Bakan Bakırcı’dan, Kaşif’e bir kıyak daha!
Çevre ve Doğal Kaynaklar Bakanı Hamit Bakırcı’yı, bakanlığa Kaşif’in kızı Efsun hanımı atadı diye eleştirmiş, atamanın her ne kadar yasal olsa da etik olmadığının altını çizmiştik.
Bakan Bakırcı da İstanbul’da yoğun toplantılar içinde haberi okumuş ve bizi arayarak, atamanın bir kıyak olmadığını, siyasette yeni olduğu için tecrübeli insanlarla çalışmak istediğini kendince anlatmıştı.
Ama bürokrasiyle hiç alakalı olmayan özel kalem müdürünün atanmasına bir kulp bulamamıştı.
Ama kendiyle çelişen bir açıklama olduğunun farkına vardı ve bir daha da cevap vermedi…
Genelde öyle olur zaten, söylenecek çok bir laf kalmadığı için susmak en doğru iştir.
…
Yeni Çevre Dairesi Müdürümüz Hasibe Kusetoğlu oldu…
Öncelikle hayırlara vesile olsun diyerek tebrik edelim…
Yıllarca aynı dairede çalışan birisi olduğu için hakkıydı ya da değildi diye yorumda bulunmayacağız!
Ama Kusetoğlu’nun da ne hikmettir ki Kaşif’in yeğeni olduğunu bilmenizi istedik…
Hasibe hanımı tanır mıyız, tanımayız!
Kendisine karşı da ön yargılı olmak da istemeyiz ama, Bakan Bakırcı’ya şunu sormayı da kendimize görev biliriz;
Dairede Kaşif’in yeğeninden başka atayacak kimse yok muydu da toplumda yine ‘kıyak’ olarak nitelendirilecek bir atamayı tercih etmiştir?
Bu görüş öncelikle bizim değil, daire içindeki başka kişilerin görüşleridir.
Bu atama da yasal olsa da etik olmadı Sayın bakan!
…
O tarihte Bakan Bakarcı’ya hitaben yazdığımız yazıyı bir kez daha sizinle paylaşma ihtiyacı duyduk.
Belki bakan ilgi duyar ve bize yeni bir açıklama yapar diye;
…
“Bu atama etik değildir, diye yazmıştık…
Yazısı Kıbrıs Time’a koyduktan yaklaşık bir saat sonra Çevre ve Doğal Kaynaklar Bakanı Hamit Bakırcı telefonla aradı.
İstanbul’da çok önemli bir toplantıdaymış…
O hengamenin içinde bizi takip edecek hali yok tabi ki!
Birileri uçurmuştur haberi…
Hani şu Ahmet Kaşif’ın kızının müdürlüğe atanması meselesi.
Biz o yazıda atamanın yasal zemin içinde olduğunu ama etik olmadığını ima etmeye çalışmıştık.
Yani vicdanlarda kabul görmeyeceğini ifade ettik…
…
Hamit bey epey rahatsız olmuş yazıdan;
“Atama tamamen benim iradem ile gerçekleşen atamadır” diye girdi söze…
Gerekçe olarak da, kendisinin yeni bir bakan olmasından dolayı bürokraside tecrübeli arkadaşlarla çalışmak istemesi gerekliliği üzerinde durdu…
Altını çizerek de ‘ bu atama Kaşif’in baskısı ile olmadı’ diye vurguladı…
Acemilik ancak bu kadar olur;
Şimdi de sayın Bakırcı’ya sormaz mıyız?
Madem ki ekip arkadaşlarınızı tecrübeli isimlerden seçmek istiyorsunuz ki bu gayet doğaldır, peki o zaman özel kaleminizi niçin bürokrasiyle hiç ilgisi olmayan, sigortacılık yapan birisini tercih ettiniz?
…
Hamit bey, gerçekten de çok değerli bir insan…
Doktorluğunun yanı sıra kişiliği ile de kendisini hissettiren birisi…
Seçim sonuçları belli olduğunda ismini kazananlar arasında görünce de epey sevinmiştim.
Çünkü artık, sadece ben değil kamuoyu eski siyasetçi tiplemesinden bıkıp usanmıştık…
Meclis’in yeni yüzlerle tanışmasını istemiş ve yıpranmamış isimlerin halkı mecliste temsil etmesini arzulamıştık.
Zaten İskele halkı da kendisini meclise sokarak iradesini gösterdi.
Bundan sonrası da Bakırcı ve onun gibi yeni yüzlere kalmıştır.
…
Sayın Bakan’a ve bundan sonra siyasete atılacak olan değerli kişilere şöyle seslenmek isterim;
Siyasete girmeden önce, başta aileniz olmak üzere yakın akrabaları ve dost çevresine şunu ima etmeniz gerek;
“Ben siyasete giriyorum ama hiçbir yakınım bu siyaset döneminde devletin hiçbir menfaatinden nemalanmak istemeyecek…”
Biz artık böyle siyasetçiler görmek istiyoruz!
Ailesi, akrabası ya da yakın dostları ve de partisinden daha çok toplumun geneli için çalışacak, bunu yaparken de adaleti ön planda tutacak…
Zira bunu yapmazsınız, vatandaş da ‘bunların hepsi aynı’ diye tutturur ve bundan etkilenecek olan yine siyasetin kendisidir.
…
Ahmet Kaşif’in oğlu müteahhitlik yapıyorsa aç mı kalacak?
Elbette değil!
Ama işini yaparken işlerine babasını karıştırmayacak…
Babası da kapı kapı gezip oğluna ihale istemeyecek!
Ahmet Kaşif’in kızı eğer başarılı bir devlet memuruysa, işinde gerektiği gibi yükselemeyecek mi?
Elbette yükselecek ama bunu babasının bakan olduğu bir dönemde değil, olmadığı bir dönemde yapacak…
Bakın o zaman kimsenin bir itirazı olur mu?
Şimdi diyebilirsiniz ki, eski siyasiler bir bakın, onların evlatları yakınları nerelere kadar geldiler.
Doğrudur, bir çoğu hak etmeden şimdi bazı makamları işgal etmektedirler…
Ama şunu da unutmamak lazım ki, eski kötü örnekleri kendimize rehber edinirsek, onar yaptı ben de yaparız mantığı ile gidersek bunun toplumun geneline yararı nedir ki?
İki yanlışın bir doğru etmediğini kavrayalım lütfen artık..”
(11 Kasım 2013)
Günün Fotoğrafı
MESAJ KUTUSU
Sayın Hamit BAKIRCI, Ahmet Kaşif’e ikinci kıyağı da yaptınız. Bakalım bunu nasıl açıklayacaksınız? Atamalara hısım akraba zihniyeti ile devam ederseniz bir daha ki seçimlere DP’den seçilmeniz söz konusu bile değil. Yok başka partiden aday olursanız işte onu bilemeyiz!
…
Sayın Yener ERSOY, eşinizin 1. Derece Amir olması için yasal değişiklikte epey bastırdığınızı öğrendik. Bu ülke artık kıyak atamalardan ve terfilerden bıktı usandı. Kendi makamınıza eşinizi hazırlamanız çalışanlar arasında epey tepki topladı. Bizden uyarması!
…
Sayın Serdar DENKTAŞ, Genel sekreter krizinin çözülmesi hem sizin hem de partiniz için hayırlı olur inşallah. 7 senedir muhalefette olan bir partinin genel sekreterini dışlamak zaten size de yakışmayacaktı…Resmen direkten döndünüz!
…
Sayın Hakan DİNÇYÜREK, Denktaş-Şonya gerginliğinde son gün devreye girerek arabuluculuk yaptığınız ve küskünleri barıştırdığınızı öğrendik. İyi de yaptınız çünkü partiniz geri dönüşü olmayan bir yoldan geri döndü.
…
Sayın Reşat AKAR, gazete ile birlikte şans oyunu kuponu dağıtmanız Milli Piyango idaresini harekete geçirmiş ve siz de mecburi olarak piyango bayiliği almışsınız. Zaten ben de emekli olunca piyango bileti satmayı düşünüyordum, biletleri sizden alırım değil mi?
…
Sayın Mustafa AKINCI, tam 38 kişi size ‘Cumhurbaşkanım’ diye hitap ettiğine göre artık geriye sadece 2 kişi kaldı demektir. Bir kelimeyi 40 kere söylersen gerçek olur diye boşuna söylememişler olsa gerek değil mi? Siz yine de dolduruşa gelmeyin deriz…
…
Sayın Ahmet HAVUTÇU, KTHY eski çalışanlarının tazminatlarının bir bölümünün ödenmesi için yoğun çalıştığınız ama ödemelerin bürokrasiye takıldığını öğrendik. Gözünüzü seveyim gerekirse 24 saat uyumayın ve yeni yıl girmeden bu çalışmayı tamamlayın. Bütün gözler şimdi sizin üzerinizde…
…
Sayın Başaran DÜZGÜN, ha keşke şu belgelerin ismini plan olarak değil de tutanak olarak kullansaydınız. Yine de gazetecilikte olur böyle şeyler, çok yakında unutulur gider, fazla dert etmeyin…
…
Sayın Ahmet GULLE, kapalı mekanlarda sigara kullanımı hızla artıyor. Çoktandır denetim yapılmadığı da iddia ediliyor. Sigara kullanmayanlar epey tepkili haberiniz olsun…
…
Sayın Mustafa YEŞİL, Mağusa’nın Maraş bölgesi halkı sizi yerel seçimlerde aday çıkarmak için kulislere başlamış bile…Birilerinden intikam alınacak ama kimden daha onu ben de çözemedim! Hayırlı olsun diyelim…
…
Sayın Enver KARAKAYA, akaryakıta hep hükümetler zam yapacak değil ya! Bu kez de siz yapmışsınız ve bütün sosyal medyayı da peşinize takmışsınız. Sizin canınız sağ olsun…
…
Sayın Süleyman ERGÜÇLÜ, bazı gazeteci dostlarınızın telefonlarındaki Türkçe menüyü bozup onlara ecel terleri döktürüyormuşsunuz. Huylu huyundan vaz geçmez sözü acaba sizin için mi söylenmiş?
…
Sayın Asım AKANSOY, TDP’ye sahip çıkmanız kamuoyunda takdirle karşılandı da sizin kurmaylar bu konuda hala sessiz kalmayı yeğleyerek siyasi ayıp işliyorlar. Parti içi muhalefete biraz gaz verin bakalım işe yarayacak mı?
…
Sayın Ahmet KAŞİF, yine ne yaptınız ne ettiniz kardeşinizin kızını müdür yaptırdınız. Devlet malının deniz yemeyenin keriz olduğu bir ülkede artık bu haberlere şaşırmamaya başladık.
…
Sayın Tevfik GÖREN, kahve falında yeni bir makam görülmüş diyorlar. Artık üç vakte kadar mı olur yoksa 5 vakte kadar mı onu da falcınıza sormanız gerekir. Hayırlısıyla olsun deriz…
…
Günün Fıkrası
Ha keşke
Yeni evli çift sabah uyanırlar, yatakta muhabbet başlar, Kadın sorar kocasına;
-Ya senin ayakların neden bu kadar büyük?.
-Çocukluğumda çok yalın ayak gezdim de ondan.
Peki ya, kafan neden bu kadar iri?
-Çocukluğumda hiç şapka giymezdim de, ondan.
Kadın bir süre düşündükten sonra:
-Vah Vah! , ne olurdu çocukluğunda birazda külotsuz gezseydin!.