Çözümsüzlüğün ekonomik bedeli ne?



Jerusalem Post Gazetesi’nde bugün yayınlanan bir haberde, İsrail’in Filistin’e uyguladığı ambargolar kalksaydı bunun Filistin ekonomisine yansımalarının ne olacağı ele alındı.

Dünya Bankası Raporu’na dayandırılan haberde, ambargoların kalkmasıyla Filistin’in sadece Batı Şeria bölgesinde Gayrı Safi Yurtiçi Hasıla’nın, yani toplam tüketim, yatırım, ihracat ve devlet harcamalarının yılda 3,4 milyar Dolar seviyesine çıkacağı kaydedildi.

Kuzey Kıbrıs’a başta hava ve deniz limanlarına uygulanan ambargoların kaldırılması durumunda, sürecin Kuzey Kıbrıs ekonomisine katkılarının ne olacağına dair derli toplu bir araştırma yapılmamış olması nasıl açıklanabilir bilmiyorum. Yığınla akademisyeni olan bir ülkede doğru dürüst araştırma yapılmaması ve veri sağlanamaması ya akademisyenlerin rahatlığından ya da yetersizliğinden kaynaklanıyor olsa gerek. İkinci bir neden, akademisyenlerin pek çoğunun çözüm yanlısı olması ve bu yönde yapılacak araştırmaları çözüm karşıtlığı ile ilişkilendirmeleriyle ilintili olabilir.

Halbuki Kıbrıslı Rumları çözüme ikna etmenin bir yolu da, tekrar federal çözüme yanaşmadıkları takdirde, Kıbrıs Türk toplumu üzerindeki ambargoların kaldırılması yönünde politika yapmaktan geçer. Siyaset bilgiye, veriye ve icraata dayandırılmaksızın hoş sözlerle paketi boyanmış boş bir kutu gibidir. Kutuyu mantıkla doldurmak yapılacak araştırmalara bağlıdır.

Sittin sene Kıbrıslı Rumların keyfini beklemeye kimsenin sabrının kalmadığı bir ortamda, Kıbrıslı Türkler varlıklarını ha kaybetti ha kaybedecekken seri bir şekilde araştırmalar yapmak ve Kıbrıslı Rumların çözüme yanaşmaması sayesinde toplumun neler kaybettiğini ortaya çıkarmak gerekir.

Kuzey Kıbrıs’ı Ankara ve Güney Lefkoşa arasında tost yapan zihniyetin dünyadaki tüm temsilcilerine, cesaretle çözüm için vaktin geldiğini ve bu sefer de çözüm olmazsa Kıbrıs Türk toplumu üzerindeki ambargoların kaldırılmasını şimdiden talep etmekten çekinmek için hiçbir sebep yok. Çözümün neler getireceğine dair derinlikli araştırmalar yapılmışken çözümsüzlüğün getirdiği iktisadi kayıpları irdelemekten neden ürkülüyor? AB fonları varsa, hükümetin ve Cumhurbaşkanlığı’nın da fonları var…

Üniversitelerin özellikle ekonomi ve siyaset bilimleri öğretim üyelerinin üzerlerindeki ölü toprağının kaldırılması ve çalışmaya başlanması için hükümet ve Cumhurbaşkanlığı koordineli bir işbirliğine gitmeli ve el altından siyasette güç gösterisi için harcanması planlanan kaynaklar bu tür araştırmalar için ayrılmalıdır.