Bayram mı dediniz!

Dost sohbetlerinde bizim yaşıtlar hep vurgular;
Nerde o eski bayramlar diye!
Herkes anılarını anlatır ve ortak özellik ise bayram alışverişinde alınan gıcır gıcır ayakkabıların yatak altında saklanmasıdır!
Bayram sabahı babalardan alınan harçlıklar…
Ve bayram boyunca o harçlıkların bayram yerlerinde doya doya harcanması…
Aile ziyaretleri, kalabalık masalarda yenilen yemekler, özellikle de aile büyüklerine yapılan ziyaretler…
Kaç aile yapıyor ki şimdi bunları!
Hele de rahmetli babamın günler öncesinden resimli kartların arkasına yazıp dost ve tanıdıklara gönderilen tebrik kartları…
Duygu vardı o zamanlar!
Şimdi teknoloji hepimizi esir aldı ve kuru birer mesajla bitiyor bayramlar…
İstisnalar elbette hariç ama başkalarının hazırladığı kalıplaşmış bayram mesajlarını göndermek sanki bir nimet olarak görülüyor!
Ve bayram boyunca gelen ve giden yüzlerce mesaj…
Ne yalan söyleyeyim birçoğuna bakmam, okumam cevap bile vermem!
En kötüsü de bizim bayram günleri yaşadığımız heyecanın şimdiki çocuklarda hiç yaşanmaması!
Hadi biz biraz gördük geçirdik ama çocuklar tamamen teknolojiye teslim!
Hele de aileler biraz da ihmalkar olduğu için ne sevgi kalmış ne saygı, duygusuz bir geleceğin temellerini hep birlikte atıyoruz!
En çok niye kızarım bilir misiniz?
Daha 10 yaşındaki çocuğun eline verilen binlerce liralık akıllı telefonlara!
Aslında ben bayram yazısı filan yazmayı hiç beceremem;
Dün yeni bakanlarımızdan ardı ardına bayram ve 20 Temmuz mesajları gelmeye başlayınca yazmak şart olmuştu!
Dün bakanlık koltuğuna oturduktan sonra yaptıkları ilk icraat önce Ramazan Bayramı’nı sonra da 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramını kutlamak oldu bir çok yeni bakanın görevi…
Her gelen basın bildirisini okudukça kızgınlığım bir o kadar arttı!
Bilirsiniz milli ve dini günlerde mesaj göndermezlerse kesinlikle olmaz…
Bakanların sekreter ya da özel kalemleri dosyadan çıkarırlar eski bayram mesajlarını ve sadece tarih değiştirip bakanlarına da imzalattıktan sonra basına servis ederler!
Saçma bir yarıştır aslında bu, ruhsuz ve duygusuz kalıplaşmış cümleler…
Artık bayramlar birlik ve beraberliğin bir simgesi değil, tatillerin, gezmelerin ve içmelerin sembolü oldu…
Eskiden bayramlarda çarşı alışverişleri yapılır, çarşının yolları kilitlenir, esnaf kesimi asıl bayram yapardı…
Şimdi o da çok gerilerde kaldı…
Bayram alışverişleri bitti tatil alışverişleri yapılıyor şimdi…
Hadi biz o eski duygu dolu bayramları yaşadık da, anıları bile yetiyor çoğu zaman…
Peki şimdiki gençlik, onların ileriki anılarında neler olacak, en fazla da bunu merak ederim!
Bayramınız da tatiliniz de hayırlı olsun…
 
 
Bayındırlık nire kültür nire!
 
Yani Sayın Talat gibi çok deneyimli bir siyasetçiyi tanımasak ‘bu ne perhiz bu ne lahana turşusu’ diyeceğiz!
Ama yine de çok ön yargılı olmak istemiyoruz…
Bayındırlık Bakanlığı’nın altına Kültür Dairesi’nin de alınması malumunuz toplumun büyük bir kesimi tarafından tepki ile karşılandı…
Herkes özellikle de sosyal medyada ne alaka deyip şaşkınlığını ortaya koyuyor, haklı olarak!
Ben yine iyiye yoracağım;
Hani şu yıllar önce yanan bir devlet tiyatro binamız vardı ya…
Bu hükümet onun için Kültür Dairesi’ni Bayındırlığın altına verdi, bir an önce tiyatro binası inşaat edilsin diye!
Olur mu olur…
 
 
Kampüsün içinde kaza mı olur!
 
Trafik kazalarında sabıkamız hayli fazla ve dünya standartlarında en çok ölümlü kazalar biz de oluyor ama biz DAÜ kampüsü içinde meydana gelen trafik kazalarına hiçbir anlam veremiyoruz…
Neredeyse burada her ay ciddi bir trafik kazası oluyor, hatta öğrenci kardeşlerimiz nasıl beceriyor bilemiyoruz ama araçlarını deviriyorlar!
Azami hızın 30-40 km olduğu burada gençler nasıl kaza yapmayı beceriyor doğrusu bu kesinlikle bilimsel olarak araştırılmalı!
 
 
 
Mağusalı CTP’liler kızgın!
 
Dün bir grup CTP’li olarak bilinen Mağusalı arkadaşlarla ayaküstü sohbet etme fırsatı bulduk…
Konu elbette CTP-UBP koalisyon hükümeti idi…
En azından benim konuştuklarım iki zıt partinin hükümet olmasına pek kızmamışa benziyorlardı ama partileri tarafından Mağusalı bir bakan olmamasına epey tepkiliydiler…
Ve bana şöyle bir görev verdiler;
“Bunu sayfanda yaz ama sakın bizim adımızı verme!”
Hiç merak etmeyin dostlar, şimdiye kadar kaynağımızı ne sattık ne de kiraya verdik”
 
 
Güneydeki bankalarda parası olanlar sıkıntılı!
 
Yine bir dost sohbetindeyiz;
Arkadaşlardan birisi fena halde yakınıyordu…
“Güney’de bir bankada 15 bin Eurom var geçenlerde gittim ve parayı çekmek istedim ama vermediler…”
Niye diye sorduğumda da şöyle dedi;
“Hükümetleri karar almış bankada parası olanlara haftada sadece 1000’er Euro ödeme yapılacakmış…
“Ha keşke yatırmasaydım” dedi!
Ha şunu bileydin kardeşim…
 
 
MESAJ KUTUSU
 
Sayın Sunat ATUN, eski bakan Dinçyürek’in haberi bile olmadan, ayrıca odadaki özel eşyalarını bile toplamadan gidip bakanlık koltuğuna oturmanız hiç de hoş olmadı. Biz sizi etik değerlere epey bağlı birisi olarak tanımıştık yoksa yanıldık mı?
Sayın Kutlay ERK, hem hükümettesiniz hem de Ulaştırma Bakanlığı ihaleleri bundan böyle riskli diye açıklamada bulunuyorsunuz! Çelişkili açıklamalarınız toplum tarafından da hoş karşılanmıyor bir dostunuz olarak uyaralım dedik…
Sayın Tahsin ERTUĞRULOĞLU, daha bakanlık koltuğuna oturmadan kurultayda aday olacağınızı söylemeye başlamışsınız bile! Anladığımız kadarıyla Hüseyin başkan bu işten vaz geçip size destek verecek değil mi?
Sayın Hasan BAŞOĞLU, bakanlar arasında kravatsız tek sizin spor kıyafetli resim yayınlanınca ilk icraat olarak basına takım elbiseli bir resim servis etmek olmuş, doğrusu da buydu. Bu arada KTHY’deki eski göreviniz konusu mercek altına yatırılıyor şimdiden hazırlıklı olun…
Sayın Kutlu EVREN, yani daha bakanlığınızın ilk gününde eski bakana çok ayıp ettiniz ve onu Sunat Atun ile karşı karşıya getirdiniz. Daha ilk günden böyle ciddi hatalar yaparsanız demek ki bu köşenin müdavimleri arasına gireceksiniz…
Sayın Nazım ÇAVUŞOĞLU, genel başkan adaylığı konusunda bir gelip bir gidiyorsunuz ama kabinede yer almayınca ‘artık adayım’ demeye başlamışsınız. Bu arada özellikle bölgenizde büyük bir desteğe sahipsiniz bilesiniz!
Sayın Mehmet Ali TALAT, Türkiye’den kimse genel başkanlığınızı kutlamadı diye sitem ederken Tayyip bey bunu duymuş ve 20 Temmuz’da adaya gelme kararı almış. Ankara’nın istihbaratı iyi işliyor değil mi?
Sayın Hakan DİNÇYÜREK, yani dün bakanlıkta sizin başınıza gelenler büyük ihtimalle dünyada ne duyulmuş ne de görülmüştür. Üzülürüm de yeni bakana takdim edeceğiniz lokum ve çikolatalara üzülürüm. Şu koltukların gözü kör olsun inşallah değil mi?
Sayın Aziz GÜRPINAR, kim ne derse desin bakanlar içinde en büyük sorumluluk sizin üstünüze kaldı! Tam da evde emeklilik yaşayacakken şimdi iki bakanlığın sorumluluğunu aldınız. Başarılı olacağınızdan hiç kuşkumuz yoktur…
Sayın Erdal GÜRKAY, hem konusunda çok uzman bir akademisyen hem de Sayın Talat’ın yakın dostu olarak son bir güne kadar Maliye Bakanlığında isminiz ön plandaydı ama ne olduysa son gün oldu ve parti içi dengelerin kurbanı oldunuz. Bir dahaki sefere inşallah…
Sayın Mehmet HARMANCI, Hamitköy yolu üzerindeki dorsenin kaldırılması konusunda sözünüzde durdunuz ve dün nihayet vatandaşın inadı kırıldı ve görüntü kirliliği ortadan kalktı. Hassasiyetinizden dolayı teşekkür ederiz…
Sayın Emine ÇOLAK, Dışişleri Bakanlığına atandıktan sonra bakanlık çalışanları hemen bir istihbarat yaptı ve çok disiplinli olduğunuzu öğrendi. Özellikle işe geç gelen ve kaytaran çalışanlara müsamahanız olmadığını söyleniyor. İnşallah bütün bakanlara örnek olur.
Sayın Muslu AKGÜNEY, Bayındırlık Çevre ve Kültür Bakanlığı özel kalem müdürlüğünüz hayırlı ve uğurlu olsun. Kutlu bey hiç tereddüt bile etmeden bayram sonrası ilk olarak sizi atayacak ve sizden de çok şey bekliyor bilesiniz…
Sayın Hasan SADIKOĞLU, dün sizin bölgeden o kadar çok telefon geldi ki ben bütün hepsini size yönlendirdim. Belki bayram sürecinde konuşulacak konular değil ama bıçak da kemiğe dayanmış durumda bilesiniz…