Başbakan bir şekilde elini masaya vurmalı!

Devlette tam anlamıyla bir otorite boşluğu yaşanıyor…

Salgın ve vaka sayıları tam gaz giderken siyasette yaşanan keşmekeş nedeniyle ülkenin önünü görmesinin imkanı yok!

Hükümetin aldığı kararlar bile yine başka hükümet üyeleri tarafından tepki ile karşılanıyorsa belli bir çoğu yanlıştır…

Örneğin PCR testlerinin ücretlendirilmesi!

Sadece hükümetin bazı üyeleri değil toplum infial içinde…

Burada bir şeyi unutuyoruz;

Niçin böyle bir karar alındı diye soran yok, sorgulayan hiç yok…

Bu kararı alanlara top yekun saldırıyoruz!

Oysa olay tamamen duygusal…

Kasada mangır kalmadı!

Olay bu kadar basit…

Burada suçlu Maliye Bakanlığı mı?

Kesinlikle hayır…

Bu bakanlık başka bakanlıklara benzemez!

Başka bakanlıklarla para yoksa işler durur, yöneticiler el ense yatar ama Maliye’nin böyle bir lüksü yoktur…

Maaşlar bir tamam zamanında ödenecek, emekliler ödenecek, Covid-19 belası için yığınla para ödenecek!

Para olmayınca da bakanlar haliyle birbirine düşüp kendini haklı ilan etmeye çalışacak…

Yanlışın daniskası buradadır!

Kimsenin kimseye neden para yok diye hesap sorması da abesten öte değildir…

Ama işte gelin görün ki araya bir de otorite boşluğu girince komedi ve dram bir arada yaşanıyor…

Bizde hükümette otoritenin başı Başbakanın ta kendisidir!

Hani sürekli olarak salgın döneminde çok başarılıyız diyor ya…

Hadi vaka sayıları geçmiş aylarda hayli azdı!

Şimdi korkutucu boyutlarda…

Bu konuda hala bir başarıdan bahsedilebilir mi?

Hadi onu geçelim herkes kendini başarılı görmeye devam etsin…

Ya salgın ile ilgili yaşanan ekonomik kriz nedeniyle bir başarı söz konusu mudur?

Fazla yoruma gerek yok!

Dur ortadadır…

Kabinede maddi konular nedeniyle birbirine düşmüş bir bakanlar birbirini suçlayıp laf dalaşında bulunuyorlar!

Birbirinin sırtına basıp sanki de siyasi rant savaşı yapar gibi…

Bütçe bitmiş tükenmiş!

Artık maaşların örenmesi bile mucize olarak nitelendiriliyor…

Ama bizimkiler kurultay kapışmasına devam ediyor!

Kesinlikle kabul edilemez…

Hükümet bir bütündür, eğer suçlanacak birileri varsa da öncelikle hükümetin başıdır…

Yine PCR testleri meselesine dönelim…

Bülent Ersoy faciası ciddi bir şekilde patlak verdi!

Tabi ki o da birkaç gün içinde kapanıp gidecek…

Ama şimdi haliyle kafalarda binlerce soru işareti oluştu!

En azından şunu öğrendik ki PCR testlerinde hile hurda olduğu ortaya çıktı…

Yani maddi rant!

Böyle bir dönemde bile insanlar sağlık filan dinlemeyip ceplerini dolduruyorlar…

Peki şimdi sormazlar mı adama?

Bu ülkede günlük yaklaşık 15-20 bin arası PCR testi yapılıyor…

Bunların sahte olup olmadığını kim denetliyor, sorgulayıp peşine düşüyor?

Hadi bakalım cevap verin…

Başbakan günde 1 Milyon TL PCR testlerine para ödüyoruz deyip bundan böyle paralı olmasının önünü açtı ilgili bakan da bu karara karşı çıktı ya!

Her gün ödenen 1 milyon TL’den kimlerin cebine resmen para akıyor ya da akıtılıyor?

Hırsızlık, arsızlık ve soygun devam mı edecek!

Son olarak…

PCR testleri eğer gerçekten maddi durum kötüyse paralı olacaksa olsun!

Ama bu konuda insaflı olmak kaydıyla…

Bu memlekette herkes aynı bütçeye sahip değil!

Geliri iyi ve kamu çalışanları için çok bir maddi külfet olmayabilir ama…

Özel sektör öyle mi?

İnsanlar inim inim inliyor…

Birçoğu borç batağında!

Kredi kartları patlamış…

Sosyal patlamanın eşiğindeler!

Çok iyi hesap kitap yapmak gerek…

Sapla samanı karıştırmamak gerek!

MESAJ KUTUSU

Sayın Ünal ÜSTEL, İskele’de yapılan sahte PCR testleri göstermiştir ki artık bu işin peşine düşme vakti gelmiştir. Ülke çapında yapılan tüm testlerin artık denetim altına alınması hatta gerekirse bir rapor halinde kamuoyuyla paylaşılması şart hale gelmiştir. Milletin ensesinden geçinen laboratuar işletmeleri gün yüzüne çıkarılsın!

Sayın Abdullah AKTOLGALI, yönetim kurulu başkanlığını yaptığınız Zirai Levazım’a uzun süredir uğramadığınız ve sıkıntıların da hat safhada olduğu konuşuluyor. Çalışanlar da endişeli ve boş oturmaktan bıktıklarını belirten mesajlar göndermeye başladı.

Sayın Ersin TATAR, UBP’de kurultay hazırlıklarında hakem görevini üstlenip de adaylarla bire bir konuşunca nihayet uzlaşma sağlanmış ve her hangi bir engel kalmamış. Demek ki parti içinde akil insanlara çok ihtiyaç duyulan bir dönem yaşanıyor…

Sayın Nazım ÇAVUŞOĞLU, pilot oğlunuzun önceki akşam nişan töreni dillere destan bir şekilde gerçekleşmiş ve Oskar ailesiyle de artık dünür olmuşsunuz. Bu arada davul eşliğinde kısa da olsa oynamamız tam not aldı diye duyduk. Genç çifte şimdiden bir ömür boyu sağlık ve mutluluklar dileriz…Davulcu da maşallah tam döktürmüş!

Sayın Erhan ARIKLI, geçmişte de medyada tetikçi vardı ancak şimdi internet gazeteleri sayesinde oran fazlasıyla arttı. Şu raconu bozanları diyoruz isimleriyle bir deşifre etseniz de bari diğerleri zan altında kalmasın, fena mı olur yani!

Sayın Dursun OĞUZ, muhalefet yetmezmiş gibi şimdi bazı hükümet üyelerinin de maddi olarak doğrudan size saldırması beklenen bir gelişmeydi ama acaba bunlardan hangisi maaşların nasıl ödendiğini sordu mu? Bakalım bu ödemeler daha ne kadar sağlıklı bir şekilde devam edecek biz de merak ediyoruz doğrusu…

Sayın Cihan KOMBOS, Bostancı’dan bazı bölge insanları bileklikle vatandaşın arasına katıldığınız yönünde ihbarlar yapmaya başladı. Yanlış anlaşılma ya da dedikodulara olarak vermemek için küçük de olsa bir açıklama şart oldu sanki…

Sayın Necdet NUMAN, UBP Girne İlçe Başkanlığına aday olmak için nabız yokladığınız ve bu hafta içinde karar alacağınız konuşulmaya başlandı. Siyasette çok tecrübelisiniz ama partililer artık bu sorumlulukları gençlerin almasını istiyorlar. Dikkate almakta yarar görüyoruz…

Sayın Evrim KAMALI, mahkeme koridorlarının değişmez bir ismi olarak Hukuk Fakültesi’ne derece ile bitirip diploma aldığınızı memnuniyetle öğrendik, hayırlı olsun. Şimdi sıra artık bu mesleğe atlayıp yargının saygınlığını korumaktadır, yolunuz açık olsun…

Sayın Perihan AZİZ, hayatı belgesel olmaya hak kazanmak her meslektaşa nasip olmaz kararır üretenleri alkışlıyoruz. Yarım asra veren mücadelenizi izlemek bizim için de büyük şeref ve onur olacaktır, tebrik ederiz…