Bizim en büyük sorunumuz adaletsizlik!

Sağlık Bakanı Pilli sanki de başka dünyada yaşıyor…

Yılbaşı gecesi hemen herkes eve kapanıp, tüm mekanlar belli saatte kepenk kapatırken casinolardaki ihtişam gözlerden kaçmadı!

Denetlenmeliydi diyor…

Hatta yerli vatandaşın bu mekanlara girmesinin yasak olduğunu bile ekliyor!

Ayrıca oraları denetlemek Sağlık Bakanlığının işi de değilmiş…

Başa dönersek;

Sağlık Bakanlığı’nın altında olan üst kurul belli bir saatten sonra gece sokağa çıkma yasağı koydu ve bakanlar kurulu bunu onayladı ama…

Kurul geceleri oralarda kumar oynanmayacak demedi ki!

Zira o gece sokağa çıkma yasağı uygulaması vardı ama ülkede tüm gazinolar da hınca hınç doluydu…

Kimi sabahın bir saatine kadar kumar oynadı!

Kimi de imtiyazlı müşteriler olduğu için bulundukları otelde kendilerine sunulan odalarda sabahladı…

Ama yılbaşı gecesini iple çekip üç-beş kuruş kazanma umudu olan küçük çaplı bar ve kafeler ise kilidi vurup evlerine gittiler!

Oysa kapanma herkes için bir kural olmalıydı…

Ya da gerekli denetimler yapılması kaydıyla her mekan açık tutulmalıydı!

Bu ülke insanı artık casinolara alışmıştır, katma değerine de inanmaktadır ama alınan kararlar adil olmayınca da yoğun olarak tepki toplamaktadır…

Ülke turizminin önemli işletmelerinden Merit Genel Müdürü önceki gün bir açıklama yaparak otellerini süresiz kapatma kararı aldıklarını açıkladı…

Merit Otellerine ve sahibine garezi olanlar belki bunu zafer coşkusuyla karşılamış olabilir!

Patronlar muhakkak ki kendilerini sürekli güvence altın almıştır, ceplerinde hayatları boyunca kadar yetecek bir servet vardır ama burada konu onlar değil ki!

Burada asıl derdimiz emekçiler olmalıydı…

Merit ve diğerleri bir bir kapandı diyelim!

Peki ya binlerce çalışan…

Onların evlerine ekmek götürdükleri eşler ve çocukları!

Bankalara ödenmesi gereken kredi borçları, ev kiraları, çocukların eğitim paraları?

Bu işletmelerin devlete ödedikleri ve ödeyecek oldukları milyonlarca lira vergi paraları?

Bu paralar ödenmezse yakın bir gelecek de artık devlet çalışanlarının maaşlarının da tehlikeye girebileceğini hiç mi akıllara getirilmez…

Sahi devlet çalışanları ve emekliler bir şekilde devletin güvencesinde oldukları için ödeniyorlar ama ya özel sektör çalışanları?

Bunları düşünen yok çünkü sosyal adalettin yoksun bir ülkenin insanlarıyız…

Oysa bir anlamda salgın demek fakirlik de demektir!

Böyle hassas bir dönemde adalet ve eşitlik olursa ancak başa çıkılır…

Kimi cebini doldurmaya devam ederken büyük bir kesim artık açlık tehlikesiyle baş başa kalıyorsa burada büyük bir sakatlık var demektir!

Kapanacaksak hep birlikte toplum olarak kapanalım…

Ama her kesimin eşit şartlarda olduğu bir kapanma olsun bu!

2 ya da 3 hafta herkes kapansın evine, salgının ivmesini kıralım…

Hatta tek bir kişi bile maaş almadan!

Para bile geçerli olmasın bu dönemde…

Devlet de herkesin kapısının önüne iaşesini koysun devlet babalığını göstersin!

Ama adil bir süreç yaşansın tüm kesimler tarafından…

Ben ne yersem komşum da onu yesin!

Zira saflın döneminde soysal devlet böyle bir şey olmalıdır…

Ama biz hiçbir zaman sosyal devlet olamadık ki şimdi mi olacağız?

Öyle bir çarpık ve adaletten yoksun bir dönemden geçiyoruz ki…

Kimi açlık sınırına yaklaşırken kimi servetine servet katıyor!

Dün sabah sevgili Serhat İncir’li televizyon programında çok doğru bir tespitte bulundu…

Bu ülkede artık siyasilere olan güven her geçen artmaktadır!

Ve ne yazıktır ki sağlıkla ilgili böyle hassas bir dönemde bu güvensizlik daha büyük bir artış göstermiştir…

Zira bir çok siyasetçi alınan adaletsiz kararlar neticesinde seslerini bile çıkaramamaktadırlar!

İktidarda olanlar muhalefetteki söylediklerini unutmuş, muhalefette olanlar ise o ağır eleştiririni sanki de kendileri yapmamış gibi başlarını kuma gömmüşlerdir!

Bizde asıl sorun siyasi erktedir…

Yıllardan beridir ülkeyi yönettiklerini sananlarda!

Çünkü bir hep ne yaptık toplumu değil siyasi ve bireysel çıkarların peşinde koştuk…

Ülkenin gerçek sorunlarını odaklanacağımıza devletin kaynaklarını nasıl partililere peşkeş çekip makamı sağlama gailesi içinde olduk!

Adalet duygusunu ise çoktan unuttuk…

MESAJ KUTUSU

Sayın Ersin TATAR, devletin en üst makamında olan birisi olarak yaptığınız ziyaretlerde sosyal mesafe kuralına uymayınca haklı olarak tüm kesimlerden tepkiler geliyor. İmam-cemaat meselesini hatırlatmakta yarar görüyoruz, bu sıralar ziyaretlere ara vermek gerek değil mi?

Sayın Halil ÜRESİN, GAÜ yarım inşaatına yapılacak olan Girne Yeni Devlet Hastanesi ihalesi için bazı ihbarlar almaya başladık. Herkesin ağzını sulandıran büyük meblağlı bu ihale için eskisinden çok daha dikkatli ve hassas olunması isteniyor, haberiniz olsun istedik…

Sayın Ali PİLLİ, iyisiniz hoşsunuz ama soruşturma konusunda baştan beridir biraz özürlüsünüz. Yeni yılda etkinlik yapan casinolar konusunda soruşturma başlatacağınızı söylediniz ama neden eski soruşturma sözleriniz aklımıza geliverdi. Yine de merakla takip edeceğimizden kuşkunuz olmasın!

Sayın Resmiye CANALTAY, dünkü meclis başkanlığı seçimlerinde bir takım perde gerisi girişimler olacağını bekliyorduk ama bu kadarı da fazla sürpriz oldu. Bazı partili arkadaşlarınız bile başkan adaylığından çekilmeniz gerektiği yönünde kulisler yapmaya başladı, artık son kararı tabi ki siz vereceksiniz!

Sayın Ersan SANER, kamu çalışanlarına hayat pahalılığı ödeneği verme açıklamanız özel sektör temsilcileri ve çalışanları arasında tepki ile karşılandı. Bu ülkenin sadece devlet çalışanlarından var olduğunu düşünüyorsanız büyük hata yapıyorsunuz zira aradaki uçurum gün geçtikçe büyüyor!

Sayın Erhan ARIKLI, Kıb-Tek çetesi konusunu biraz fazlaca dilinize doladınız ama bu kurumla ilişkisi olan hemen herkes de zan altına girdi. Ha keşke devlet ciddiyeti açısından elinizdeki kesin bilgiler olduktan sonra bir takım suçlamalar yapsanız çok daha isabetli olacaktır…

Sayın Gülşah Sanver MANAVOĞLU, kadına şiddet konusunda gayet yerinde bir açıklama yaptınız ama meclisin bir bireyi olarak su konuda meclise bir takım suçlamalar getirmeniz de sanki bir özeleştiri gibi oldu değil mi?

Sayın Necmi KARAKOÇ, Sivil Savunma’nın özel eğitimli ekipleri bir kez daha dağda mahsur kalan bir kişinin hayatını kurtararak rüştünü bir kez daha ispatlamış oldu. Sizi ve nezdinizde tüm ekibi kutlar başarılarınızın devamını dileriz…

Sayın Zorlu TÖRE, meclis başkanlığı seçiminden sonra dün salondan ayrılırken yüzünüzde doğal bir gülümseme olduğu gözlenmiş. Hatta dün akşam evde küçük bir kutlama bile yaptığınız iddia ediliyor…

Sayın Armağan CANDAN, Meclis Başkan yardımcılığı göreviniz hayırlı ve uğurlu olsun. Başkan d aha seçilemedi ama sizinki garanti diyorlar. Epey genç bir yaşta önemli bir görev üstleniyorsunuz başarılar dileriz…