DEPREM DEĞİL RÜŞVET ALIP İMAR İZNİ VERENLER ÖLDÜRÜR

DEPREM DEĞİL RÜŞVET ALIP İMAR İZNİ VERENLER ÖLDÜRÜR

1996 yılında Ülkemizde özellikle Lefke bölgesini etkileyen 5.9 şiddetinde bir deprem olmuştu.

1 bina yıkılmıştı.Can kaybı yoktu.Sonradan öğrendiğimize göre hatalı imalat yapılmıştı.Onun dışında bir hasar yoktu.

O gün bugündür her fırsatta özelliklede her şiddetli depremden sonra bir mühendis olarak araştırmaya yazmaya ve uyarmaya çalışıyorum.

Belki bir sonrakine kadar önlem alınır yanlışlar düzeltilir.Olurda yıkıcı bir deprem yaşanırsa bir can fazla kurtulur diye.

Ama görüyorum ki bu yönde atılan herhangi bir adım yok.

Yine binalar kontrolsüz yükseliyor.Yine projesi olmayan kaçak binalar ilave katlar inşa ediliyor.

Hala ülkemizdede projesine uygun yapılmayan şiddetli bir depremde çok zarar görecek binalar içinde insanlar herhangi bir önlem almadan yaşamaya devam ediyor.

Özellikle diyebilirim ki Annan planı döneminde kuralsız yapılan yüzlerce bina ve çeşitli zamanlarda sosyal konut adı altında inşa edilen birçok yapı için ivedi araştırma yapılmalı.Buna yapı ömrünü tamamlanmış kamu binaları okullarda dahil.

Belki Türkiyede olduğu gibi bizim burada Müteahhitlerimiz demirden betondan çalmıyor ama denetimsizlikte binalarda en az eksik malzeme kadar yıkıma sebep olabilecek bir faktör.

Ve bu risk bizdede mevcut.

………………

Türkiyemizde Güneydoğuda Adıyaman Maraş Hatayla birlikte toplam 10 ili etkileyen deprem hepimizin canını acıttı.Canımızdan can gitti.

Evet güçlü hatta böylesi çok nadir görülebilecek bir depremdi. Fakat yıkımın yinede bu denli büyük olmaması gerekiyordu.

Sebepleri her zamankinden farklı değil tabii.

Kontrolsüz eksik malzeme ile herhangi bir inşaat kuralına uygun olmadan inşa edilmiş denetimden uzak yapılar.

Ve siyasetin oy avcılığı yapan kirli yüzü.

Düşünün ki 1999 Kocaeli depreminden sonra “Yasal olmayan, riskli, kaçak binalar imar barışı yasasıyla affedildi. Binaların güçlendirilmesi, yenilenmesi için çok büyük bir fırsat bu yasa nedeniyle kaçırıldı. 672 bin bina bu aftan yararlandı. Türkiye Mimar ve Mühendisler Odasına bağlı, Şehir Plancıları Odası’nın İstanbul Başkanı Pelin Pınar Giritlioğlu, deprem bölgesinde 75 bin kadar binanın imar affından yararlandığını söyledi.

Mesela insan olsa anlarım çünkü insan pişman olur ya da kendini düzeltebilir.Ama İmar affını anlamam mümkün değil. Çünkü çürük ,dayanımı yeterli olmayan ya da hasarlı betonun pişman olma, yada kendini düzeltme şansı yok.

Fay hatları ile dolu bir ülkede ise bu bir suç.

……………

Tüm Avrupada kayıtlı müteahhit sayısı 30 bin civarı Türkiyede bu rakam 453 bin.

Bizdede çok farklı değil.

Marketçisi,otobayicisi,otelcisi,tatlıcısı,çorbacısı müteahhitlik yapıyor.

Türkiyede Bir TV kanalında Mütehhitlerin kendilerini denetlemesi için kendilerinin kontrol mühendisi tutma zorunluluğu bulunduğu ve bunun yanlışlığının yeni anlaşıldığı ve değiştirilmesi gerektiği ile ilgili sözleri duyduktan sonra daha çok canımızın yanacağını söylememe gerek yok.

Mevcut yasalara ve mevzuata göre, bir bina henüz proje aşamasındayken başlayıp, oturuma geçildikten sonra da devam eden denetim süreçlerinden geçmek zorunda.Yapıların hem zemin, hem bina etütleri onay olmak zorunda.

Ama yapılıyormu !Hayır.

Bu açıdan diyebilirim ki bu saatten sonra burada iş vatandaşa düşüyor.

Vatandaş konut satın alırken kapısına penceresine boyasına mutfağına bakmadan önce satın alacakları binanın depreme göre güvenli olup olmadığını araştırsınlar derim.Kaç kata kadar izni var hangi kalitede beton demir kullanılmış baksınlar.Hatta güncel bina deprem dayanıklılık raporu istesinler.

Önerim şu ki özellikle deprem riski yüksek olan yerlerde binanın girişinde Mühendis Mimar Odaları birliğinden güncel deprem dayanım raporu olmayan hiçbir binaya hiçkimse ne konaklamak nede kahve çay içmek için bile girmesin.

Görüyor ve yaşıyoruz ki 1999 da Kocaelinde gerçekleşen depremden sonra çokta ders almamışız.Bakın yine oteller, rezidanslar ,dükkanlar, 1 yıllık apartmanlar yıkıldı .Yine canlar kaybedildi.

Çünkü çok çabuk unutuyoruz.Yıkımıda ,yıkıma sebep olanıda.

………………..

Bugün yaşanan yıkımın esas sorumluları tonlarca betonun altında kalanların esas müsebbibleri bu binaların inşaat izinlerini veren ve denetlemesi gerekirken uzaktan seyreden makamlar.

Mütehhitler tabii ki hesap versin.Çöken binalarda kolon eksilten bina sahipleride. Ama ondan önce yıkılan binaların imar iznini veren ve denetlemeyen Belediye başkanları .Belediyelerde imardan sorumlu olanlar.Şantiyedeki Mühendis,Mimardan hesap sorulsun.


Bilimin uyarılarına kulak tıkayan,rüşvet yiyip imar izni verip sonrada takdiri ilahi diyenler bulunsun ve yargılansın.

Onlar kendilerine verilen sorumluluğu yerine getirmiş ve bu binaların inşaat kurallarına uygun inşa edilmesini sağlanmış olsalardı bugün yaşanan trajedi yaşanmayacaktı.

Eğer bir suçlu aranıyorsa bu makamlarda görev yaparken inşa edilen ama bugün yerle bir olan binaların denetiminden sorumlu olanlara baksınlar.

Ve hesap sorsunlar. Bu içinde insan sevgisi ve vicdan olan herkesin boynunun borcu…Yoksa çocuklarımız bizi afetmeyecek.

Bugün yaşananlar takdiri ilahi değil cahilliğin açgözlülüğün cümle kokuşmuşluğun sonucudur. Felaketin asıl sorumlusu ruhsatsız kaçak binalar

Ruhsatsız kaçak binalara göz yuman siyasiler ve onların imar izninden sorumlu uzantılarıdır.

………………….

Evet Deprem yolları ,köprüleri ,binaları yıkar ama zemin yapısı dikkate alınarak inşaat kurallarına uygun yapılmış binaları çok zor yıkar.

Japonyaya bakın yılda 2000 deprem yaşanıyor. Büyüklüğü 8 de olsa 9 da olsa bina çökmüyor.

Bakınız 6 Şubat depreminde KahramanMaraş TMMOB İnşaat mühendisleri Odası binasının 7.8 lik depremde bile camları dahi kırılmazken etrafında bulunan binalar toprak olmuş.

………………..

imanımızı sınaması gibi bir misyonu yoktur. Elbette bir imtihandır. Ama bizim ne kadar aç gözlü olduğumuzu ,ahlağımızı,insan hayatına ne kadar değer verip vermediğimizi sınar.

Depremden sonra yardım kampanyaları, şovmenler, siyasiler… gördük görüyoruz. Ama birkaç ay sonra her şey kaldığı yerden devam eder. Depremi yaşayan acısıyla baş başa kalır.

Her afet sorası siyasiler ; “Suçlulardan hesap soracağız, bundan sonra denetimsiz yapı olmayacak. Her önüne gelen inşaat yapamayacak'' nutuklarını dinleriz.

Onlarda 21 gün sonra unutulur.

Tıpkı bundan öncekilerde olduğu gibi. 6 Şubat depreminden sonrada öncekilerde olduğu gibi çok güzel dayanışma ve insanlık örnekleri yaşandı.Enkazdan çıkan tek bir can ile bile umutlandık.Sevindik.Türk insanının yardımseverliği birkez daha Dünyaya örnek oldu.

Ama insanın aklına “Keşke ders alsak ve aynı acıları tekrar tekrar yaşamasak” gelse de, yarın hiç olmamış gibi yine unutacağız.

Üzüntüm bu… Umarım bu kez yanılırım...