık Bakanlığı'nın beceriksiz ve basiretsiz yönetiminin konusudur!
Sorunu çözüp sağlık sistemine yeni bir enerji getireceğine Gülgün hanımın restini görememiş ve Mağusa'dan iki kardiyoloğa nöbet yazarak günü kurtarmaya çalışmıştır!
Ama Sayın Bakan Girne'deki kardiyolağa nöbet yazmaya cesaret edememiştir çünkü orası seçim bölgesidir!
Belki şimdilik günü kurtarmıştır ama ileriki günlerde çok daha büyük sorunların yaşanmasına da kapı açmıştır!
Sorunlara köklü çözümler üretemeyip aksine üstünü örtmeye çalışanlar sistemin de devamından yana olduklarını göstermişlerdir!
Sponsorumuz okuyucularımızdır!
"Kendisine dedikodu odaklı gazeteciliğinde başarılar dilerim, tıp mesleği ve sorunları ile ilgili de sadece sponsorlarının verdiği akılla ileri geri konuşmamasını öneririm"
Yukarıdaki suçlamalar Dr.Gülgün Vaiz'e ait...
Sponsorluk ne demek biliyor mu acaba?
Resmen para desteği sağlamak!
Ha keşke kim bize böyle bir destek sağladıysa onların ismini de deşifre etseydi!
Bunu ispatladığı taktirde kalemimizi çöpe atar ve bu meslekten o an vazgeçeriz...
Ama şunu da iyi bilsin;
Bizim sponsorumuz tam 30 yıldır okuyucularımızdır, onlardan aldığımız güç ve destekle bugünlere geldik...
Onların desteği devam ettikçe de mesleğimizi gurur ve şeref il devam ettireceğiz!
Aylık kazancımız ise onun devletten aldığı maaşın ancak yarısı kadar ya var ya da yoktur...
Şak şakçı gazeteci değiliz!
Bana göre de artık bu ülkede gazetecilik sorgulanmalıdır, hem de en kısa bir zamanda!
Biz, hiç bir makamın önünde önünü ilikleyen, el pençe divan olamayan, esas duruşta durmayı bir türlü beceremeyen bir yapıya sahibiz..
Ama bunları yapamayanların da gün geçtikçe arttığı zaten herkesçe bilinen bir gerçek!
Küçük ya da büyük menfaatler karşılığında kalem sallayan, TV programlarında makamları cilalayan ve parlatan o kadar çok kişi türedi ki...
Kesinlikle sorgulanmalı hatta bunlar ayıklanmalıdır!
Bunlar hep dedikodu!
Bir dedikodu gazeteciliğimiz kalmıştı, Gülgün hanım o yakıştırmayı da yaptı;
Nöbet çizelgesini yayınlamak ve istifa etmediğini yazmak dedikodu mudur?
Son birkaç yazımıza bakalım;
Sağlık Bakanlığı’na ihale dışı ikinci cihaz alımı yapıldı bunu yazdık…
Bakanlık tek bir açıklama bile yapamadı, bu mu dedikoduculuk yoksa!
Ülkede sahte Çin pirinci satıldığını ilk kez biz duyurduk, şimdi araştırma yapılıyor bu mu dedikodu gazeteciliği?
Girne Belediye Başkanının yasa dışı görevlendirmeler yaptığını ilk biz duyurduk, Sayıştay belgesi bunu doğruladı, alın size bir dedikodu daha!
Görevden men edilen anestezi doktorunu aylar önce gündeme getirdik, dedikodu mu yaptık!
Bir dairenin müdürünün kızını torpille sınavı geçirip memur yaptığını yazdık, kendi bile bunu doğruladı, bu da mı dedikodu!
Mağusa Hastanesi’nde bir hastaya yanlış teşhis yapıldığını, kalp krizi geçirdiğinin anlaşılamadığını ve yolda ambulans içinde öldüğünü yazdık, Sağlık Bakanlığı’ndan tek bir açıklama çıktı mı?
Daha bunun gibi nice yazılmamış olayları gündeme getirdik ve bunları bazı gazeteler manşetlerine taşıdı…
Bu mu dedikodu gazeteciliği?
Allah bize dedikodu haberleri yazdırmayı nasip etmesin!
Anlayana…