BİR AYLIK EMPATİ
Hükümetin Başı da olan Başbakan’dan, Bakanlar’dan ve hükümet milletvekillerinden bazı ricalarım olacak. Sakın ha beni yanlış anlamasınlar, ya da anlarlarsa o da kendi bilecekleri bir iş; talebim çok basit aslında.
Sadece 1 aylık bir süre için kendinizi asgari ücretle geçinmeye çalışan bir ailenin, uzun yıllardır hayal kurup da 4-5 yıl önce başlarını sokmak için sıcak bir yuva satın alan yeni evli memur bir çiftin, piyasaya para akmaması nedeniyle sabah iş yerinin kapısını açıp siftah bile yapamayan esnafın, hayvanına yem alacak parası kalmayan hayvancının, tarım yapmanın artık zul olduğuna inanan çiftçinin, günde 12 saat çalışmaya zorlanan ve emeğinin karşılığını alamayan tezgahtarın ve kasiyerin, işi olmayıp ailesinin yanında kalmak zorunda kalan gençlerin, piyasadan alacağı olup da tahsil edemeyip borçlarını ödeyemeyen esnafın, üniversitede 2 evlat okuturken harçlarını ödeyemeyip bir evladını okuldan almak zorunda kalan babanın, sosyal ve demokratik hakları olmayıp angarya çalıştırılan polis memurlarının, aylardır angarya çalıştırılmak istenen ve maaş alamayan Belediye çalışanlarının, üniversite eğitimi devletten aldığı bursa bağlı olup da aylardır burs parası alamayan üniversite öğrencisinin ve en önemlisi yaklaşık 3 yıldır ezilen bu halkın yerine koyunuz, yani EMPATİ yapınız bakalım hayat size mi güzel yoksa halka mı?
Ancak belli koşullar altında bu empatiyi yapmak lazım; öncelikle empati kurduğunuzda karşınızdakinin duygu ve düşüncelerini anlamak esasına bağlı kalarak evinizden veya makamınızdan değil empati kurmanızı talep ettiğimiz halkın yaşam koşullarını itibar alınarak bu eylem yapılmalıdır.
Yani anlayacağınız EMPATİ ile SEMPATİ’yi karıştırmadan bu işi yapın ki toplumun genelinin ne halde olduğunu göresiniz. Bu işler öyle restoran restoran gezerek ona buna yemek verip yandaş toplamaya, yada kendi makamını sağlama almak için ona obürüne iş, arsa, menfaat sözü vermeye benzemez. Tabi yukarıda da bahsettiğim gibi önce duygu ve vicdan sahibi olmak lazım ki karşınızdaki insanların da duygularını anlayabilesiniz.
Bu arada sizlere de bir tüyo vereyim; empati kurmak sosyal ilişkilerde bir çok kolaylık sağlamaktadır. Kişinin karşısındaki insanı anladığını ve onu önemsediğini göstermesini sağlar. Bu sayede iletişim kolaylaşır. Yanlış anlaşılmalar azalır, samimiyet ve güven ortamı hızla gelişir, sorunlar ve problemler daha kolay dile getirilir ve bu sayede bunlara daha çabuk ve kolay çözümler üretilir. Daha yakın, anlamlı ve yardımı dokunan arkadaşlıklar oluşur. Ama tüm bunları yapamadığınızı bildiğim için bu sayılanların da tam tersi gerçekleşiyor toplum içerisinde.
Hükümet icraatları günden güne halkına yabancılaşıyor, adeta halkını ötekileştiriyor. Anayasa’da da belirtildiği üzere belirli zümrelere yapılan nemalanma yasalara da aykırı olmasına rağmen hep aynı kişi veya çevrelerine devletin her türlü imkanları rant adı altında peşkeş çekiliyor. Tabi Hükümetin de bu yasalara uymasını beklemek saflık olur !!
Zati İrsen Bey’in daha önceki ifadelerinde de belirttiği gibi özellikle Lefkoşa Türk Belediyesi’nde yine kendi partisine mensup Belediye Başkanı ve meclis üyeleri tarafından yaratılan kaosun aşılmasında Bakanlar Kurulu tarafından alınan yasa gücündeki kararname’nin yasalara aykırı olduğunu bile bile alınmış bir karar olduğunu bizzat kendisi dillendirilmişti. Yani yasalar hukuk tarafından güvence altına alınsa da “biz bildiğimizi okuruz” deniyor kısacası….
Netice itibarı ile halkıyla EMPATİ kuramayan Hükümete halkın da SEMPATİSİ kalmadı…
Hükümete de bir ders olması babında bir halk masalını da sizlerin takdirine bırakıyorum;
“Göğsü kınalı bir serçe varmış. Gök gürlediği zamanlar tir tir titreyerek yere yatar, gök yıkılmasın diye de ayaklarını havaya kaldırırmış. Bir yandan da "korkumdan kırk kantar yağım eridi" dermiş. Birgün birisi demiş ki "sen kendin beş dirhem gelmezsin; nerden oluyor da kırk kantar yağın eriyor?" .Bunun üzerine serçe şu cevabı vermiş; herkesin kendine göre dirhemi, kantarı var; siz ne anlarsınız".
Yukarıdaki masalda verilmek istenen mesaj kanımca şudur: Her insanın,hatta her canlının olaylara kendine özgü bir bakış açısı vardır. Dışarıdan baktığımızda bunu göremeyiz ve bu yüzden de onun bazı davranışlarına anlam veremeyiz. Kendimizi karşıdakinin yerine koyup olaylara onun gözüyle bakabilirsek, ancak bu durumda onun duygularını ve düşüncelerini anlamamız, dolayısıyla da davranışlarına anlam vermemiz mümkün olur.
Hadi kalın sağlıcakla……