Domates meselesi...

Anlaşılan birileri bizi kıskanmaya devam edeceğe benziyor…
Konu çarşı pazardaki fiyatlar!
Sosyal medyada sürekli meyve sebze fiyatları paylaşımları yapılıyor…
Bizde bu kadar, Türkiye’de şu kadar diye!
Türkiye’de ne kadarsa bizde en az üç katı…
Hele de şu domates yok mu?
Hoş yemesek ölmeyiz ama, yine de mutfakların olmazsa olmazı…
Kahvaltıda, salatada ve tabi ki yemeklerde!
Eskiden çanta ile alınırken hatta en ucuz döneminde salça yapılırken o günler artık mazide kaldı…
Pazarda 60 TL’ye de var, 80 TL’ye de, 100 TL’ye de!
Fiyatlar düştükçe kalite de düşüyor…
Özellikle gözlemliyoruz, domates artık sayı ile alınıyor!
Kutu doğranmış konserveye rağbet arttı ama bizim damak tadımız ile yakından uzaktan alakası yok…

Geçenlerde halde yıllardır toptancılık yapan bir dostla ayak üstü sohbetteyiz…
Daha biz sormadan kendi açtı konuyu!
Bu işi bilmiyorlar diye sitem etti…
Biz de fırsatı bulunca domatesin astronomik fiyatlarının gerekçesini sorduk!
Kelebek hastalığı var diye yanıt verdi…
Yerli üreticiyi koruyacaklar diye tüketiciyi heba ediyorlar diye devam etti!
Ve ekledi;
Yaz aylarında bizde domates hastalıklardan dolayı verimli üretilmez, onun için kesinlikle ithal edilmelidir diye kesin konuştu…
İlgili bakanlık kelebek hastalığına çözüm buluncaya kadar bu pahalılık devam edecek diye açıklama yaptı!
Peki hastalığa niye müdahale yok?
Bunu kimse bilmiyor…
Çözüm üretmeyi de düşünmüyor!

Türkiye’de en fazla 30 TL olan Allah’ın domatesi bizde tam üç katına satılıyor…
Hem de sıfır kaliteye!
Birkaç kez ithal edilmiş sonra illa ki yerli üretici demişler…
Arkadaş burası turizm ülkesi!
Her yıl milyon civarı turist geliyor…
Oteller aciz durumda, en lüks otellerde en kalitesiz, rengi bile belli olmayan domates kullanılıyor!
Bir de öğrenciler var tabi ki…
Artık öğrenciler gelirken valizlerini domatesle dolduruyor!
Birkaç hafta idare etsinler diye..
Peki sonra?
100 TL’den domates satın almaya devam…

İlgili bakanlık kamuoyuna açıklama yapmalıdır…
Fiyatlar bu kadar tavan yapmışken niye ithal edilmiyor?
Üç-Beş yerli üreticiyi kanatlarınızın altına aldınız tamam ama peki binlerce tüketicinin haklarının hiç mi önemi yok?
Evlerde, otellerde, restoranlarda en çok kullanılan üründen bahsediyoruz…
Türkiye’de 30 TL diye kimse almıyor, tarlalarda çürüyüp gidiyor!
Bizde de en kötüsü astronomik fiyatlarla tüketiciye sunuluyor…
Bunun mutlak bir açıklaması olmalıdır!
İthalatı yerli üreticiye de açın, onlar da kazansın, vatandaş da…
Yok inatla vatandaşı pahalı domates almaya zorlarsanız da kötü yönetici pozisyonunda devam edip gün gelir bunun bedelini ödersiniz!

Dün bizim basında epey geniş yer verilen bir haber vardı…
“Güney’de son 5 yılda antidepresan kullanımı 2 kat arttı…”
Bayağı da iri puntolarla verilmişti…
İçimizden gülmedik desek yalan olur!
İyi de bizde durum ne diye aklımıza geldi ansızın…
Hele de sorunların en yoğun olduğu bir dönemde!
Örneğin domatesi 100 TL’ye alan vatandaşın durumu ve ruh hali tabi ki…
Ya da başka bir soru yöneltelim;
Bizde de böyle bilimsel araştırmalar yapılıyor mu?
Eminiz ki siz de şu an gülüyorsunuzdur, değil mi?


MESAJ KUTUSU

Sayın Hasan TAÇOY, UBP kulislerinde son günlerdeki açıklamalarınızın haddinden fazla hırçınlaştığınızın konuşulduğunu biliyor muydunuz? Artık sayılı günler kaldı daha olgun açıklamalar yapmanız öneriliyor, haberiniz olsun istedik, sonuçta kazanırsanız hem genel başkan hem de başbakan olacaksınız…

Sayın Hüseyin Çavuş KELLE, şu pek ünlü hale gelen domates meselesine bir çözüm getirseniz diyoruz. Bu mevsimde en ucuz olması gereken mutfakların vaz geçilmesi bir ürün yerli üretici desteklenecek diye bu kadar inada gerek var mı? Bu arada kelebek hastalığı nedeniyle kalitenin daha da düşeceği iddia ediliyor…

Sayın Hüseyin TÜFEKÇİ, bir takım olayların yaşanması nedeniyle mahkeme kararıyla 3 beton mikserinizin bugün elinizden gideceği yönünde mesajlarınız gelmeye başladı. Hem de bu yoğun iş ortamında karar uygulanmadan uzlaşıya varmanız öneriliyor aksi taktirde manşetlere düşeceksiniz…

Sayın Mehmet HARMANCI, sürücülere trafik cezayı yazmak için birbiriyle yarışan zabıta arkadaşlara bir tembihleyin de kaldırımı araçlarıyla işgal eden bazı iş insanlarına da bir diş göstersinler. Onlar iş yeri önü diye işgalci olurken vatandaş kaldırımdan değil yoldan yürümek zorunda kalıyorlar…

Sayın Niyazi ŞANAL, İskele’deki arazi işi yakında çözülecek gibi görülüyor Ankara temaslarınızın bunda büyük etkisi olacağı konuşulmaya başlandı. Para ödeyerek aldığınız araziye yasak getirilmesi haklı olduğunuz yönünde yorumlara neden oluyor, ilk müjdeyi bizden alın istedik…

Sayın Erhan ARIKLI, şifa bulmak için eşinizle gittiğiniz Kızılcahamam ılıcaları belli ki size ters etki yapmış ki yataklara düşmüşsünüz diye duyduk büyük geçmiş olsun. Acaba şifalı sular yerine başka sularda mı kulaç salladınız, ya da geceleri dağ havasında açıkta mı yattınız?

Sayın Zorlu TÖRE, 21 Eylül’de yapılacak olan UBP kurultayında yakın çevrenize meclis başkanı olduğunuz için tarafsız duruşunuzun devam edeceğini söylüyormuşsunuz. Doğru ve etik bir karar olabilir ama bakalım seçimlerde kimleri yanınıza alacaksınız bunu da düşünmek gerek değil mi?

Sayın Ali PİLLİ, sonunda kararınızı vermişsiniz ve UBP kurultayında Hasan Taçoy’un yanında yer alma tercihinde bulunarak arazi çalışmalarına başlamışsınız. Hayırlı ve uğurlu olsun belli ki birtakım telkinler fayda etmedi. Demokrasi gibisi yok değil mi?

Sayın Murat ŞENKUL, Girne Belediyesi olarak bölge halkına varılan hizmetler ve değişiklikler memnuniyetle takip edilirken bazı yakınlarınız da aşırı kilolardan kurtulmanız için girişimde bulunmanızı isteyen mesajlar göndermeye başladılar, dikkate almanız öneriliyor…