Bir gün de, o kadar çok yolunda gitmiyor bu ada da yaşam ki, içi sıkılıyor insanın, istemsizce tepki veriyoruz ‘’bir şey de düzgün gitsin’’ diyerek. Her değişim elbet de sancılıdır, yalnız kırk küsür yıl süren değişim mi olur? Artık nasıl bir değişimse, ne değişebildi ne kalabildi. İkisi arasında sürekli bir sancı, sürekli olmayanı oldurma cabası.
* * *
Düşünün ki yıllar yıllar öncesinden kalma, İngiliz sömürge döneminden yasaların, daha iyisini üretebilen bir beyin olmadı. Yani işin özü sırtımızı İngiliz dayalı, yüzümüz hiçliğe dönük, fikrimiz bulut hem de karikatür bulutu, hani bir karakterin üstüne açılan o bulutçuktan, hani karikatürist fikirlerini o bulutçuğa yazarak, yaratığı karakteri konuşturduğu bulutçuk.
* * *
İşte böyle bir karikatürün karakterleri gibi yaratılan ve kafalarına çizilen bulutların içerisine, ne yazılırsa onu yansıtan insanların egemenliği, tam da bu yüzden hiçbir şey yolunda gitmiyor. Ne değişim mümkün, ne değişmeden kalmak. Hep bir dön baba dönelim durumu, bitmeyen, durmayan ama hiçbir yere varamayan.
* * *
Günün sonu gelmiş, durup bir düşünüyorsun. Yerel yönetimler kaos, çalışanları bir anlamsız bekleyiş içinde. Bir taraftan hükümet atak yapar, sonra muhalifler atağa kalkar, derken sendikalar karışır, sonra yargı bir sonuç açıklar. Cumhurbaşkanı bir şeyler anlatır, bir kaos bir hengame. Peki yerel yönetimler ne durumda, havaya bakar yağmuru bekleyen canlılar gibi.
* * *
Bunca yıldır, peşkeşin ve sömürünün kaynağı yerel yönetimler sorunlarla boğuşmaya devam edeceğe benzer. Diğer yandan sağlık, sağlıkta bir garip durumlar, doktor özel mi? Devletin mi? Beli değil. İlaç sıkıntıları, kaliteli sağlık sorunları. Hasta hep bir şüphe içinde acıba doktorun koyduğu teşhis doğru mu? Diye düşünür çünkü güven yok. Kime güveneceğimiz de ayrı bir dert.
* * *
Okullar her sene olduğu gibi, bin bir sorunla açılıyor. Yine grevler kapıda, orada da, yani bu ülkenin geleceğini yetiştiren kurumlarda da kaos bitmedi gitti, artık bilmem kaç yıldır. Toplu taşımacılığın neredeyse olmadığı ülkemizde, şimdi okulların açılması ile patlayacak olan, çilesi bitmeyen trafik. Bir de gün geçtikçe artan insanların stresi ile birleşince cehennem oluyor.
* * *
Ve daha bir çok sorun, KIB-TEK gibi, özelleşen akaryakıt gibi, üretim yokluğu gibi, tedarik sıkıntılarından doğan şeyler gibi, ha bir de çözümsüz adanın varlığı gibi. Ne onlar yanaşır bir çözüme, ne bunlar. Çünkü her kes yamalanıyor bu kaos durumdan, e doluyorsa cepleri, sırtları pek, karınları toksa, neme lazım geri kalanına.
* * *
Bu tüm sorunların ve fazlasının tek bir sebebi var, halklar bu şekilde seçimler yaptığı sürece, ne gider ne kalırız, raysız lokomotif gibi, havaya buhar savurur dururuz da bir adım yol alamayız. Bu tren dururda bir Allah’ın kulu da çıkıp sormaz, bu tren niye durur?