Üniversiteler, sadece öğrenim kurumları değildir.
Üniversiteler, sadece turizmin öğrenim kalemi değildir.
Üniversiteler, aynı zamanda, bir devletin stratejik kuruluşlarıdır.
Sosyal bilimlerden turun da fen bilimlerine kadar, bilim üretirler, teknoloji geliştirirler.
Peki ülkemizde durum nedir?
İlk bakışta, kampüs-öğretim üyesi-öğrenci üçlüsüne baktığımızda gayet normal bir öğrenim kurumları.
Bu üçlüye, üniversite sahiplerini (partonlarını?) eklediğimizde, ne yazıktır ki, para ve nam kazandıran birer enstrüman olarak da algılanmaları mümkün…
Üniversitelerin etik kurulları vasıtasıyla bilimsel çalışmalara onay veriliyor.
Üniversitelerin kendi iç dinamikleri ve sahiplerinin (patronlarının?) talimatları ile, yurt dışındaki diğer üniversitelerle ve uluslararası kurum ve kuruluşlarla farklı konularda anlaşmalar da yapılıyor.
Peki ülkemizdeki üniversitelerin yırt dışındaki üniversite ve diğer kurumlarla yaptıkları bu anlaşmaları kim denetliyor?
Devletin stratejik kuruluşları olan üniversitelerin, bilerek ya da bilmeyerek, devletin güvenliği ile ilgili konulara menfi yönde etki edebilecek girişimlerinin olabileceği hiç göz önünde bulunduruluyor mu?
Buna üç tane örnek ile cevap arayabiliriz.
İlki;
Doğu Akdeniz Üniversitesi etik kurulundan onay alınarak yapılan ve ülkemizin sekizbin kadınından, gönüllülük esasına göre alınan tükürük örnekleri konusu. Örnekler alınarak, Oxford’a gönderilecek, orada genetik testlere tabi tutulacak. Sonuçları ise, çalışmaya katılan gönüllülere verilmeyecek. Genetik veriler, KKTC devleti ya da Doğu Akdeniz Üniversitesi ile de paylaşılmayacak. Hatta bu genetik bilgilerin kullanım hakkı tamamen Oxford Üniversitesi’ne devredilecek. Kadınlarımızın genetik bilgileri, Oxford tarafından başka genetik çalışmalarda kullanılabilecek ya da başka merkezlere bu veriler aktarılabilecek.
İkincisi;
Mart 2018’de, Yakın Doğu Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve Deneysel Sağlık Bilimleri Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Tamer Şanlıdağ ile İtalyan MAGI Grup Direktörü Dr. Matteo Bertelli tarafından, eğitim ve bilim alanlarında ortak akademik programlar yürütmek amacıyla akademik işbirliği protokolü..
Hemen ardından da, bu kuruma, Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi’ne gelen hastaların bazı doku örnekleri (kan gibi), genetik çalışmalar için gönderimesi. Bunların sonuçları hastalara bildirilmemesi. Üstelik bu çalışmalar, Centre of Excellence, Genetik ve Kanser Tanı-Araştırma Merkezi, Tıbbi Genetik Anabilim Dalı, Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü gibi birimleri olan Yakın Doğu Üniversitesi’nde yapılabilecek iken, tüm bu birimler es geçilerek yapılması.
Üçüncüsü;
Girne Amerikan Üniversitesi Kurucu Rektör Sayın Serhat Akpınar’ın, resmi Twitter hesabından geçtiğimiz gün yaptığı paylaşım. ‘’ Amman’da Yoğun Geçen toplantılar sonrasında , İlk kez İsrail’den gelen bir teklifi değerlendirerek GAÜ İsrail yapılandırmasına giriyoruz .’’ dedi paylaşımında. Ne demek istedi? Bu paylaşımın içerisinde yer alan, ‘’GAÜ İsrail yapılandırması’’ ifadesinde anlatmak istediği nedir? Bu çok önemlidir.
Üniversitelerimiz yüzünü dışarı dönmelidir. Hiçbir ülke ayrımı söz konusu olmamalıdır. Ama, böylesine sıcak gelişmelerin yaşandığı bir coğrafyada, İsrail Devleti’nin konumu ve muradı belli iken, KKTC’de faaliyet gösteren bir üniversite ile ‘’yapılandırma’’ sürecine girmesi, detaylı irdelenmesi gereken ve belki de stratejik öneme haiz ciddi bir konudur.
Bu üç örnekten yola çıktığımda, devletin güvenliği ile ilgili konularda, üniversiteler tam anlamı ile UNUTULMUŞ! Üniversitelere doğrudan hiçbir sorumluluk verilmemiş değerli okurlar!
Diğer taraftan, YÖDAK Yasası’na baktığımda ise, böylesine önemli ve stratejik konularda, devletin güvenliğini ilgilendiren konularda adeta ‘’kış uykusuna’’ yatmış görünmekte! Hiçbir ifade yok yasada. Sıfır!
Anayasa’ya baktığımda ise, devletin güvenliği ile ilgili genel ifadeler var. Yani, denk gelir tutturur da itiraz falan ederseniz (ki kim itiraz edecek), o üniversitelerin bu tür faaliyetlerinin incelenmesinin önünü ‘’belki’’ açabilirsiniz!
Sonuç olarak diyebilirim ki,
Üniversiteler gibi stratejik öneme haiz kuruluşlarımızın yurt dışı faaliyetleri tamamen kontrolsüzdür!
Dolayısıyla, ‘’bilim kapısından’’ girecek her türlü suistimale ve hatta istismara açık bir kanun alt yapımız mevcut!
YÖDAK ise kış uykusunda!
İyi uykular…
Dr. H. İlker İpekdal
İletişim: 0542-8529899