CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇMENLİĞİ İÇİN DÜNYA YURTTAŞI OLMA KRİTERİ GETİRİLMELİ(!)

Oldum olası şu yurt dışındaki Kıbrıslı Türkler veya Dış Türkler ve/veya buna benzer şekillerde anılan göçmenlere “KKTC seçimlerinde seçme hakkının verilmesi” meselesinden hazzetmem.

Hangi nedenle olursa olsun, sen başka bir ülkeyi karnının doyduğu yer olarak seçmişsin veya seçmek zorunda kalmışsın; ancak geride kalanların da yaşamları ile ilgili de facto sürece dahil olup etki edemezsin. Bunun için umutlandırmak da yersiz. Hatta adada çile çekenlere ayrı bir haksızlık. Dışarıdakilerin göç etme nedenlerine bağlı olarak bir haksızlığa uğramış olabilirler. Yine de yaşam alanındaki dinamikleri belirlemek nasıl dıştan müdahaleye açılabilir anlamıyorum….

Ne böyle bir talep ne de böyle bir teklif, etik veya da doğru kabul edilemez/edilmemelidir.

Kaldı ki Kıbrıs’ın kuzeyi ya da Kıbrıslı Türkler gibi, adadaki nüfusun da fazlası, yurt dışında yaşamaktaysa; hele bir de buna Kıbrıslılar değil tüm KKTC’liler ekleniyorsa bu nasıl bir tesir yapar? Dilerseniz biraz aklınızı zorlayın…

  1. Temel tartışma konularımızdan biri gollifa gibi dağıtılan KKTC kimlikleri değil mi?
  2. İngiltere, Avusturalya, Kanada ve dünyanın dört bir yanın dağılan Kıbrıslılar ile ilgili dert yanıp, gençlerimizi memlekette tutamadığımızı anlatmıyor muyuz durmadan her yerde?
  3. Demografik yapımızın dejenere edildiği hakkında şikayetlerimiz ayyuka çıkmadı mı?

Ve daha neler neler…

O halde şimdi havalimanında açıklama yapan başbakanının muştuladığı bu dışarıdaki Kıbrıslı Türklere seçme hakkı sunulası için anayasal değişiklik meselesinin bize verebileceği tahribatı düşünebiliyor musunuz?

Gerçi anayasal bir değişikliğin kolay kolay olmayacağını biliyoruz. Son referandumda halkın beklentilerini karşılamak için anayasal değişikliğin nasıl yapılması gerektiğini de açıkça seçmen ortaya koymuştu galiba. Buradan da alınması gereken bir mesaj olmalı. Dahası Kıbrıslı Türkler tanımlamasında yer alanları da ayrıştıramayız. Yani tutup genetik tarama yapılacak değil ya!

O halde orada anılan Kıbrıslı Türk’ten kastedilen KKTC’liler demek oluyor ki esas mesele de bu anda başlıyor kimilerine göre.

Sonuç: Ciddi ciddi oturup düşündükten sonra böyle sözlerin verilmesi için daha dikkatli olunmalı.

***

Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde olmakla birlikte, yurt dışındaki Kıbrıslı Türkler ve diğer bazı Türk örgütleriyle temaslara geçerek KKTC’nin tanıtılması ve yaşatılması ya da Kıbrıslı Türklerin yaşamakta olduğu güçlüklerin anlatılması için yapılan ziyaretlerde amacını aşan bir takım popülist söylemlerin de yapıldığı ve bunun yıllardan beridir devam ettiği açıktır.

***

Hal böyle olunca dostlar; bizler de endişelenmekte haklıyız…

Adada her türlü sefayı sürerken(!) cefayı da çekenler olarak, uzaktan izleyenlerin yüreklerinin bizler gibi yanması mümkün müdür?

Dahası 2. ve 3. kuşak olarak tanımlanabilecek ve KKTC kimliği taşıyanların da KKTC ile ilgilenmeye başlaması ve seçmen olabilmelerinin yolunun da açılması ihtimaliyle işler iyice sarpa sarıp tamamen içte yaşayanların iradesinin darmadağın olduğu bir ahvale erişecek.

Düşünmesi bile tedirginlik verirken bir yandan da diyorum ki:

Yahu senelerdir iraden sabit miydi ki şimdi mücadele veriyorsun?

O halde bence dünyaya da çağrı yapılabilir: Her dünyalı KKTC Cumhurbaşkanlığı seçiminde oy verebilsin. Toplam oy sayısından en çok oyu alan Cumhurbaşkanı olsun. Hem bu sayede devletimiz tanınır. Pek çok dünyalı aidiyet hissine kapılır. Hem bir turizm tanıtma faaliyeti çıktısı kalır…

Ne dersiniz? Şakası bile iyi mi yoksa kötü mü?

Dr. Çiğdem DÜRÜST