Aşırı sıcaklıklar ve iklim kriziyle beraber gelen ve birçok ülkede büyük tahribata sebep olan doğaya ve binlerce canlıya büyük zarar veren Yangın mevsimine girmek üzereyiz.
Hoş daha kavurucu sıcaklar gelmeden Yeşilırmakta yaklaşık 40 hektarlık alan içerisindeki, çam, zeytin, harnup, meyve ağaçları ve makilik alanı yaktık bile ama yinede uyarmakta fayda var diyerek dikkat çekelim.
İngiliz sömürge yönetimi ve Kıbrıs Cumhuriyeti dönemlerinde yol kenarlarındaki otlar parası ödenerek ilgili köy sınırındaki köylülere temizlettirilirdi.
Hem yollar temizlenir, hem de işsiz köylüler para kazanırdı.
Yol kenarındaki belli bir mesafeyi traktör ile sürmek ve ekin ekmemek ilgili tarla sahibinin sorumluluğunda idi.
Köy destabanı (kır bekçisi) da denetlemeyi yapardı.
Gereğini yapmayana ceza keser mahkemeye sevkederdi.
Şimdilerde ne desteban kaldı nede bu sistem.
Her yangında yalnız yangının çıktığı yerdeki ağaçlar hayvanlar insanlar yanmıyor millet olarak canımız, ciğerimizde yanıyor.
Yangınla mücadeledeki başarısızlık sonrasında başlatılan fidan dikme kampanyaları ise milletin acısını o anlık hafifletmeye yönelik bir çabadan öteye gidemiyor.
Peki ağaçlar ve ormanlar neden bu kadar önemli.Neden işini bilen yöneticiler tarafından sevk ve idare edilmesini bu kadar çok önemsiyoruz.
Son 20 yıldır söylüyoruz ama yine tekrar edelim.
Neticede mesele Milli servet.Kimileri önemsemesede Vatana sahip çıkma meselesi aslında.
Yapılan bilimsel çalışmalara göre ağacın fonksiyonel değerinin odun değerinin 2000 katı olduğunu her fırsatta tekrarlıyoruz.
Fonksiyonel değer ne diye soranlar olacak.Onuda açıklayalım ki yazımızda anlaşılmayan eksik bir şey kalmasın.
Mesela 100 yaşındaki bir kayın ağacı düşünün .
Bu ağacın fonksiyonel değerleri şu şekilde belirtilmektedir.
Saatte yaklaşık olarak 1.7 kg oksijen üretmektedir. Böylece 64 kişinin günlük oksijen gereksinimini karşılamaktadır.
Saatte yaklaşık olarak 2,35 kg karbondioksit harcamaktadır. Böylece atmosferin doğal gaz dengesinin korunması için önemli bir rol oynamaktadır.
Yılda 1 ton kadar tozu süzmekte, baca gazlarını, bakterileri ve virüsleri bağlamaktadır. Bu nedenle havadaki katı parçacıklar, özellikle akciğere giden tozların sayısı bakımından orman havası, kent havasına kıyasla % 9 0 -99 oranında daha az toz içermektedir.
Güneşli günlerde 400 litreye kadar su sarfederek, çevresindeki havayı 5° C ye kadar serinletebilmektedir.
Şiddetli ultraviyole ve radyasyondan çevresini korumaktadır. Kendi altındaki havanın nemini % 10’a kadar arttırabilmektedir.
Birde başka ülkeden örnek verelim
Almanya'da, dinlenme ve ruh sağlığı bakımından ormanları ziyaret eden insan sayısının, kent müzelerini ziyaret edenlerin 40 katı kadar olduğu belirlenmiştir. (ZUNDEL, 1985). Bu olgu, orman ekosistemlerinin, ruh sağlığı ve dinlenme bakımından, insanlar üzerinde ne kadar etkili olduğunu kanıtlayan somut bir örnek aslında.
Bu sayısal değerlere ait örnekleri daha da çoğaltabiliriz.
Belki fark etmiyoruz ama doğanın ve ormanların yaşamımıza dokunan yüzlerce faydası olduğu açık.
KKTC de geçen sene mersinlik bölgesinde çıkan yangını hepiniz hatırlıyorsunuz. Bu yangınında 600 000 ağaç yanarak kül olmuştu.
Oksijen üretip karbondioksit emisyonu yapmak, hava sirkülasyonu sağlamak gibi fonksiyonel değerlerin, bir ağacın odun değerinin 2 bin katı olduğunu düşündüğümüzde mersinlik yangının karşılığı 1 milyar 200 milyon TL dir.
Bu kayıp sahanın tekrar orman haline gelmesi için geçecek 30 yıl ile değerlendirildiğinde bu rakam 36 milyar TL eder.
Hayret uyandırıcı bir rakam . Ama farkında değiliz.
2000 yılından 2021 yılına kadar son 21 yılda KKTC’de 1000 in üzerinde yangın çıktı, 21 yılda toplam 11 bin hektar, yani 76 bin dönüm alan yandı.
Ağaç olarak karşılığı 17 milyon.
Bununda hesabınıda size bırakıyorum.
Görüyorsunuz ya konu hiçte hafife alınacak bir konu değil.
Konu şu ki vatanı korumak yalnız topla tüfekle olmuyor.Tek bir ağacın değerini bilip ormanlarımızı korumaktan geçiyor veselam.