CORONA’ DAN DEĞİL AMA PANİKTEN ÖLECEĞİZ

Bin nasihat bir müsübetten iyidir derler.

Virüslerde çoğaldığına göre sanırım bu vesileylede olsa tokalaşmak ve öpüşme alışkanlığından yavaş yavaş uzaklaşacağız.

Corono virüsü geldi geliyor derken İlk vakka Ülkemizdede görüldü.

3 otelde karantina var.

Ortalıkta tam anlamı ile bir panik havası hakim.

Bilgi kirliliği hat safhada.

Kıbrıs meselesi ,Cumhurbaşkanlığı seçimleri bile unutuldu.

Öyle ya korku miskindir diye bir söz var.

İnsanın bütün güzel duygularını yok ediyor. Işığını azaltıyor. Düşman yaratıyor. Yalnızlaşıyor ve Kaybediyorsun.

Eczanalerin önünde kuyruklar .Maskeler tükendi.

Sokaklarda sanki nükleer bomba atılmış gibi maskeli insanlar saatler geçtikçe çoğalıyor.

Vaka sayısı birtane ama marketlerde alışveriş izdihamı hat safhada.Vaka 2 olsa Allah muhafaza yağma başlayacak gibi…

İçişleri Bakanının haberi vadır sanırım Antibakteriyal sıvıların fiyatları 3-4 kat arttı.

Bundan bile rant sağlamaya çalışan çevreler var ya.

Allah onları bildiği gibi yapsın.Yatacak yerleri olmayacak.

Bu kadar komedi içinde moral veren en doğru hareket Eğitim bakanlığının hafta sonuna kadar tüm eğitim kurumlarında tatil ilan etmesi sanırım.

Birçok etkinlik iptal edildi.

Salgının yoğun yaşandığı ülkelerden Charter uçuşlar Mart sonuna kadar durduruldu.

İnsan ister istemez içinden keşke daha önce bu önlemler alınsaydı diye geçirmiyor değil.

Tabii salgın Çinde başlayıp dünyanın değişik yerlerine yayılmaya başladığında ve özelliklede sağlık bakanının birkaç evlere şenlik açıklamasını görünce birçok kişi gibi bizde karınca kararınca toplumsal sorumluluk hissederek alınması gereken önlemler konusunda hem vatandaşlara özelliklede işin başında olanlara naçizane uyarılarada bulunduk.

Ve tabii halk tarafından geçici bir süre ile görev verilen Sağlık Bakanınada.

Gören gördü duyan duydu .

Fakat krizi yönetmesi gereken özellikle Sağlık Bakanı öyle absürt açıklamalar yaptı ki vatandaşın paniği bir o kadar daha arttı.

Bugünkü marketlerde uzayıp giden ve izdiham yaratan durumun bir sebebide o aslında.

Panik diyorum Çünkü Coronadan ölüm oranı %3.

Daha önce 2002’de çıkan SARS ile 2012’de çıkan MERS virüsüyle aynı gruptan bir Virüs.

Sarsta Dünya Sağlık Örgütü ölüm oranını %10,9 olarak açıklamıştı.

9 yaşın altında ölüm yok, 50 yaşın altında ise oran binde dörttür.

Sağlıklı kişilerin açık havaya çıktıkları zaman maske ile solunum yollarını kapatmaları koruyucu değildir.

Alerjik bile olsa öksürük, hapşırığı olan ve ateşli kişilerin toplu alanlara girecekleri zaman maske kullanmaları çok daha önemlidir.

Yüzeylerden bulaşmanın önemi daha çok anlaşıldığı için evinden dışarı çıkan herkesin ortak alanlarda yüzeylere dokunduktan sonra yüz, göz ve ağızlarına dokunmamaya özen göstermeleri çok daha önemli.

Ellerinizi düzenli yıkayacak ve diğer hijyen şartlarına uyacaksınız.Elleri sık sık sabunlu su ile yıkamak en iyi kounma yöntemi.

Tabii birde öpüşmek ve tokalaşmayı bırakacaksınız.

Fakat bu bile doğru dürüst anlatılamadı.


Böyle giderse Coronadan değil ama panikten öleceğiz.

Belli ki salgın dünyaya yayılacak bundan kaçış yoktu.Ve geç olmadan önlem alınmalıydı.Ama belli ki işin başındakilerin böyle bir duruma karşı hazır bir planları olmadığından önce onlar panikledi.

Birçok kişi gibi bende alınan önlemlerin yeterli olmadığına kanaat getirdiğimden gelen tehlikeyi daha çok dikkate alınmasını anlatmak adına 24 Şubat tarihinde kişisel sosyal hesabımdan şu uyarı yazısını yayınladım.

‘’Hadi sınırlarınızı kapatmadınız.

Dubaiyemi gideceksiniz,Tayvan Çine yolculuk mu var.


Ya Corona salgını geçene kadar gittiğiniz ülkede kalacaksınız yada geri geldiğinizde en az 14 gün karantinada tutulacağınızı bileceksiniz.


Çok mu zor sayın Sağlık Bakanı….


Çok mu zor vatandaşının sağlığını korumak…Bir kişi on kişi için


çoluk çocuk 100 000 binleri riske atmak’’.

Tabii bu yazdıklarımız ve diğer bu konuda yazılanlar dikkate alındımı.

Belli ki Hayır.

Bırakın bu radikal önlemleri almayı ülkeye girişlerdeki kontrollerdeki ciddiyet bile vatandaş tarafından komedi olarak nitelendirildi.

Son olarak Sağlık Bakanı 8 Mart tarihinde’’Yurtdışından gelen vatandaşlarımız 14 gün evlerinden dışarı çıkmasınlar’’ diye bir beyanat paylaştı. Büyük harflerlede yazdı sağolsunlar.

İnsanın içine bir kere korku düşünce ister istemez yerinde duramıyor en yakınlarını arkadaşlarını uyarma ihtiyacı hissediyor.

Sonuçta bu işin sonu ölüm….

Kendisine cevabımı gecikmeden yazdım.Kendi postunun hemen altına.

‘’Sayın Bakan kendi haline bırakırsanız hiçkimse kendini 14 gün evinde izole etmez. Bu konuda Devlet insiyatif almalıdır’’ dedim.

Yani siz izole edeceksiniz demek istedim.

Bu yaşanılanların hemen ardında da 9 Martta sabaha Corona ülkede haberi ile uyandık.

Corona virüsü ülkeye girmeden alınacak maksimum önlemler ile girdikten sonra alınacak önlemlerden hangisi ülke ekonomisine daha çok zarar verir diye bir çalışma yapıldı mı yapılmadı mı açıkçası çokta emin değilim.

Ama Turizm Ülkesi İtalyaya bakmamız yeterli .Altı yüz küsur ölüm ve ülke komple karantinada.

Hiçbir canın bir ısı ölçerden daha değerli olmadığını.

Bu krizi önlemenin daha basit yöntemleri olduğunu belli bir süre ile riskli ülkelerden gelen her şahsı 14 gün karantinada tutmanın yapacağınız herşeyden daha önemli olduğunu ya anlatamadık ya da anlamak istemediler.

Bu saatten sonra GEŞMİŞ OLSUN’dan başka diyecek fazla birşey yok.