Casinocular yüzünü artık buraya dönsün…

Türkiye’de geçmişte bir çok deprem oldu binler hayatını kaybetti ama 6 Şubat depremi bizim için çok ayrı bir öneme sahip…

Orada çocuklarımızı yitirdik!

Ülke yasa boğuldu ama analar babalar bu travmayı ömürlerinin sonuna kadar yaşayacak…

Ateş düştüğü yeri yakar misali!

Bunda bu topluma düşen acılı aileleri yalnız bırakmamak…

Bizde bürokrasinin hantallığı nedeniyle işler biraz yavaş gittiği için biraz aksamalar yaşanabilir ama bu durumda da sivil toplum kendi üzerine düşeni yapmakla sorumludur!

Ne kadar çok kamuoyu baskısı o kadar çok icraat demektir…

Minik yavrular onların çocuklarıydı ama bu aileler de artık toplumun aileleridir!

Onlara ne kadar sahip çıkarsak onların yaralarına o kadar pansuman oluruz…

Bunu idrak edebilirsek he ala!

Deprem sonrası KKTC halkı kendine düşeni yaptı ve depremzedelere yardımı esirgemedi…

Hala da yardımlar devam ediyor!

Elbette edecek, dayanışmanın en güzel örneğini göstereceğiz ama bize göre artık yüzümüzü kendi ülkemize çevirme zamanı da gelmiştir…

Zira çok büyük eksikliklerimiz var!

Okullarımızın açılmasına az bir süre kaldı ama deprem riski taşıyan binalar hakkında elimizde sağlıklı bilgiler yok…

Hala konteyner sınıflardan bahsediyoruz!

Kim bilir belki de ilk günlerde çadırda eğitim bile devam edecek…

Yaşadık, gördük su ve çamur içinde kalan öğrencileri!

Bu konuda devlet olmanın ciddiyetini gösteremedik…

Dosta düşmana komik duruma düştük!

Ülkenin en çok kazanan sektörü olarak bilinen casino sektörünün Türkiye’deki depremzedelere yardımını elbette önemsiyoruz…

Şimdiye kadar da 16 Milyon TL yardımda bulunmuşlar, iyi de yapmışlar!

Allah versin daha da yapsınlar…

Ama bizdeki kaynaklar haddinden fazla kıt olduğu için de sıra artık kendi ülkeleri, kendi insanları ve çocuklarındadır diye düşünüyoruz!

Zira devlet şu anda aciz durumdadır…

Bir çok okulda deprem riski vardır, aileler çocuklarını okula göndermek istememekte öğretmenler bu okullarda eğitim vermenin risk oluşturduğuna inanmaktadırlar!

Eminiz ki bu işletmelerin patronları bu ülke insanı için harcayacak para ve emeklerinden acımayacaklardır…

Umarız ki ilk toplantılarında devletin bu konudaki zafiyetini gidermek için karar üretirler ve çok da gecikmeden bu konuda karar üretirler!

Bu arada gazino konusu açılmışken…

Önceki gün ilginç bir olay yaşandı!

Bir gazinoda yüklü miktarda para kazanan bir şahıs suçlu bulunarak elindeki para alınıp hazineye aktarıldı…

Gerekçe müşterinin yerli vatandaş olmasıydı!

Girmesi yasak olan yere girdi, para kazandı ama yerli olduğu için para elinden alındı…

Yani sanki de bu ülkede gazino gerçeğini bilmeyen yok gibi!

Hangi dönem olursa olsun gazinolardaki müşterilerin yarısından çoğu hep yerli vatandaş olmuştur…

Şimdiye kadar da yerlilerin gazinolara girişi engellenememiştir!

Alın size gazino işletmecileri için önemli bir mesele daha…

Yerli vatandaşın girmemesi için daha sıkı önlem alabilirler mi kesinlikle almazlar!

Çünkü kazancın büyük bir bölümü onlardan…

Tabi ki kazanan müşterilerden kendi kafalarına göre vergi alınması da çok ayrı bir tartışma konusudur!

“Her gün daha kötüye…”

“Yaklaşık 3 yaşımdan 20 yaşıma kadar Lefkoşa Taşkınköy’de Türk-Sen apartmanlarında yaşadık.

Çocukluğumla, bugünü kıyaslamaya kalksam birçok fark ve olumsuz gelişmeyi karşılaştırabileceğim anılarım çoktur.

Bu tabii bana özel değil, hepimiz için geçerli elbette.

Ama özellikle, son zamanlarda adli anlamda yaşadığımız olaylara baktığımda, hatırladığım en önemli anıyı anlatmadan geçemeyeceğim.

Özellikle ilkokul çağımda, ambulans ya da polis aracı siren sesleri duyulduğunda babamın balkona çıkıp da “Acaba ne oldu. Nedir bu siren sesleri” dediğini çok iyi hatırlıyorum.

O dönemlerde bu siren seslerini çok sık duymaz, ender duyulduğu için de merak edilen bir durumdu.

Acaba ne oldu?

Birine bir şey mi oldu?

Geldiğimiz aşamaya bakın.

Siren sesi duymadığımız an yok.

Kurşunlama, bombalama, cinayet, darp...

Bunların yaşanmadığı gün yok.

Normalde iyi olan daha iyiye gitmesi gerekirken, iyinin kötüye, her gün daha da kötüye gittiği bir süreç…

Bizlerin ihtiyacı olan şey sokaklarda siren sesleri değil. İnsan kahkahaları, koşuşan, oynayan mutlu çocuk sesleridir.

Ülkesinde huzur içinde yaşayıp, sokaklarında güven içinde dolaşmayı kim istemez ki?”

(Aral MORAL)

MESAJ KUTUSU

Sayın Sadık GARDİYANOĞLU, bakanlığınıza bağlı Sigortalar Dairesinde şu sıralar çok ciddi bir sahte reçete skandalı yaşandığını biliyor muydunuz? Bazı hekim ve eczaneler sahte reçetelerde devletin ensesinden yüksü paralar kazanıyorlar. Hele de sadeci bir doktorun bu yönletme ayda 150 Bin TL üzerinde kazanç elde ettiği söyleniyor.

Sayın Deren OYGAR, tonlarca ilacın imha etme konusunda kilit isim olarak bu ilaçların hala niye imha edilmediği konusunda bir bilginiz var mı? Umarız bu kadar ilaç imha edilmeyip de toprağın altına gömülmez işte o zaman felaket geliyor diye bas bas bağırır, haberiniz olsun istedik!

Sayın Mustafa GÜRDAĞ, bazı ihalesiz büyük maddiyat tutan işlerin niye hep sizin firmaya verildiği konusunda bazıları derin araştırmalara başladılar dersiniz acaba? Bu konuda hep sadece birisinin ismi geçiyor yakında deşifre olursa sakın şaşırmayın olur mu?

Sayın Mustafa AKYÖN, UBP Lefkoşa İlçe Başkanlığı için eğer vekil tercih edilmezse sizin adınız anılmaya başlandı. Eğer gerçekleşirse aktif siyaset için önünüzdeki tüm engeller de kalkmış olacak, şimdiden hayırlara vesile olsun diyelim…

Sayın Dalman AYDIN, Kıb-Tek müdürü olarak istihdamlarda usulsüzlük olmadığı yönündeki açıklamanız kamuoyunda hatta parti içinde bile talihsiz bir açıklama olarak değerlendirildi. Sınavsız her istihdam usulsüzlüğün ta kendisidir, bunun ileride bir bedeli mutlaka olacaktır…

Sayın Kudret ÖZERSAY, bazı torpilli işletmelere vergi sıfırlaması konusundaki suç duyurunuz kamuoyunda büyük ilgi ile karşılandı. Bu sıralarda sıkı muhalefetiniz dikkatlerden kaçmıyor, eski günlere dönmek için çok iyi bir fırsat yakalayabilirsiniz…

Sayın Hasan TAÇOY, Türkiye’nin sizin de epey ahbap olduğunuz Binali Yıldırım önümüzdeki günlerde KKTC’ye kısa da olsa bir ziyaret gerçekleştirecek diye duyduk. Hayırdır partiniz içinde epey merak konusu olmuş ki yoğun mesajlarınız gelmeye başladı…

Sayın Hüseyin Çavuş KELLE, bakan olduğunuz ilk günden itibaren makamdan akşam 21.00’den önce ayrılmadığınız konuşulmaya başlandı. Bazı çalışanlar rahatsız olduklarını belirtse de icraat varsa artık biraz katlanacaklar değil mi?

Sayın Cem DANA, uzun bir sessizlik döneminden sonra parti içi muhalefete yeniden başladığınız hem de bu kez en ağır sözlerle partinizi yerden yere vurmanız özellikle bölgenizde büyük ses getiriyor. Bu arada kısa bir süre sonra çok önemli açıklamalar yapacağınız konuşulmaya başlandı, hayırdır inşallah?

Sayın Hasan UZUN, Girne’nin en nezih mekanlarından birisini geçtiğimiz günlerde bölge halkının hizmetine açtığınızı duyduk, hayırlı uğurlu olsun. Yakın dostlarınızın ilk değerlendirmeleri hayli başarılı olduğunuzu gösteriyor, hayırlı işler bol kazançlar dileriz…