Bölünmüş Berlin’den bölünmüş Lefkoşa’ya


David Bowie’nin 66. doğum günü nedeniyle 8 Ocak’ta yayınladığı parça dünyada büyük yankı uyandırdı. 66 yaşındaki David Bowie’nin sesi de sağlığı da gayet iyi görünüyor. İlginç klibi ve sözleri ile dikkati çeken “Where are we now?” (Şimdi Neredeyiz?) Bowie’nin bölünmüş Berlin’de yaşadığı yılları anarak yazdığı bir parça. Sesindeki romantizm ve şarkının sözlerindeki nostalji insanı hemen farklı duygulara taşıyor. Müzisyenin 1970 sonlarında, Berlin’in Schöneberg bölgesinde Iggy Pop’la aynı evi paylaştığı yıllara geri dönen şarkının sözleri, Bowie’nin dokunaklı sesi ile birleşince ortaya mükemmel bir çalışma çıkmış.
Parçanın klibinde David Bowie’yi kendisine yapışık bir kadınla ve deforme edilmiş yüzleri ile birlikte görüyorsunuz. Klipteki kadının kim olduğuna dair iki gündür yapılan spekülasyonların ardından Bowie’ye yapışık görülen kadının, klibi yöneten Tony Oursler’ın eşi Jacqueline Humphries olduğu ortaya çıktı.
Klibi Youtube’da izlerken bölünmüş Almanya ve bölünmüş Berlin’e ilişkin görüntüler bana Kıbrıs’ı, bölünmüş Lefkoşa’yı çağrıştırdı. Aklım bölünmüş Berlin’den bölünmüş Lefkoşa’ya giderken şarkının sözlerinin Kıbrıs’ı anlatmakta da çok başarılı olabileceğini düşündüm. Almanya Başbakanı Angela Merkel yarın Güney Kıbrıs’ta olacak üstelik... Umarım bizden bir ses bu şarkıyı Kıbrıs’a uyarlar.
Where are we now?/Şimdi Neredeyiz?
Had to get the train
From Potzdamer platz
You never knew that
That I could do that
Just walking the dead
(Potzdamer platz’dan
Trene binmem gerekiyordu
Bunu asla bilmedin
Bunu yapabildiğimi hiç bilmedin
Sadece ölüleri yürüyorum)

Sitting in the Dschungel
On Nurnberger strasse
A man lost in time near KaDeWe
Just walking the dead
(Nurnberger sokağındaki
Dschungel’de oturuyorum
KaDeWe yakınlarında, zamanda
kaybolmuş bir adam
Sadece ölüleri yürüyorum)

Where are we now?
Where are we now?
The moment you know
You know, you know
(Şimdi neredeyiz?
Şimdi neredeyiz?
Bildiğin an
Bildiğini bilirsin)

Twenty thousand people
Cross Bose Brucke
Fingers are crossed
Just in case
Walking the dead
(Yirmi bin insan
Bose Brucke’den geçer
Aklımdan dilekler geçer
Ne olur ne olmaz diye
Ölüleri yürüyorum)

Where are we now?
Where are we now?
The moment you know
You know, you know
(Şimdi neredeyiz?
Şimdi neredeyiz?
Bildiğin an
Bildiğini bilirsin)
As long as there’s sun
As long as there’s sun
As long as there’s rain
As long as there’s rain
As long as there’s fire
As long as there’s fire
As long as there’s me
As long as there’s you
(Güneş oldukça
Yağmur yağdıkça
Ateş yandıkça
Ben oldukça
Sen oldukça)