ÇÖPLÜKLERİMİZ…


Ülkenin bana göre en ciddi sorunlarından biri yarattığımız çöplüklerdir. Ülkemizde birçok çöplük bulunmaktadır ve ne yazık ki bunlarla mücadele edip bu sorunu çözmek yerine yeni yeni çöplükler yaratmaktan da hiç ama hiç çekinmiyoruz…
Okullarımızda okutulan fen kitaplarına dahi konu olmuş kapatılan Dikmen çöplüğü ve daha birçoğu…
Çöplükler ekolojik dengenin bozulmasına zemin hazırlayan faktörlerin başında yer almaktadır. Çöplüklere boşaltılan besin artıkları, özellikle sıçanlara ve kargalara davetiye çıkarmaktadır. Bu bölgelerde besin bulabildikleri için hızlı bir şekilde üremeye başlayan bu hayvanlar da beraberinde başka hayvan türlerinin bu bölgelere akın etmesini sağlıyor. Doğada her canlının ekolojik nişi vardır. Yani her canlının ekosistem içinde sorumlu olduğu görevleri bulunmaktadır. Bu noktadan hareketle söyleyebiliriz ki, canlıların doğada bulunmaları tesadüf değildir. Doğada canlıların nasıl beslendiklerini gösteren besin zincirleri bulunmaktadır. Bu zincirin başında bitkiler bulunmaktadır çünkü bitkiler kendi besinlerini kendileri üretmektedirler (ototrof canlılar). Sonrasında başka canlılarla beslenen otçullar ve etçiller (heterotrof canlılar) gelmektedir. Besin zinciri bizlere doğadaki av-avcı ilişkisini de göstermektedir. Av sayısının artması avcı sayısının azalmasına avcı sayısının artması da av sayısının artmasına neden olmaktadır. Bu ilişkileri anlamak, çöplüklerde görülen bazı olayları açıklığa kavuşturabilmek açısından önemlidir.
Geçenlerde İskele’de yaratılan bir çöplük konusunda oranın yerlisi bir arkadaş beni aradı ve bölgede özellikle halk arasında gufi olarak adlandırdığımız engerek yılanlarının çok fazla görüldüğünü söyledi. Hatta dedi ki: “ hocam bu türün populasyonunda inanılmaz artış var”.
Aslında yılanın populasyonunda artış falan yok. Aksine zehirli bir yılan olduğu için her görüldüğü yerde öldürülmekte.
Peki, öldürmek doğru bir yaklaşım mı?
Tabii ki hayır. Her canlının doğada bir görevi var diyoruz. Ben söylemiyorum. Ekoloji söylüyor.
Ne yapmalıyız?
Onların da yaşamasına izin vermeliyiz. Hiçbir yılan durup dururken insanı ısırmaz. İnsanı tehdit olarak algıladığı durumda saldırma eğilimi gösteriyor. Bastığımız yere dikkat etmeyip üzerine basarsak doğal olarak o da bizi ısıracaktır.
Gelelim çöplükteki gufilere…
Hal böyle iken yani her yerde öldürüldüğü halde (ki yıllardır yılanlar hakkında araştırma yapan birisi olarak söyleyebilirim) artış falan yok aksine yok olmak üzere…
O halde neden o bölgede çok sayıda bulunuyor?
Çünkü en öncelikli sebeplerin başında bölgenin kayalık olması geliyor. Gufi yılanı yaşam ortamı (habitat) olarak kayalık bölgeleri tercih ediyor. Bunun yanında çöplük nedeniyle sıçanlar ve fareler bölgede cirit atıyor ve o bölgede yaşamayı tercih ediyor. Besin zincirindeki av-avcı ilişkisini düşündüğümüzde; fare ve sıçanların, yılanlar tarafından yendiğini zaten biliyoruz. Kısaca fare ve sıçanların sayısındaki artış, gufi yılanlarının besin bulmasını buna paralel olarak da bölgede rahatça üreyebilmesini sağlıyor.
Bu hayvanların yani gufilerin, çöplükte çoğalması tesadüf değil. Biz aslında avlarını artırdığımız için onları bölgeye davet ediyoruz. Sonra da bunların sayısı arttı diye şikayet ediyoruz.
Bunun yanında bölgede üreyen başı boş köpekler, tilkiler, kargalar da cabası…
Ne yapalım?
Çöplükleri yok edelim! Doğanın dengesini bozmayalım ki karşımıza çıkan problemlerle boğuşmak zorunda kalmayalım…