Eğitim dershanelerin kıskacı altında!

Aslında bu yazının başlığı ‘dershanelerin zaferi’ olmalıydı…
Gerçek de bu zaten!
Ama elim gitmedi işte…
Çünkü ortada yasa dışılık var!
Nasıl biz ikinci iş konusunda hekimlerin üzerine gidiyoruz…
Öğretmenlerin de üstüne gitmemiz gerekiyor!
Bu işin üstüne gitmesi gerekenler sendikalar olmalı ama onlar her konuda gösterdikleri duyarlığı ne yazık ki bu konuda göstermiyorlar…
Meslektaşlarını koruma içgüdüsü var!
Böyle olunca da toplumun hedef tahtası oluveriyorlar…
Geçtiğimiz Cumartesi günü kolejlere giriş sınavı vardı…
Öğleden sonra da sonuçlar açıklandı ve sevinenler de oldu üzülenler de!
Ama en çok dershane sahipleri sevindi…
Pazar günü bir dershane şampiyonun kendi dershanelerinden çıktığını ilan etti…
Gazeteler ve gazeteciler arandı, buluşma sağlandı, sağ olsunlar gazeteler de bunu ön sayfalarından kamuoyuna duyurdu!
Bolca da dershanelerin reklamı yapıldı…
Ailelerle birlikte resimler çekildi, açıklamalar yapıldı!
Ama bir şey gözlerden kaçtı bu dershanenin sahibi devlette çalışan bir öğretmendi!
Bir şekilde yıllar önce dershanesini aileden başka birisinin üstüne kurmuş ve çarkı döndürüyordu…
Dün ise zaferin diğer temsilcisi bir başka dershane boy gösterdi gazetelerin ön sayfasında…
Çünkü o dershaneye giden bir öğrenci de 100 tam puanı almış ve sadece ailenin değil dershanenin de gururu olmuştu…
Bu dershane de hemen devreye gazeteleri ve gazetecileri soktu, dershanenin tişörtleri çocuklara giydirildi ve dünkü manşetlere oturdu!
Bir şampiyon da bu dershane çıkarmıştı çünkü…
Şampiyon öğrenciler aileleriyle birlikte başarılarını gazetelere anlatmış ve bu dershanenin de bir güzel reklamı yapılmıştı…
Ama tek bir şey yazılmamıştı;
Bu dershanenin de sahibi devlette çalışan bir öğretmendi ve dershanesini aile fertlerinden birinin üzerine kurmuştu…
Onu kimse yargılamadı devlette öğretmen olup da ikinci iş yaptığını!
Onun için bu ülkede eğitim artık özel dershanelerin kıskacı altındadır…
Devlet okullarının zayıflığını fırsat bilen bazı öğretmenler bunu iyi değerlendirmiş ve sistemlerini çoktan kurmuştu!
Onlar için devlette ve özelde okuyan her bir öğrenci iyi gelir getiren birer temaydı…
Devlette göstermedikleri çabayı kendi özel işletmelerinde gösterip çok da başarılı oluyorlardı!
Çünkü denetim yoktu, ceza yoktu, bunların aksine beceriksiz ve basiretsiz siyasiler vardı…
Yine de yasal olmasa da onları kutlamak gerek!
Devletin yapamadığını yaptıkları için…
Ama bu yasadışlığın da artık sorgulanması gerek…
Öncelikle dershane demek fırsat eşitsizliği demektir…
Parası olanın gideceği olmayanın gidemeyeceği eğitim kuruluşudur onlar!
Devletin ve bakanlığın çocukların eşit eğitim için kasında bir projesi var mı bilmem ama bütün olan sadece çocuklara oluyor ve daha iyi eğitim görmek için, ailelerin de baskısıyla çocukluklarını bile yaşayamıyorlar!
Benim de üzüntüm budur…
 


Pazar günü gazetelerde bu ilan vardı. İlgili dershane şampiyon öğrenciyi ilan etmiş ve bolca da kendi reklamını yapmıştı…
 

Oysa sınavda iki öğrenci şampiyon olmuştu. Diğer dershane de hemen gazeteleri devreye koyarak reklamını böyle yaptı…
 
 
Ertuğruloğlu açıklamalı!
 
Ulaştırma ve Bayındırlık Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu dün Meclis kürsüsünde yaptığı konuşmada Ombudsman Emine Dizdarlı’nın Ercan raporunu bir kez daha eleştirerek bu işin ardında ‘bilerinin’ olduğunu söyledi…
Ama isim vermedi!
Ardından DP Genel Başkanı Serdar Denktaş kürsüye çıktı ve ‘birilerinin’ kim olduğunu sordu ve açıklamasını istedi…
Ertuğruloğlu yeniden söz alarak kimsenin isimleri açıklamasını istememesini söyledi!
Olmadı Tahsin bey…
Şu anda ülkenin büyük bir çoğunluğu bu konuda sizi zanlı koltuğuna oturttu ve büyük bir baskı altındasınız…
Sis perdesinin tam olarak kalkması için bu ‘birilerini’ mutlaka açıklamalısınız!
 
 
 
“Range Rover sürenler!”
 
“Sn Levent Bey,
Öncelikle yazılarını elimden geldiğince takip edip takdir ediyorum umarım bu dik duruşunuz hep böyle devam eder. Memlekette o kadar çok anormal durumlar olduğu için mesaj kutunuzda yer bulacak konuların birçoğunu elemek durumunda kaldığınızı düşünüyorum. Ancak bazı konularda da size araştırma yapmanız veya sorgulamanız için mail atmayı düşündüm umarım memlekete yararı dokunur.
Bu memlekette bazı şeylerin düzeltilmesi için önce adaletli bir vergi sistemin olması şart gazetelerde yayınlanan vergi listelerini hepimiz görüyoruz Range Rover süren kişiler 24.000 TL yıllık gelir beyan üzerinden 0 vergi çıkmış bu mümkün mü? Bunun takibi yok mu? Tespiti zor mu?
Sonra Türkiye maaşları ödemedi diye yakınıyoruz Maliye Bakanının görevi ne? Bunu çözmek değil mi? 
Hepsinden önce vergi vermemek ahlaksızlık değil midir?
Bunların sorgulanması lazım…”
 
(Bir okur)
 
 
Yaz ve kış mesaisi!
 
Maliye Bakanı Birikim Özgür dün Yeni Düzen’e açıkladı;
Yıllar öncesinin sistemi olan yaz ve kış mesaisine geri dönülecekmiş!
Haber yayılınca sosyal medyada ciddi bir patlama yaşandı…
Bakan Özgür’e destek verenlerin yanı sıra tepkiler daha fazlaydı!
Babasının mezarda kemiklerinin sızlayacağını ifade edenler bile oldu…
Bunun nesi eleştirilir anlamak güçtür!
Elbette böyle radikal bir kararı almak öncelikle cesaret ister…
Onun için Özgür’ü kutlarız!
Memleketin yararına olacak bütün icraatlara da tam destek…
Günün yarısını devlette diğer yarısını kendi özel işlerinde geçirenler düşünsün artık!
 
 
Koca eylemde eşi pasaport kuyruğunda!
 
Geçtiğimiz Perşembe günü TC Lefkoşa Elçiliği önünde eylem vardı…
KTÖS ve bazı aktivistler ellerinde su borularıyla Türkiye’ye tepkilerini ortaya koydular!
Ama dışarıda eylemcilerden bir tanesinin eşi içeride diplomatik pasaport almak için kuyruktaydı…
Biz kaçırdık ama okuyucu kaçırmıyor işte!
Aileden birisi dışarıda Türkiye’yi eleştirirken diğere içeride diplomatik pasaport kuyruğunda…
Demokrasi güzel şey değil mi?
 
 
 
Bakan yüzme bilmiyor!
 
Ezelden beridir gıcık olmuşumdur;
Bazı bakan arkadaşlar  bütün ekiplerini toplar ve ülkenin çeşitli yerlerinde incelemelerde bulunurlar…
Bunun adına  da ‘yerinde incelediler’ denir ve gazetelerde boy boy fotoğraflar!
Bu pozlar bana hiç inandırıcı gelmiyor…
Aksine reklam olarak algılıyorum!
Bakan oturacak odasında proje üretecek ve ekibi de işleri yürütecek…
Dün de bu konuya biraz değinmiştim…
İlgili bakan arkadaş mesaj atmış;
“Öyle de olmuyor böyle de” diyor…
Ona hemen bir fıkra göndereyim;
Basınla arası iyi olmayan bir bakan arayı düzeltmek için gölün kenarında basın toplantısı düzenlemiş…
Ve gölü bir ucundan diğer ucuna kadar suyun üstünden yürüyerek kat etmiş…
Alkışlar ona keza…
Sonra sabah olup gazete manşetlerini görünce saçını başını yolmuş;
“Bakan Yüzme Bilmiyor!”