Devleti çalmanın türlü yolları...

Sahte reçete olayında ellerinde kelepçe yeni isimleri görmeye başladık...

İlgililer daha yeni başladık diyor!

Tutuklama ve suçlamaların en az iki ay daha süreceğini iddia ediyorlar...

Devlet işini tam yapar da sonuna kadar da giderse ne ala!

Çünkü olay hiç de masum olmayıp sahtekarlıkla devleti soymaktan başka bir şey değildir...

Sizin, bizim hepimizin parasını cebe indirmişler!

Kendilerine de halk tarafından büyük öfke var...

Hatta ellerinde kelepçe olanları görünce zevkinden dört köşe olanlar da!

Ancak kamuoyunda son günlerde şöyle bir görüş hakim;

Siyaset bu işi çok fazla götüremeyecek...

Türkçesi bir çok dosya kapatılıp unutulacak!

İktidarın iradesi şimdilik böylem görülmüyor ama geçmişe baktığımızda da bunun örneklerini görebiliriz...

Yolsuzluklar patlasın, zamana oynansın, unutulunca da herkes mahalleye!

...

Peki sahtekarlıkla devleti çalmak sadece bir takım doktor ve eczacıların marifeti mi?

Kesinlikle değil!

Devleti çalmanın türlü yolları var, işte birkaç örnek;

Koridorlarda elinde kağıtlarla koşturan bir tanıdık görüyoruz…

Selam sabahtan sonra anlıyoruz ki sağlık raporu almak için büyük gayret gösteriyor!

Soruyorum neyin var diye;

Beli ağrıyormuş!

Belli ki içten bir ağrı olsa bu…

Çünkü koşturmasına bakılırsa dışarıdan ağrı filan fark edilmiyor!

Meğerse iki aylık raporunu 4 aylığa çıkartmak için çalışıyormuş…

Geçmiş olsun deyip ayrılıyoruz!

Aradan sadece iki gün geçiyor, bizim evin hemen arka sokağında bir evin damında görüyorum kendini…

Uydu anteni takıyor!

Önce kendi evi sanıyorum, meğerse değilmiş…

Uzun bir süredir bu işi yapıyormuş!

Aklıma belindeki ağrı geliyor ve soruyorum ne oldu sağlık raporu diye…

“O iş tamam abi” diye damdan sesleniyor biraz da sırıtarak!

Adam devlet memuru…

Devletten kaçıyor ama kendi özel işleri için damların tepesinde çanak anten takıyor!

Açıkça devleti çalıyor anlayacağınız…

Başka bir örnek size…

Bir dairede odacılık görevi yapan başka birisi!

Bir mekanda karşılaşıyoruz, elinde yeşil renkli kağıtlar…

Diğer elinde cep telefonu sürekli dövizin inişini çıkışını takip ediyor!

Yapı işleri yapıyor çünkü…

Malzemelerin geneli dövize endeksli olduğu için aklı fikri hesap kitapta!

Cin gibi maşallah matematik çünkü süper, hep kafadan yapıyor…

Sonra ayrılırken mekandan elindeki kağıtları gösteriyor!

Doktordan almış, daireye bırakacakmış…

Üç gün boyunca gece yarısına kadar söz verdiği işleri bitirecekmiş!

Devlette hasta ama özele gelince maşallahı var anlayacağınız…

Sevgili okurlar…

İnanın ki bunlar ilk aklımıza gelenler!

Bunun gibi değil onlarcası yüzlercesi var…

Devlet bir çok çalışan tarafından sadece arkalarını dayayacağı ve emekli ikramiyesi ve maaşı alacağı araçlar olarak görülüyor!

Bir kısım çalışanı elbette bir yana koyuyoruz ama önemli bir kesim sadece kaytarmak, sahte raporlarla kendi özel işlerinde çalışmak için varlar…

İşte onun içindir;

Kamu reformu daha fazla gecikilmeden ama hak ve adalet temelinde yürürlüğe girmeli, böylelikle devletin itibarı geri getirilmelidir…

Bundan her kim şikayetçi olsa bile!..

...

MESAJ KUTUSU

Osman KORAHAN, millet sahte reçete olayına karışanların peşine düşünce sanki de Kıb-Tek yolsuzluk dosyası unutuldu gibi geldi bize. Temiz toplum adına siz de patlatın artık şu yolsuzluk dosyasını ki arkası çorap söküğü gibi gelsin. Bu ülkenin artık cesur kamu yöneticileri ve çalışanlarına ihtiyacı var!

...

Sayın Dursun OĞUZ, eğer gelen gidenlerden fırsat bulursanız tavsiyemiz odur ki bir de siz Lefkoşa Tapu Dairesine gidin ki keşmekeşliği kendi gözlerinizle görün. Burada hem çalışanlara yazık hem de işlerini yapmak için daireye gidenlere. Umarız ziyaretinizi en kısa zamanda gerçekleştirir ve mekanı iyileştirme konusunda girişim başlatırsınız!

...

Sayın Metin FEYZİOĞLU, dünkü mesajımızdan sonra Akdeniz köyündeki mağdur aile ile bizzat ilgileneceğinizi memnuniyetle öğrendik. Bu arada bazı ukala elçilik çalışanlarına da hadlerini bildirin ki vatandaşa nasıl davranacaklarını artık öğrensinler. Hassasiyetinizden ötürü teşekkür ederiz...

...

Sayın Ersin TATAR, Cumhurbaşkanlığı seçimleri için sürekli Ankaralı bazı yetkililerle dirsek temasında olan bazı pek muhterem şahısların olduğunu biliyor muydunuz? Hele de biri var ki size öyle yakın bir kişi adını duyunca dudaklarınız uçuklayacak...

...

Sayın Hüseyin TÜFEKÇİ, bir banka ile yaptığınız pazarlık fazlasıyla tartışmalı ve gergin geçmiş, umarız hatalı bir adım atmazsınız. Zira hem polislik sonra da mahkemelik olabilirsiniz gidişat çok iyi gözükmüyor...

...

Sayın Redif NUREL, dün sabah Tapu Dairesi’nde birileri ayağınıza basmış olmalı ki aslanlar gibi kükrerken görülmüşsünüz. Yine özellikle kadın çalışanlara daha hoşgörülü ve saygılı olmanızı salık veririz, bazı dairelerde çalışmak büyük sabır ve özveri ister, onların sabırları çatlamak üzere...

...

Sayın Kudret ÖZERSAY, siyasilerin malvarlıklarını açıklamaları konusundaki görüşleriniz kamuoyunda da büyük destek gördü. Biraz daha bastırırsanız büyük ihtimalle her biri açıklamak için sıraya girecektir, hadi bakalım kolaylıklar dileriz...

...

Sayın Deniz GÜRGÖZE, Merkezi Cezaevi’ni konu eden yeni kitabınızı merak ve heyecanla bekleyeceğiz. Ancak daha sağlıklı bir yayın için içeride en azından kadınlar koğuşunda birkaç gün geçirmek istemez miydiniz? İşte o zaman harika bir eser olacağından hiç kuşkumuz olmayacak...

...

Sayın Nazım ÇAVUŞOĞLU, İlahiyat Fakültesinin sizin sırtınıza yükleneceği çok önceden belliydi de sadece bölge halkı değil ülke genelinde ciddi bir tepki yoğunluğu yaşanmaya başladı hesabı kitabı şimdiden çok iyi yapmak gerekiyor değil mi?

...

Sayın Meray DÜRÜST, söz verdiğimiz gibi en kısa zamanda bir acı kahvenizi içmeye muhakkak geleceğiz hiç şüpheniz olmasın. Müsteşarlık işi olmadığı için de fazlasıyla duygusal olmanızı doğal karşılıyoruz. Biraz daha sabra ihtiyacınız var güzel ünler yakında...

...