Ankara musluğu kapatınca…

Turizm Bakanı Ataoğlu ülkeye gelen turistlerde artış olduğunu söyledi…

Allah versin daha çok gelsin!

Bu konuda Türkiye’nin yardımları çok büyük…

Koltuk başına çok ciddi bir katkı yapıyorlar!

Haliyle gelen turist için de tatil daha ucuza patlıyor…

Bu nedenle acenteler daha fazla turist gelsin diye dünyanın her yerinde sondaj yapıyor!

Bazıları Türkiye’nin bu katkılarına bile muhalefet yapsa da madem ki turizm ülkesiyiz kimse kızmasın, parlamasın…

Elbette gönül isterdi ki tanınmış bir ülke olalım ve adanın bu yanına da her yerden turist aksın, kim istemez ki kendi yağıyla kendi ciğerini kavuran bir ülke olmayı!

İlgili bakanlık da hükümet de bir açıklama yapmıyor ama…

Bize gelen bilgilere göre Ankara bu yıl için bu konuda teşvik vermeyecek!

Bunu da bizimkilere söylemişler…

Düşünün bir kere acenteler ve işletmeler 2017 yaz turizmi için bağlantıları çoktan kurup yerleri ayarlamışlar ama!

Artık koltuk başına katkı yok…

Herkes kendi başının çaresine bakacak!

Yani bir çok acente batacak…

Bunun başka bir açıklaması yok, durum fenadan daha fena!

Peki Ankara niçin bu sene acentelere koltuk başına yardım yapmayacak…

Çünkü hükümet sözünde durmadı!

Ankara ile o kadar çok reform ve yeniden yapılanma anlaşması imzalandı ki…

Bunlar sadece imzada kaldı!

Bir çoğu uygulamaya konulamadı…

Çünkü biz atıp tutuyoruz ama kendi ayaklarımız üzerinde durmayı istemiyoruz!

Kimse elini taşın altına sokmuyor…

Siyasi rantı kaptırmayalım diye!

Partizanlık ve popülizm devam etsin diye…

Bol keseden yemeye devam edelim ama makamlar devam etsin mantığı var bizde!

Bu nedenle;

Ev ödevini yapmayan, kendi attığı imzanın arkasında durmayan bir KKTC ortaya çıkınca…

Ankara haklı olarak biraz da yaptırım olsun diye kapattı muslukları!

Sadece turizmde değil…

Sağlık, tarım, eğitim gibi bütün konularda!

Bu yıl yeni Lefkoşa Devlet Hastanesi’nin temelleri atılacaktı, bu karar Ankara tarafından iptal edildi…

Açık açık da söylediler!

Reform paketleri uygulamaya sokulmadı diye…

Bu yüzden devletin kazancı sadece tarıma, hayvancıya verilince şimdi de maaş ödemesi sıkıntısı baş gösterdi…

Mart maaşları nasıl ödenecek büyük bir muamma!

Onun içindir…

Artık bu ülkede erken bir genel seçim şart hale gelmiştir!

Seçim olsa ne olacak ki diyenler olabilir…

Diyelim ki oldu ve yeni bir hükümet modeli ile karşı karşıya kaldık!

Devlette devamlılık kuralı olduğu için daha önce reformlar konusunda imzalanan protokoller yine gündemde olacak…

Yok ben imzalamadım diye kimse bu işten yırtamayacak!

Böyle dersen de hükümete talip olmayacaksın, muhalefette pinekleyip duracaksın…

Çünkü giyeceğin gömlek ateşten de öte bir şey olacak!

Onun için Ankara’ya filan sitem etmeye gerek yok…

Biz seçtik, koltuklara getirdik ama onlar popülizmde ısrar edince bu günlere kadar geldik!

Dünkü yazımızda bizi 82’nci vilayet olarak görüyorlar deyince ben de epey tepki göstermiştim…

Aslında bu tepki oradakilere değil buradakilereydi!

Çünkü biz hiçbir şey yapmadığımızdan, sadece günübirlik kararlarla ülkeyi yönetmeye kalktığımızdan 82’nci vilayet olmaya kendi kendimizi sürüklüyoruz…

40 yıla yakındır bu böyle!

Ganimet kültürüne sonra da kolay kazanmaya o kadar çok alıştırıldık ki…

Türkiye’ye dilenci gibi el uzatmaktan başka bir icraatımız olmadı!

Elbette Türkiye bizim Anavatanımız, tek dayanağımız ama…

Bu ilişkiyi o kadar çok suistimal edip hayırlı bir evlat olmadık ki!

Şimdi musluklar birer birer kapanıyor…

Allah yardımcımız olsun!

“Hastaneler kötü olmalı ki…”

Dün 30 yıllık bir hekim arkadaşla tanıştım…

Uzun süre mesleğini Türkiye’de yaptıktan sonra ülkesine dönmüş ve kliniğini açmış!

En vurucu sözleri şu oldu;

KKTC 30 yıldır hastaneler konusunda bir adım bile ilerlemedi!..

Hem de Türkiye’nin ciddi katkılarına rağmen…

Türkiye son 15 yılda   sağlıkta o kadar çok yol kat etti ki!
Biz bunu beceremedik…

Devlet hastaneleri hep kötüydü!

Şimdi de kötü…

Bunun tek nedeni var;

Devletin hastaneleri kötü olmalı ki özeldekiler bundan rant sağlasın!

Katılmamak elde değil…

Daha 10 yıl önce kadar Türkiye’de hastanelere gidenler sağlam girse hasta çıkarlardı!

Ama şimdi öyle değil, ciddi bir reform yapıldı çünkü…

Ama biz daha bir arpa yol bile gidemedik!

Başbakan istiyor ama…

Başbakan Hüseyin Özgürgün son günlerde erken genel seçim konusunu fazlasıyla gündeme getiriyor…

Cesur açıklamalar yapıyor.

Hele de dün maaşlara 6 ay içinde yeni bir zam yapacağını açıklayınca durum daha da netleşti!

Bu ülkede artık erken bir genel seçim kesinlikle olmalı…

Olmalı ama UBP’li çoğu bakan ve vekil bu görüşe katılmıyor!

Bunun da nedeni bir daha seçilememe korkusu…

Onun için seçimlerin zamanında olması için bastırıyorlar!

İyi de nereye kadar…

Bu arada dünkü MYK toplantısında net bir karara varılmadı ama ‘dayanabileceğimiz kadar dayanacağız’ konuşmaları yapıldı…

MESAJ KUTUSU

Sayın Hüseyin ÖZGÜRGÜN, siz son günlerde erken bir genel seçim konusunda açıklamalar yaparken bazı bakan ve vekiller aralarında kulis yapıp buna karşı olduklarını konuşuyorlar! Hele de bal yapmaz bazı arılar var ki seçilemeyeceklerini bildikleri için işi uzatmaya götürmek istiyorlar. Bu cesur kararı alın deriz!

Sayın Mehmet HARMANCI, siz Cemal Bulutoğluları’nı mahkemeye verme kararı aldıktan sonra UBP’li belediye meclis üyelerinin bu kararı protesto ettikleri için bundan sonraki toplantılara katılmayacakları söylentileri var! Tam da bütçe görüşülürken sıkıntı büyük desenize!

Sayın Ahmet DERYA, KTHY komite kararları ne zaman tartışılsa nedense hep sizin adınız ön plana çıkarılır. Komite raporundan bir şey çıkmayacak ama 40 yıl geçse de sizin adınız hiç unutulmayacak değil mi! Bakalım ne zaman ağzınızı açacaksınız zira artık birileri fena halde kaşınmaya başladı…

Sayın Serdar DENKTAŞ, yani bir kaçtınız ama pir kaçtınız! Bu ülkenin başbakan yardımcısı ve maliye bakanının nerede olduğunu bilen kimse yok! kimi Londra’da olduğunuzu kimi de İsviçre’de olduğunuzu söylüyor. Bir ses verin de vatandaşın merakı bitsin artık…

Sayın Mustafa AKINCI, devletin bağımsız organlarının en tepesindeki isimleri toplayıp onlarla görüşmeniz artık müzakerelerden umudunuzu yitirip iç konulara eğileceğiniz şeklinde yorumlandı. Madem ki komşu ayak sürüyor önümüze bakmak gerek değil mi!

Sayın Orhan TOLUN, KKTC’yi Türkiye’nin 82’nci vilayeti olarak gören refiklerinizi boykot ederek tepkinizi göstermeniz taktir edilecek bir davranıştı. Umarız bu konuda şakşakçılıktan başka bir şey yapmayanlara da iyi bir örnek teşkil eder…

Sayın Gürkan KARA, Girne’de Roks Otel’in izinsiz olarak deniz üzerindeki iskelesini uzattığı yönündeki iddialar bundan böyle artık sizin sorumluluk alanınıza giriyor. Bilgi kirliliği olmasın diye bir zahmet araştırıverin artık…

Sayın Özen HÜRSES, ülkenin tanınmış bir avukatlarından birisi olarak artık emlak işlerine de girdiğiniz görülüyor. Hayırdır bu meslekte de mi artık pastanın dilimleri ufaldı da bu işlere girdiniz. Hayırlı işler bol satışlar dileriz…

Sayın Sadık GARDİYANOĞLU, UBP’ye yaptığınız gönüllü üyelikler fazlasıyla ilgi çekip konuşulmaya başlandı. Hoş gerçek ve faal üyeler biraz tepkili ama ara sırada böyle değişimler partiye devinim kazandırır değil mi!

Sayın Buran ATAKAN, KTHY komitesinin hilkat garibesine dönen raporu konusunda herkes konuştu ve yorum yaptı ama sizden henüz bir ses gelmedi! Kamuoyu bu konuda en doğru bilgileri sizden öğrenecektir hadi bakalım bekliyoruz…

Sayın Ömer TATLI, olası bir genel seçimde milletvekili adayı olmanız için birden fazla siyasi partiden teklifler geldiği konuşuluyor. İyi düşünün acele karar vermeyin deriz çünkü kimse kara kaşınız kara gözünüz için kapınızı çalmıyor…

Sayın Reha ARAR, İstanbul Büyük Kulüp’ün KKTC’deki dev yatırımı 7 yıldızlık otel projesinin başında sizin olacağınızı öğrendik. Bu memleketin suyunu içen bir daha kopamıyor değil mi! Hayırlara vesile olsun…

Sayın Kudret ÖZERSAY, her erken genel seçim konuları gündeme geldiğinizde kalp atışlarınızın tavan yaptığı gayet doğaldır. Ama bu arada kadrosu yok diyenlere de artık bazı ip uçları vermeniz gerekmiyor mu! Bu arada ailevi sorunları olanlara aman dikkat çünkü memleket çok küçük!

Sayın Ertaç HAZER, sizin de vurguladığınız gibi ne yazık ki bir çok televizyon programında Türkçe resmen katlediliyor. Bunun da tek sebebi kanal sahiplerinin programları bedavaya getirme arzusu yatıyor, elden çok bir şey gelmez…

Sayın Mehmet HASGÜLER, yani konusunda profesör olmak tavlada kazanmak anlamına da gelmiyor değil mi! Erhan Başay’ın sizi hezimete uğratınca tavlayı kapattığınız gibi o mekandan uzaklaştığınız iddiaları var.Demek ki artık size iyi bir hoca tutmak şart oldu…