Dün akşam üzeri internet haber portallarına şöyle bir haber düştü: “KKTC tarihinde bir ilk yaşanıyor. UBP-DP Hükümeti, bir ilki başararak 2018 Bütçesi’ni denk bütçe olarak Meclis’e sundu. Bakanlar Kurulu 2018 Mali Yılı Bütçe Yasa Tasarısı’nı 5 milyar 732 milyon TL olarak onayladı. “
Bu haberin hemen ardından KKTC Maliye Bakanı S. Denktaş’ın şu açıklaması; koalisyon hükümetinin mali konularda bazı çevrelerce, başarıdan uzak olduğu şeklinde yorumlara neden oldu.
Denktaş özetle: 2 milyon TL yıl sonunu kapatacağız. Diyordu. Bu iki haberi karşılaştırmalı ele alarak, ekonomik akıl çerçevesinde düşündüğümde; bir yerde mali disiplin ekseninde ‘eksi’de olduğumuzu ortaya koyan bir tehlikeyle karşı karşıya olduğumuzu gördüm. Şöyle ki; bir uçak düşünün; motorlarından biri arızalandı, önce pek sezmezsiniz ama uçağın kanatları sağa sola doğru hızla yalpaladığında; o anda irtifa kaybettiğinizi anlarsınız ya öyle bir şey. Kanal T Haber ARTI’da stüdyo konuğum Vergi Uzmanı ve Ekonomist Göksel Saydam oldu. Haliyle sordum: Nedir bizim şu denk bütçe durumlarımız?
Göksel Saydam, olayı öylesine net ifadelerle ortaya koydu ki.. Şunları kaydediyor: “Bir kere denk bütçe açıklamasının herhangi bir bilimsel inandırıcılığı yoktur. Dünyada ABD bile denk bütçeyle kapatamaz; çünkü bu devam eden bir olaydır. Bu bütçeyi Türkiye’ye yollayalım da görsünler bakalım biz nasıl denk bütçe yaparmışız!” Saydam, denk bütçe olayını Hükümet tarafından istismar edildiğini de öne sürüyor. Hatta BB Özgürgün’ün bir ay önce yaptığı açıklamayı anımsatıyor: “Biz ekonomiyi düzelttik. Ne borcumuz ne alacağımız var. Her şeyi sıfırladık.” Demişti ya. Olamaz efendim öyle bir şey! Diyor Göksel Saydam: “ Tüm borçlarımı kapattım. Yarın başka alacağım çıkacak. Markete gidip alışveriş yapacağım. Ya da kredi kartıyla çektiğimde benim borcuma işlenecek. İhtiyaçlar bitmez.Hele Devlet gibi bir işletmede iseniz..”
Saydam o can alıcı soruyu sormadan edemiyor: “Madem bu hükümette denk bütçe becerisi vardı neden geçen veya başka senelerde bu denk bütçe becerisini gösteremediler?” Dünya ölçeğine baktığımızda gerçekten de denk bütçe yapmak kolay bir şey değil. Dünya ülkeleri hatta doğal kaynağı zengin ülkeler dahi denk bütçeyle boğuşadursun; KKTC’de döviz kurlarının ne olacağını kim garanti edebilir ki? Üstelik hayat pahalılığı bugün yüzde 15’leri aşmış durumda ve daha önümüzde 15 ay daha var iken..
Peki bütçe açıklarımızı nereden, hangi kalemlerden kapatmaya çalışıyoruz? Diye sorduğumda Göksel şunları söylüyor özetle: Senelerce bu açıkları kapatmak için çeşitli yollar deniyormuşuz. Bunlardan biri; bütçe açığımızı kapatmak için TC Hükümetleri’nden hibe isteriz. O hibe ki; içinde aynı zamanda bütçemizi kapatma parası da içinde. Bonusuyla birlikte yani.. Bir başka yöntem ise; TC Devleti’nin KKTC’ye kredi vermesi olayı.. -Orada durun dedim Saydam’a: -Peki, TC hükümeti, KKTC’ye kredi veriyor da, zamanı gelince bu kredileri faiziyle alıyor mu? - Almıyor ama şunu yapıyor dedi Saydam ve başladı anlatmaya: Türkiye bize (KKTC) kredi verirken tıpkı bankadan alır gibi imzalarız. Bakanlar Kurulu da karar alır bu yönde. Faiz de vardır, kefil de vardır. Faiz de işler üstelik. Türkiye, bize verdiklerini bir deftere yazar. Günü geldiğinde bizim bu cemaatten bu para istenecektir. Bizden sonra gelen nesiller ödeyecektir. TC Devleti, istemese de bizden bu parayı talep edecektir. Çünkü dünya finans sektöründe devletlerin başka devletlere kredi vermelerinin de koşulları, limitleri vardır. Çünkü Türkiye de Dünya Bankası’na hesap vermek zorundadır.
Peki KKTC’nin yıllar içinde TC Devleti’ne olan borcunu sordum. Rakamlar dudak uçuklatan cinsten! KKTC’nin TC Devleti’ne sadece 2010 yılından bu yana borcu: Dolar bazında 3 milyar 729 milyon Dolar imiş.! Ve bizim güzide hükümetimiz halen denk bütçeyi Bakanlar Kurulu’nda onaylayıp; Cumhuriyet Meclisi’ne sevk ede dursun. Daha gidecek çok yolumuz var. Hakkımızda hayır diyelim ama nasıl düzlüğe çıkılacak işte orası muamma