ÇOCUK İŞÇİLER KİMİN UMURUNDA?


Ama ele almadan da durmak ‘bilip de susmak’ kadar kötü.
Uzun zamandır gittiğim bir mekâna gelen çay çocuk bugünkü yazımın konusu.
150 TL haftalıkla çalışıyor.
Yaşı henüz 14.
Başında beresi ile her gittiğimde bana necafemi getiriyor. Yani o bir ‘çocuk işçi’.
Kimsenin el atmadığı sürece de çocuk işçi olarak kalacak.
Bugün ülkemizde yetersiz olan kurumlar bu çocuğun farkında bile değil. Olmalarını da beklemiyorum zaten. Ama farkında olmaları adına kaleme aldığım bu yazı belki sorumluluk sahibi insanların bu işe el atmasıyla çözümlenir.
Çocuk henüz 14 yaşında. Ailesinin maddi imkânsızlılar yüzünden okuldan alarak çalıştırdığı bu çocuğun haftalığı da 150 TL. Yani aya vurduğumuzda 600 TL. Sigortasız ve güvencesiz çalışıyor. Sırf evine ekmek götürmek adına.
Çocuğa sordum;
- ‘Annen ne iş yapıyor?’
-Arada sırada temizliğe gidiyor.
-Peki ya baban?
- Çalışıyor o.
-Peki sen niye çalışıyorsun?
- Ailem okuldan aldı beni. Çalışmam için.
-Okula gitmek istemiyor musun?
-Çok istiyorum ama ailem okutmuyor.
Çok üzüldüm. Bugün elinde imkânı olan birçok aile var. Çocuklarını özel okullarda okutup, güzel bir gelecek hazırlayan. Ama maalesef herkes bir doğmuyor. Bazıları şanslı bazıları ise bu çocuk gibi şansız doğuyor. Okumak isteyip de okuldan alınarak çalışmaya zorlanıyor. Kimse de bunun farkına varmıyor. Çünkü bu kimsenin umurunda değil.
Bugün sanayi bölgesinde ve surlariçi’nde yaşı küçük birçok çocuk yasa dışı ve sosyal güvencesiz çalıştırılmaktadır. Bu çocukların geleceği aileleri tarafından değil, kendileri tarafından yaratılacak. Yani çocuk yaşta iş hayatına atılan, ezile ezile çalışan ve çocukluğunu yaşamadan bir anda kendini farklı bir dünyada bulan bu çocukların birçoğu kötü alışkanlıklar ediniyor. Mesela bu çocuk henüz 14 yaşında ve sigara içiyor. Sigaraiçmeye başlayan bu çocuğun nasıl bir geleceği olabilir ki? Ailesinin okuldan alarak onu çalışmaya zorladığı ve çocukluğunu yaşamadan bir anda büyüyen bu çocuğu nasıl bir gelecek bekliyor olacak? Tabi ki burada sorumluluk önce devlete sonra bizlere düşer. Ben üzerime düşen görevi yaptım ve bu üzücü olayı yazarak ihbar ettim. Şimdi görev devlette.