Bir zamanlar Kıbrıs’ta develer yaşamaktaydı…
Ulaşım aracı olarak bir döneme damgasını vurmuş develer, hiç şüphesiz Kıbrıs kültüründe kalıcı izler bırakmışlardır. Develere olan ilgim çok eski olmamakla birlikte, develer hakkında yeni bir şeyler öğrenmenin verdiği hazzın inanılmaz olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. Kültürümüz ne yazık ki günden güne unutulup gitmektedir. Kıbrıs Kültürü hakkında araştırma yapan çok değerli isimler bulunmaktadır. Harid Fedai, Bener Hakkı Hakeri, Oğuz Yorgancıoğlu, Mustafa Gökçeoğlu, Neriman Cahit ve daha birçok isim. Bir Kıbrıslı olarak Kıbrıs kültürünün yaşatılmasını arzu eden ve konu ile ilgili yapılan çalışmalara gönülden destek verenlerdenim. Bu yıl kültür sosyolojisi alanında kendimizi geliştirmek amacıyla tarihçi arkadaşım Hüseyin Tufan ile sosyoloji okumaya karar verdik. Hareket noktamız Kıbrıs kültürünün sosyolojik boyutlarına temas etmek oldu. Öncesinde develer ile ilgili ayrıntılı bir araştırma yapmak için kolları sıvadık. Konu ile ilgili yayın yapmış; Doç. Dr. Ali Efdal Özkul, Altay Sayıl bey ve Neriman Cahit hanımla temasa geçerek kendilerinin önceden ortaya koydukları bilgilere ulaştık. Kendileri ne yardımseverlikleri açısından teşekkürü bir borç biliriz. Bunun yanında derinlemesine bir arşiv taraması yaptık. Elde ettiğimiz bilgilerin bir kısmını Tematik Türkoloji Dergisi olan Acta Turcica’ya çok disiplinli bir bakış açısıyla gönderdik. Kısa süre sonra yayımlanacak. Kendimizce Kıbrıs kültürünün yaşatılması adına katkıda bulunmak istedik. Güzel bilgilere ulaştık. Develerin etinden faydalanıldığını öğrendik hatta deve etinden pastırma dahi yapılıyormuş. Devenin ithalat ve ihracatının yapıldığı, eskiden develerle çeyiz taşındığı da belgelerde rastladıklarımızdan. İngiliz döneminde ulaşım amacıyla trenin gelmesi devecilerin isyan etmesine bile sebep olmuş nitekim trenin popüler olmasıyla devecilik giderek yok olmuş. Kültürümüze sahip çıkıyor muyuz diye kendi kendimi sorgulamadan edemiyorum. Maalesef ki sahiplenmiyoruz ve yaşatılması için de yaptıklarımız oldukça sınırlı! Umarım bir gün torunlarım da bu kültürün ne olduğunu yok olmadan öğrenebilirler. Bu uğurda arkadaşımla araştırmalara devam edeceğim. Genç araştırmacılar olarak çorbada bizim de tuzumuz bulunsun dedik.
Umarım kültürümüzün yok olmadan yaşatılmasını sağlayabiliriz…