“Din insanı yobaz yapmaz kudret verir…”

Girne’ye İmam Hatip Lisesi ve İlahiyat Koleji yapımı…

Tartışmalar artık seçim ziyaretlerinde de konuşulmaya başlandı!

Kapatacağız diyen var…

Yenilerini açacağız diyen de var!

Tartışma büyük ve ciddi boyutlara ulaştı…

Ama devletin bu konuda ne düşündüğü bilinmiyor!

İnsanlar sadece çok da ellerinde veri olmadığı halde tartışıyor…

Hükümet susuyor!

Çünkü bir seçim öncesi din konuları bıçak sırtı konular…

Seçimlere olumlu da yansıyabilir, olumsuz da!

Çünkü bizde siyaset önde…

Koltuğu kapmak ya da kaptırmamak!

Vatandaş kendi arasında kapışsın ama hükümet sessiz kalsın, absürt bir durum bu…

Bir kadın öğretmenimiz bu konuda kendi görüşlerini paylaştı bizimle…

Bir de eğitimci gözüyle konuyu ele alalım dedik!

İşte o görüşler;

“Levent bey,

Eğitim de bir politik sistemden oluşur…

Dünyada pek çok din eğitimi veren okullar mevcut ve oraya gidenler zorla, dayatılarak eğitilmiyor.

Planlı, programlı ve müfredatı devletin kontrolünde, devletin amaç ve misyonlarına uygun olan bir din eğitiminin rahatsızlığının insan haklarına ilişkin boyutu nedir, merak etmekteyim…

Eğitimde fırsat eşitliği ve her çocuğun eğitim ve öğrenim görme hakkı yasalarla ifade ediliyor olsa da yasaların denetlenmesine ilişkin alt birimlerin yetersiz oluşu KKTC’de sadece eğitim sektöründe değil sağlık ve turizm sektöründe de inanılmaz uç boyuttadır.

Hukuksal anlamda eğer bir rahatsızlık ya da yasal olmayan bir durum olsaydı İlahiyat Koleji kapatılırdı…

Kıbrıs Türkünün asıl korkusu bunların dayatma yoluyla üzerimizde bir baskı oluşturmasından kaynaklı, kendini yitirme, kendi olmaya ilişkin değerleri kaybetme korkusudur.

Hala meclisten dışarı ama bu aileler burada yaşıyorlar!

Çocuklarının din eğitimi almalarını (KKTC’de Türkiye’den farklı bir eğitim felsefesi yürütüldüğünün farkında oldukları için inançları doğrultusunda çocuklarını yönlendirmek istemektedirler.)

Bundan da rahatsızlık duyulmaması, insan haklarına saygı gerektiriyor…

Levent bey…

Ben de öğretmenim…

Çocuklarımız ziyan içinde!

Din insanı yobaz yapmaz, din insana güç verir kudret verir…

Devletine, milletine, vatanına ve ailesine sevgi aşılattırır!

Çocuklarımızın KKTC devletine, birlik ve bütünlüğüne ilişkin eğitim almaları bizim geleceğimiz için gerekli ve din de buna dahildir…

Bir şey eğer talep varsa çoğalır!

Nitekim Kıbrıs Türkü buraya gelen kardeşlerinin çocuklarının eğitimine ilişkin bu durumları da göz ardı edilmemelidir…

Daha da ötesi burada açık olan bu ayırım bu çocukların fakir ve ihtiyaçlı olmaları ise kimse gocunmasın…

O kadar zeki ve ihtiyaçlı olup gücü olmayan çocuk var ki…

Bir öğretmen olarak İlahiyat Koleji’nin 10 yıl içinde KKTC’nin en verimli en başarılı ortaöğretim kurumu olabileceğini de düşünmek gerek bence…

Çünkü çalışmalar bu yöndedir!”

Bu ülkeyi sol yönetirse ne olur?

Seçim atmosferi ya…

Bizim de kafamızdan bir takım projeler geçmiyor değil!

Sağ görüşlü diye bilinen partiler…

Uzun süredir ülke yönetiminde oldular, sevap ve günahlarıyla!

Şimdi yine ülke yönetimine talipler…

Çünkü bizde siyaset bunu gerektiriyor!

KKTC kurulduktan bugüne kadar iktidarda tek başına olsun ya da koalisyon ortaklığı, sağ parti oldu…

Bir kere olmasa ne olur?

Denersek bir şey kaybeder miyiz?

CTP, TDP ve TKP’nin ısrarla yönetime gelmek istedikleri de zaten gün gibi ortada…

UBP ve DP bir dönem dinlense ve izlese!

Muhalefette kalsa…

Sayıları yeter mi bilemeyiz ama, böyle bir seçenek aynı zamanda hem onlara bir fırsat vermek demektir…

Bol keseden mi atıyorlar yoksa gerçekten ülkeyi daha ileriye taşıyabilecek projeleri var mı, bunu görmek açısından da önemlidir!

Sadece Merak İşte?

Dilek hanım niye fiyat kırdı?

Başbakan Hüseyin Özgürgün kendi açıklamıştı…

Eski eşinin boşanmak için kendinden 2.5 Milyon TL istediğini!

Sonra ‘yoruldum, sağlığım bozuldum onun için anlaşma yolunu’ seçtim dedi Dilek hanım…

250 Bin Sterline de anlaştılar sonuçta ve resmen boşandılar!

Oysa ‘Hüseyin’i bitireceğim’  diyordu…

İstediği tazminat parasının yarısını kabul edip geri çekildi!

Oysa kamuoyu bu olayın daha çok dallanıp budaklanacağını bekliyordu, olmadı…

İyi de gerçekten Dilek hanım yıprandı da mı ileriye gitmedi, yoksa bilmediğimiz başka şeyler mi var?

Yayınlamak yasak yapmak değil mi?

YSK çok önceden duyurmuştu…

23 Aralık’tan sonra anket sonuçlarının yasak olduğunu!

Anket yayınlamak yasaklandı ama ne garip ki anket yapmaya devam etti bazı kamuoyu araştırma şirketleri…

Bunlar yayınlanamayacağı halde niçin yapıldı?

Ya da acaba algı operasyonu olsun diye önümüzdeki günlerde korsan olarak yayınlayacaklar mı?

Araları bozuldu mu?

Aslında hem UBP hem de DP şu anki hükümetin devamından yana…

Türkiye’nin bu hükümeti istediğini zaman zaman dile getiriyorlar!

Ancak son günlerde Başbakan Hüseyin Özgürgün’ün boşanma konusuyla gündeme gelen banka hesapları konusunda DP Genel Başkanı Serdar Denktaş da artık sessizliğini bozdu ve hükümet ortağının genel başkanını açıklama yapmaya davet eder oldu…

Ne oldu da acaba Denktaş taktik değiştirdi?

Seçim havası niye yok!

Hemen herkesin görüşü aynı…

Seçmenin de siyasi partilerin de!

Bu kez çok değişik bir seçim süreci yaşanıyor ve seçime sadece son iki hafta kalmasına rağmen seçim havası yok…

Aday tanıtımları ve köy ziyaretleri hepsi o kadar!

Kimi bunu bıkkınlığa bağlarken kimi de parasızlığa…

MESAJ KUTUSU

Sayın Dilek KARAKUZU, boşanma mahkemesi sürecinde gayet sağlıklı ve eski eşinizi tamamen bitirmek için sanki de yemin etmiştiniz sonra da ‘yoruldum’ diyerek geri adım attınız ve bu da manidar bir davranış olarak nitelendirildi. Bilip de bilmemezlikten geldiğiniz bazı şerler mi var acaba?

Sayın Necdet OSAM, geçtiğimiz Cuma günü DAÜ’de yanan bir takım bel altı olayları ile ilgili açıklama yapacağınız bekleniyordu ama nedense bu açıklamadan son anda vaz geçtiğinizi öğrendik! Hayırdır yoksa birileri açıklama yasağı mı koydu?

Sayın Asım VEHBİ, uzun yıllardır üst düzeyde görev yaptığınız GAÜ’den ayrılıp yeni bir üniversite ile dirsek temasında olduğunuz konuşuluyor. Şimdiden hayırlı uğurlu olsun deriz, yeni görevinizde de başarılar dileriz…

Sayın Ahmet SAVAŞAN, seçim çalışmaları nedeniyle YDÜ’den izne çıktığınız ve sonuçlar ne olunsa olsun geri dönüş yapmayacağınızı öğrendik! Hayırdır patronlara aranızda bir kırgınlık yoktur inşallah!

Sayın Süleyman MANAVOĞLU, küçük bir operasyon için halen hastanede yattığınız ve yoğun bakım servisinde tutulduğunuzu üzülerek öğrendik. Büyük geçmiş olsun diyoruz, umarız en kası zamanda eski sağlığınıza kavuşup makamınıza dönersiniz…

Sayın Özdemir BEROVA, seçim çalışmalarınızda artık antikaya çıkacak lan aracınızla değil de kiralık araç kullanmanız dikkatlerden kaçmamış! Yani yılların hekimi ve bakanlık bile yapan birisi olarak yeni bir araç almanız için yardım kampanyası mı başlatalım dersiniz?

Sayın Rauf DENKTAŞ, Rauf Denktaş Üniversitesini eski hastanede eğitim hayatına sokmak istediğinizden ötürü ve akademisyen eksikliği nedeniyle YÖDAK’dan hala izin çıkmamış diye duyduk. Yani bu kadar büyük bir isme o bina yakışır mı sizce de!

Sayın Şener ELCİL, karma evliliklerden dolayı oluşan bir takım haksızlıkların giderilmesi için Güney’de başlattığınız mücadele memnuniyetle karşılanıyor! Bakalım bu konuda Rum yöneticilerinin direncini kırabilecek misiniz?

Sayın Sadık GARDİYANOĞLU, ilçe başkanlığından istifa söylentilerinden sonra şimdi daha da fazla seçim çalışmalarında ön planda olduğunuz gözlerden kaçmıyor! Acaba sizi biraz da gaza getirmek için mi böyle bir söylenti çıkardılar dersiniz?

Sayı Rauf ATAÖV, kısa bir cenaze arasından sonra yeniden seçim çalışmalarına katıldığınızı ve yapılan ziyaretlerde de yoğun ilgi gördüğünüz konuşuluyor. Hem bakanlık hem de seçim çalışması ikisi birden kolay olmasa gerek değil mi?

Sayın Ömer GÜLTEKİN, bir çoğu üç kuruşluk sosyal yardım yapıp bunu medyada ilan ederken sizin milyonlarca lira harcayıp ülke okullarına derslik kazandırmanız ve bunu reklamsız olarak tercih etmeniz umarız tümüne de örnek teşkil eder, tebrik ederiz…

Sayın Özel KADIOĞLU, ülke genelinde bir genel seçim havası yaşanmazken sadece sizin mekanda yoğunluk yaşanıyor diye duyduk. Hele bir de kuzuları çevirmeye başlayın işte o zaman başınızı kaşıyacak vakit bulamayacaksınız…

Sayın Yusuf KISA, gazetenizin üçüncü kuruluş yıl dönümünü kutlar nice barılı yıllar temenni ederiz. Bu arada çok yakında Hamitköy’de kendi binanıza geçmeye hazırlandığınız söyleniyor, hayırlara vesile olsun…

Sayın Alihan PEHLİVAN, parti içini çok iyi tanıyan birisi olarak artık sizin de bir listeniz olduğu konuşulmaya başlandı! İntikam saati geldi çattı desenize, gazanız mübarek olsun diyoruz, aman keserken fazla incitmeyin deriz…

Sayın Hasan ONALT, seçim sürecinin başlangıcında şansı olan adaylar arasında gösterilirken nedense son günlerde hızlı bir düşüş yaşadığınız söylenmeye başladı! Artık geri sayım başladı, ekibinizi güçlendirmekte yarar görüyoruz…

Sayın Selim GÖKBÖRÜ, 50 bin tanıtım kartı bastırarak bu konuda rekorun sizde olduğu söyleniyor da asıl mesele bunları nasıl ve hangi zamanda dağıtacaksınız! Siz de diğerler gibi sosyal medyaya yönelin deriz, çünkü asıl curcuna asıl orada…

Sayın Boysan BOYRA, boşanma davası sonuçlandıktan sonra açıklamanızdaki kelime arası ifadeler epey manidar olarak algılandı! Sanki de perde gerisinde bir şeyler oldu ama bunlar kamuoyundan saklı tutuldu gibi!